92406 kayıt bulundu.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Tasarlanma ihtimali veya imkânı bulunmak
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Tasarlama işi yapılmak
1. Hangi anlamda anlaşılırsa anlaşılsın, kültürün dilden ayrı tasarlanamayacağı apaçık bir olgu.
1. Hangi anlamda anlaşılırsa anlaşılsın, kültürün dilden ayrı tasarlanamayacağı apaçık bir olgu.
1. -i , -i , -i , -i , Tasarlama ihtimali veya imkânı bulunmak
2. Tasarlamayı becermek
tasarruf bonosu
1. isim , isim , isim , isim , Bir şeyi istediği gibi kullanma yetkisi, kullanım
1. Vücudum artık irademin tasarrufundan çıkmıştı.
1. Vücudum artık irademin tasarrufundan çıkmıştı.
2. ekonomi , ekonomi , ekonomi , ekonomi , Tutum
1. Babamın hayatta iken en çok sevdiği yemek, bütün bir senenin tasarrufuna mal olsa da o gece mutlaka pişerdi.
1. Babamın hayatta iken en çok sevdiği yemek, bütün bir senenin tasarrufuna mal olsa da o gece mutlaka pişerdi.
3. ekonomi , ekonomi , ekonomi , ekonomi , Para biriktirme, artırım
Lisan : Arapça taṣarruf
1. isim , isim , ekonomi , ekonomi , isim , isim , ekonomi , ekonomi , Maaş gibi kazançlarla bazı satışlarda devletin borçlanması yolu ile yapılan kesintiye karşılık verilen ve üzerinde faiz kuponları bulunan senet
1. bir malın sahibi olmak, onu istediği gibi kullanmak
2. bir şeyi dikkatli ve idareli kullanmak
3. para biriktirmek
4. kısmak
1. Böylece temizleyici giderlerinden tasarruf ettiklerini sanırım.
1. Böylece temizleyici giderlerinden tasarruf ettiklerini sanırım.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Parasını ölçülü, dikkatli harcayan
1. Tasarruflu insan.
1. Tasarruflu insan.
2. Az masraflı
1. Tasarruflu yaşayış.
1. Tasarruflu yaşayış.
1. `sen karışma, seni ilgilendirmez` anlamında kullanılan bir söz
1. Sonra, dedim, bunun tasası sana mı düştü?
1. Sonra, dedim, bunun tasası sana mı düştü?
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Tasası, derdi olmayan, kaygısız
1. En çok adamın tasasız, güleç yüzüne sinirlendi.
1. En çok adamın tasasız, güleç yüzüne sinirlendi.
2. Hiçbir şeyi kendine dert edinmeyen, gamsız
1. Sabah yürüyüşü yapan tasasız bir vatandaştı sanki.
1. Sabah yürüyüşü yapan tasasız bir vatandaştı sanki.
3. zarf , zarf , zarf , zarf , Hiçbir şeyi kendine dert edinmeden
1. dertsiz olmak
1. Hepsinin tasasız olduğu ... hepsinin birbirini az çok tanıdığı anlaşılıyordu.
1. Hepsinin tasasız olduğu ... hepsinin birbirini az çok tanıdığı anlaşılıyordu.
1. isim , isim , isim , isim , Tasasız olma durumu
1. İri yarı, bastonsuz, bir talebe reisi gibi yirmisinde görünen tasasızlığıyla bağırıyordu.
1. İri yarı, bastonsuz, bir talebe reisi gibi yirmisinde görünen tasasızlığıyla bağırıyordu.
1. isim , isim , felsefe , felsefe , isim , isim , felsefe , felsefe , Tanrı'nın niteliğini ve evrenin oluşumunu varlık birliği anlayışıyla açıklayan dinî ve felsefi akım
1. Bu dil derindir ve birçok tasavvuf deyimleri ile zengindir de!
1. Bu dil derindir ve birçok tasavvuf deyimleri ile zengindir de!
2. din bilgisi , din bilgisi , din bilgisi , din bilgisi , Kur'an'da önerilen ve peygamberin hayatında uygulamaları görülen hayat tarzını yaşama gayreti, İslam gizemciliği
Lisan : Arapça taṣavvuf
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Tasavvufla ilgili, tasavvufa ait
1. Tasavvufi Türk edebiyatı.
1. Tasavvufi Türk edebiyatı.
Lisan : Arapça taṣavvufī
Telaffuz : tasavvufi:
1. isim , isim , isim , isim , Göz önüne getirme, hayal etme, zihinde canlandırma
2. Tasarım
3. Düşünce, amaç, niyet, maksat, plan
1. İdeolojiler, bir tasavvurlar bütünüdür ama bu tasavvurların çok defa şuurla bir alakası yoktur.
1. İdeolojiler, bir tasavvurlar bütünüdür ama bu tasavvurların çok defa şuurla bir alakası yoktur.
Lisan : Arapça taṣavvur