Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
taş plak
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bakalitten imal edilen gramofon plağı


taş pudra
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Süslenmek için kullanılan pudra ve krem karışımı katı madde


taş sürmek
Anlamı:

1. satranç, dama, domino vb. oyunlarda taşlardan birini oynatmak


taş tahta
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kayağan taştan yapılmış hesap tahtası


tas tarak
Anlamı:

1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , `Gitmek üzere bütün eşyasını toplamak` anlamındaki tası tarağı toplamak deyiminde geçer

Örnek:

1. Büyükada'da misafir akınından kaçan ev sahipleri gibi tası tarağı toplamışlar, civardaki dağlara kaçmışlar.

1. Büyükada'da misafir akınından kaçan ev sahipleri gibi tası tarağı toplamışlar, civardaki dağlara kaçmışlar.


taş taş üstünde bırakmamak
Anlamı:

1. baştan başa yıkıp yerle bir etmek

Örnek:

1. Kaçsan da kaç para eder? Sana, köyde taş taş üstünde bırakmayacak, diyorum.

1. Kaçsan da kaç para eder? Sana, köyde taş taş üstünde bırakmayacak, diyorum.


taş toprak
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yüzeyi taş ve toprakla kaplı alan


taş uykusu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Derin uyku

Örnek:

1. Kızıyordu artık. Bu ne taş uykusuydu böyle? Ölü toprağı mı serpmişlerdi?

1. Kızıyordu artık. Bu ne taş uykusuydu böyle? Ölü toprağı mı serpmişlerdi?


taş yağar kıyamet koparken
Anlamı:

1. telaşlı ve tehlikeli zamanları anlatan bir söz


taş yağı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gaz yağı


taş yerinde ağırdır
Anlamı:

1. herkesin, her şeyin kendi çevresinde önem taşıdığını anlatan bir söz


taş yürekli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Merhametsiz

Örnek:

1. Uzakta bir hademe, taş yürekli bir sesle koğuşlara haykırıyor.

1. Uzakta bir hademe, taş yürekli bir sesle koğuşlara haykırıyor.


taş yüreklilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Merhametsizlik

Örnek:

1. Kadın ağzını açmış, gözünü yummuş, ne nankörlüğünü ne taş yürekliliğini bırakmıştı.

1. Kadın ağzını açmış, gözünü yummuş, ne nankörlüğünü ne taş yürekliliğini bırakmıştı.


taş yuvarı
Anlamı:

1. isim , isim , jeoloji , jeoloji , isim , isim , jeoloji , jeoloji , Yer kabuğunu oluşturan ve yer yuvarlağının merkez çekirdeği çevresinde bulunan katı yuvar, taş küre, litosfer


tasa
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Üzüntülü düşünce durumu, kaygı, endişe, gam(I)

Örnek:

1. Gazeteleriniz sürüm tasasına kapıldılar mı hemen İstanbul'un nabzını tutarlar.

1. Gazeteleriniz sürüm tasasına kapıldılar mı hemen İstanbul'un nabzını tutarlar.

2. ruh bilimi , ruh bilimi , ruh bilimi , ruh bilimi , Tatmin edici olmayan veya tedirgin eden durumların ortaya çıkmasını önleyebilmede, güvensizlik içinde bulunulduğunda duyulan tedirgin edici duygu


tasa çekmek
Anlamı:

1. kaygılanmak, üzüntü içinde olmak, üzülmek

Örnek:

1. Toprağı yeşertmeye lazımsa benim kanım / Hiç tasa çekme, çoktan ben yurduma kurbanım

1. Toprağı yeşertmeye lazımsa benim kanım / Hiç tasa çekme, çoktan ben yurduma kurbanım


taşa çekmek
Anlamı:

1. bileği taşında kılağılamak


tasa etmek
Anlamı:

1. üzülmek, kaygıya kapılmak


taşa tutmak
Anlamı:

1. üst üste taş atmak, aralıksız taşlamak

Örnek:

1. Sokaktan her geçişinde çocuklar taşa tutarlardı onu, canını yakmanın bir yolunu bulurlardı.

1. Sokaktan her geçişinde çocuklar taşa tutarlardı onu, canını yakmanın bir yolunu bulurlardı.

2. teknik , teknik , teknik , teknik , zımparalamak amacıyla çok hızla dönen bileği taşına hafifçe dokundurmak, pürüzlerini almak, düzgünleştirmek


taşabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Taşabilmek işi


taşabilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Taşma ihtimali veya imkânı bulunmak


taşak
Anlamı:

1. isim , isim , kaba konuşmada , kaba konuşmada , isim , isim , kaba konuşmada , kaba konuşmada , Er bezi, erkeklik bezi, haya


taşaklı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Taşağı olan

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Sözünü geçirir, tuttuğunu koparır, yiğit


tasalanma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tasalanmak işi


tasalanmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Bir şeyi kendine tasa etmek, üzülmek, kaygılanmak, endişelenmek

Örnek:

1. Seni denize düştü sandı da tasalandı.

1. Seni denize düştü sandı da tasalandı.