92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , isim , isim , Süslenmek için kullanılan pudra ve krem karışımı katı madde
1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , `Gitmek üzere bütün eşyasını toplamak` anlamındaki tası tarağı toplamak deyiminde geçer
1. Büyükada'da misafir akınından kaçan ev sahipleri gibi tası tarağı toplamışlar, civardaki dağlara kaçmışlar.
1. Büyükada'da misafir akınından kaçan ev sahipleri gibi tası tarağı toplamışlar, civardaki dağlara kaçmışlar.
1. baştan başa yıkıp yerle bir etmek
1. Kaçsan da kaç para eder? Sana, köyde taş taş üstünde bırakmayacak, diyorum.
1. Kaçsan da kaç para eder? Sana, köyde taş taş üstünde bırakmayacak, diyorum.
1. isim , isim , isim , isim , Derin uyku
1. Kızıyordu artık. Bu ne taş uykusuydu böyle? Ölü toprağı mı serpmişlerdi?
1. Kızıyordu artık. Bu ne taş uykusuydu böyle? Ölü toprağı mı serpmişlerdi?
1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Merhametsiz
1. Uzakta bir hademe, taş yürekli bir sesle koğuşlara haykırıyor.
1. Uzakta bir hademe, taş yürekli bir sesle koğuşlara haykırıyor.
1. isim , isim , isim , isim , Merhametsizlik
1. Kadın ağzını açmış, gözünü yummuş, ne nankörlüğünü ne taş yürekliliğini bırakmıştı.
1. Kadın ağzını açmış, gözünü yummuş, ne nankörlüğünü ne taş yürekliliğini bırakmıştı.
1. isim , isim , jeoloji , jeoloji , isim , isim , jeoloji , jeoloji , Yer kabuğunu oluşturan ve yer yuvarlağının merkez çekirdeği çevresinde bulunan katı yuvar, taş küre, litosfer
1. isim , isim , isim , isim , Üzüntülü düşünce durumu, kaygı, endişe, gam(I)
1. Gazeteleriniz sürüm tasasına kapıldılar mı hemen İstanbul'un nabzını tutarlar.
1. Gazeteleriniz sürüm tasasına kapıldılar mı hemen İstanbul'un nabzını tutarlar.
2. ruh bilimi , ruh bilimi , ruh bilimi , ruh bilimi , Tatmin edici olmayan veya tedirgin eden durumların ortaya çıkmasını önleyebilmede, güvensizlik içinde bulunulduğunda duyulan tedirgin edici duygu
1. kaygılanmak, üzüntü içinde olmak, üzülmek
1. Toprağı yeşertmeye lazımsa benim kanım / Hiç tasa çekme, çoktan ben yurduma kurbanım
1. Toprağı yeşertmeye lazımsa benim kanım / Hiç tasa çekme, çoktan ben yurduma kurbanım
1. üst üste taş atmak, aralıksız taşlamak
1. Sokaktan her geçişinde çocuklar taşa tutarlardı onu, canını yakmanın bir yolunu bulurlardı.
1. Sokaktan her geçişinde çocuklar taşa tutarlardı onu, canını yakmanın bir yolunu bulurlardı.
2. teknik , teknik , teknik , teknik , zımparalamak amacıyla çok hızla dönen bileği taşına hafifçe dokundurmak, pürüzlerini almak, düzgünleştirmek
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Taşma ihtimali veya imkânı bulunmak
1. isim , isim , kaba konuşmada , kaba konuşmada , isim , isim , kaba konuşmada , kaba konuşmada , Er bezi, erkeklik bezi, haya
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Taşağı olan
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Sözünü geçirir, tuttuğunu koparır, yiğit
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Bir şeyi kendine tasa etmek, üzülmek, kaygılanmak, endişelenmek
1. Seni denize düştü sandı da tasalandı.
1. Seni denize düştü sandı da tasalandı.