92406 kayıt bulundu.
1. küçük kazançların bile hep varlıklı kimselere düştüğü inancını belirten bir söz
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Azma ihtimali veya imkânı bulunmak
2. Azma becerisi bulunmak
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Başıboş, erkin, serbest
1. Elli yıldır şu ömür kervanının yolcusuyum / Öyle her yoldaşı sevmezse de azade huyum
1. Elli yıldır şu ömür kervanının yolcusuyum / Öyle her yoldaşı sevmezse de azade huyum
2. zarf , zarf , zarf , zarf , Başıboş, erkin, serbest olarak
1. Gürültüden azade yaşamak.
1. Gürültüden azade yaşamak.
Lisan : Farsça āzāde
Telaffuz : a:za:de
1. isim , isim , isim , isim , Azade olma durumu, serbestlik
1. Kendini yeni hayatın azadeliğine terk ettiği zaman...
1. Kendini yeni hayatın azadeliğine terk ettiği zaman...
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Azalma ihtimali veya imkânı bulunmak
1. isim , isim , isim , isim , Azalmak işi, eksilme, tenakus
1. Şu hayatta azalması gerektiğini öğrendiği an inadına çoğalan, cabadan doğuran bir şey varsa o da evhamdır.
1. Şu hayatta azalması gerektiğini öğrendiği an inadına çoğalan, cabadan doğuran bir şey varsa o da evhamdır.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Az denecek bir miktara inmek
1. Bakımsızlıklarla göçüp gitmiş bir cihan / Mevsimler soğumuş, sular azalmış
1. Bakımsızlıklarla göçüp gitmiş bir cihan / Mevsimler soğumuş, sular azalmış
2. Eskisinden az bir duruma gelmek
3. Etkisini yitirmek, hafiflemek
1. Sancısı azaldı.
1. Sancısı azaldı.
1. -i , -i , -i , -i , Azaltma ihtimali veya imkânı bulunmak
2. Azaltma becerisi bulunmak
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Azaltılma ihtimali veya imkânı bulunmak
1. isim , isim , isim , isim , Azaltılmak işi
1. Elçilik ataşelerinde yüzde otuz azaltılmaya gidilmelidir.
1. Elçilik ataşelerinde yüzde otuz azaltılmaya gidilmelidir.
1. -i , -i , -i , -i , Az denecek bir miktara indirmek
1. İlk işleri kullandıkları renkleri azaltmak oluyor.
1. İlk işleri kullandıkları renkleri azaltmak oluyor.
2. Eskisinden az bir duruma getirmek
1. Dosta saygısızlık, dosttan çok saygısızın değerini azaltır.
1. Dosta saygısızlık, dosttan çok saygısızın değerini azaltır.
3. Etkisini yitirmesine sebep olmak, hafifletmek
1. Günlerdir kafasında, yüreğinde gittikçe artan ağırlığı biraz olsun azaltır mıydı bu?
1. Günlerdir kafasında, yüreğinde gittikçe artan ağırlığı biraz olsun azaltır mıydı bu?
1. isim , isim , isim , isim , Ululuk, büyüklük
2. Gurur
1. Arkadaşlarımdan ayrılıp onun yanına geçmek azametime dokundu.
1. Arkadaşlarımdan ayrılıp onun yanına geçmek azametime dokundu.
3. Görkem, gösteriş, heybet
4. Debdebe
5. Çalım, kurum, tekebbür
1. Şu her tarafından temizlik ve azamet akan şişman adama bile sorabilirdi.
1. Şu her tarafından temizlik ve azamet akan şişman adama bile sorabilirdi.
Lisan : Arapça ʿaẓamet
1. büyüklük taslamak, çalım satmak, böbürlenmek
1. Onun yerinde kim olsa bu kadar azamet satardı.
1. Onun yerinde kim olsa bu kadar azamet satardı.