Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
söz kesimi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gençlerin evlenmeleri için ön anlaşma yapılması, sözlenme


söz kesmek
Anlamı:

1. genellikle evlenmek için anlaşıp kesin karar vermek

Örnek:

1. O, evlenmek üzere söz kesmiş, işi pişirmiş.

1. O, evlenmek üzere söz kesmiş, işi pişirmiş.


söz konusu
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sözü edilen, üzerinde konuşulan, bahis konusu, bahis mevzusu, mevzubahis

Örnek:

1. Söz konusu tehlike ise bir yıl sonra doğacak olan ve kurduğu düşlerin hepsi bir anda gerçeğe dönüşüverecek bir çocuktan ibaretti.

1. Söz konusu tehlike ise bir yıl sonra doğacak olan ve kurduğu düşlerin hepsi bir anda gerçeğe dönüşüverecek bir çocuktan ibaretti.


söz konusu edilmek
Anlamı:

1. sözü edilmek, konuşulmak


söz konusu olmak
Anlamı:

1. üzerinde konuşulmak, bahis konusu olmak, bahis mevzusu olmak

Örnek:

1. Abartmadığından, duygusal bir yanılsamanın söz konusu olmadığından emindi.

1. Abartmadığından, duygusal bir yanılsamanın söz konusu olmadığından emindi.


söz meydanı
Anlamı:

1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Serbestçe konuşulacak yer


söz misali
Anlamı:

1. edat , edat , edat , edat , Söz gelişi


söz olmak
Anlamı:

1. dedikodu yapılmak veya bir iş hoş karşılanmamak


söz rüşveti
Anlamı:

1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Bir çıkar sağlamak için bir kimseyi övme

Örnek:

1. Hacı Ömer, beni bir kere de bir söz rüşveti ile yemlemeye çalıştı.

1. Hacı Ömer, beni bir kere de bir söz rüşveti ile yemlemeye çalıştı.


söz sahibi
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Bir konuda bilgisi veya yetkisi olan (kimse)


söz sahibi olmak
Anlamı:

1. bir konuda konuşma yetkisi olmak


söz sırası
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir toplulukta konuşma yapma zamanı

Örnek:

1. Bu fırsattan istifade ederek söz sırasını elime geçirmek istedim.

1. Bu fırsattan istifade ederek söz sırasını elime geçirmek istedim.


söz sözü açmak
Anlamı:

1. bir konudan konuşurken hemen arkasından türlü konulara geçmek

Örnek:

1. Söz sözü açarak bizim oraları konuşmaya başlıyor ve âdeta gurbette bulunduğumuzu unutuyoruz.

1. Söz sözü açarak bizim oraları konuşmaya başlıyor ve âdeta gurbette bulunduğumuzu unutuyoruz.


söz taşımak
Anlamı:

1. laf taşımak


söz temsili
Anlamı:

1. edat , edat , edat , edat , Söz gelişi

Örnek:

1. Değişik yüz görmek, değişik söz işitmek -insanın ne bileyim ben söz temsili bu- gözünü, gönlünü açıyor.

1. Değişik yüz görmek, değişik söz işitmek -insanın ne bileyim ben söz temsili bu- gözünü, gönlünü açıyor.


söz tutmak
Anlamı:

1. söz dinlemek


söz ustası
Anlamı:

1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Söz söylemesini bilen veya ağzına söz yakışan kimse


söz var, iş bitirir; söz var, baş yitirir
Anlamı:

1. `sözün insanlar üzerinde etkisi büyüktür; yerinde söylenen sözler işlerin yoluna girmesini sağlar, ölçüsüz ve sert söylenen sözler ise karşıdakini öfkelendirir, söyleyenin öldürülmesine bile yol açabilir` anlamında kullanılan bir söz


söz varlığı
Anlamı:

1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Bir dildeki sözlerin bütünü, söz hazinesi, söz dağarcığı, sözcük hazinesi, kelime hazinesi, kelime kadrosu, vokabüler


söz vermek
Anlamı:

1. bir işi yapacağını kesinlikle bildirmek

Örnek:

1. İşte biz bugün, seninle buluşmaya söz verdiğimiz yerdeyiz.

1. İşte biz bugün, seninle buluşmaya söz verdiğimiz yerdeyiz.


söz yarışı
Anlamı:

1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Söz düellosu


söz yazarı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Müzik parçalarının metnini yazan kimse, güfteci


söz yetiştirmek
Anlamı:

1. laf yetiştirmek

Örnek:

1. Kadın, kocasına söz yetiştirmeyi bıraktı, konuk kadına baktı.

1. Kadın, kocasına söz yetiştirmeyi bıraktı, konuk kadına baktı.


söz yitimi
Anlamı:

1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Beyinde meydana gelen bir hasar sonucunda kişinin anlama, konuşma, dinleme yeteneklerinde değişik oranlarda ortaya çıkan kaybolma nedeniyle ses çıkarma yeteneği kaybolmadığı hâlde istenilen sözü bulup söyleyememe hastalığı, afazi

2. Konuşma güçlüğü


söz yok!
Anlamı:

1. `mükemmel, çok güzel, kusursuz, eleştirilecek bir tarafı yok` anlamında kullanılan bir söz

Örnek:

1. Bizim kibarlığımıza söz yok ama veresiye deyince dayanamam.

1. Bizim kibarlığımıza söz yok ama veresiye deyince dayanamam.