Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
sit alanı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sit bütünlüğünü veya onun bir parçasını üzerinde bulunduran yer


şita
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Kış


Lisan : Arapça şitāʾ

Telaffuz : şita:

şitaiye
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , edebiyat , edebiyat , isim , isim , eskimiş , eskimiş , edebiyat , edebiyat , Divan edebiyatında kış mevsimini konu olarak işleyen şiir

2. Bir kasidenin kışı anlatan giriş bölümü


Lisan : Arapça şitāʾiyye

Telaffuz : şita:iye

sitayiş
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Övme


Lisan : Farsça sitāyiş

Telaffuz : sita:yiş

sitayişkâr
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Övücü, öven

Örnek:

1. Geçen asrın hukukçuları da daha az sitayişkâr değildir.

1. Geçen asrın hukukçuları da daha az sitayişkâr değildir.


Lisan : Farsça sitāyişkār

Telaffuz : sita:yişkâr

site

İlgili Kelimeler:

kültür sitesi, sanayi sitesi

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Genellikle belli meslek adamları için yapılmış veya belli amaçlarla kurulmuş konutlar topluluğu, iş merkezi

2. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , Şehir

3. Kentlerde, belirli bir merkezden yönetilen, genellikle güvenliği sağlanmış toplu yerleşim merkezi

4. tarih , tarih , tarih , tarih , İlk Çağda kendi yasalarıyla yönetilen bir veya birkaç kentten oluşan devlet

5. bilişim , bilişim , bilişim , bilişim , Kişi veya kuruluşların genel ağda oluşturduğu değişik konulardaki bilgilendirici veya eğlendirici sayfalar


Lisan : Fransızca cité

sitem
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir kimseye, yaptığı bir hareketin veya söylediği sözün üzüntü, alınganlık, kırgınlık vb. duygular uyandırdığını öfkelenmeden belirtme

Örnek:

1. Millî Mücadele'nin başından o güne kadar Atatürk'ün en hafif bir sitemine uğramamıştım.

1. Millî Mücadele'nin başından o güne kadar Atatürk'ün en hafif bir sitemine uğramamıştım.


Lisan : Farsça sitem

sitem etmek
Anlamı:

1. bir kimseye üzüldüğünü, kırıldığını öfkelenmeden belirtmek

Örnek:

1. Ancak müsaade ederseniz size başka bir cihetten sitem edeceğim.

1. Ancak müsaade ederseniz size başka bir cihetten sitem edeceğim.


sitemde bulunmak
Anlamı:

1. sitem etmek


sitemkâr
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sitem edici, sitem eden


Lisan : Farsça sitemkār

sitemkârlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sitemkâr olma durumu


sitemli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sitem taşıyan

Örnek:

1. Ruhsar tatlı ama sitemli bakışıyla susturmasa bacı daha kim bilir ne kadar konuşacak.

1. Ruhsar tatlı ama sitemli bakışıyla susturmasa bacı daha kim bilir ne kadar konuşacak.


sitemlilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sitemli olma durumu


sitemsiz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sitem taşımayan


sitemsizlik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sitemsiz olma durumu


sitil
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Büyük bakraç, su kovası


sıtma

İlgili Kelimeler:

sıtma ağacı, sıtma bilimi, sıtmagörmemiş, sıtma nöbeti, gizli sıtma

Anlamı:

1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Anofel türü sivrisineğin sokmasıyla insandan insana bulaşan, titreme, ateş ve ter nöbetleriyle kendini gösteren bir hastalık, ısıtma, malarya

Örnek:

1. Sıtma, bir on beş gün içinde beni, çocuğa döndürmüştü.

1. Sıtma, bir on beş gün içinde beni, çocuğa döndürmüştü.


sıtma ağacı
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Okaliptus


sıtma bilimi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sıtma asalaklarını, sıtma sivrisineklerini, sıtma türlerini ve sıtmayla savaşı inceleyen asalak bilimi dalı


sıtma nöbeti
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sıtma hastalığında karşılaşılan ateş ve titreme durumu

Örnek:

1. Her tarafı bir sıtma nöbetine tutulmuş gibi titriyordu.

1. Her tarafı bir sıtma nöbetine tutulmuş gibi titriyordu.


sıtma tutmak
Anlamı:

1. ateş ve ter nöbetleriyle titremeye başlamak


sıtmagörmemiş
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Gür ve kalın (ses)

Örnek:

1. Bu sıtmagörmemiş ses muhakkak ki Haliç'in karşı kıyısından da rahatlıkla işitilebilirdi.

1. Bu sıtmagörmemiş ses muhakkak ki Haliç'in karşı kıyısından da rahatlıkla işitilebilirdi.


sıtmalanma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sıtmalanmak işi


sıtmalanmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Sıtmaya tutulmak


sıtmalı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sıtmaya tutulmuş (kimse)

Örnek:

1. Bunların ikisi güzelce idi ama pek zayıf ve sıtmalı idiler.

1. Bunların ikisi güzelce idi ama pek zayıf ve sıtmalı idiler.

2. Sıtmanın salgın denecek kadar çok görüldüğü (yer)