Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
sırlanmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Sırlama işi yapılmak


sırlı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sırrı olan


sırlı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sır sürülmüş, sırı olan

Örnek:

1. Toprak olanları dahi pek zevkle yapılmış olup ekserisi cam gibi sırlıdır.

1. Toprak olanları dahi pek zevkle yapılmış olup ekserisi cam gibi sırlıdır.


sırma

İlgili Kelimeler:

sırma saç

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Altın yaldızlı veya yaldızsız ince gümüş tel

Örnek:

1. Açık gri etrafı iki parmak kalınlığında sarı sırma işlemeli, gayet zarif bir kumaş.

1. Açık gri etrafı iki parmak kalınlığında sarı sırma işlemeli, gayet zarif bir kumaş.

2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu telden yapılmış veya bu tel gibi olan

Örnek:

1. Altın yaldızlı ve siyah çiçekli aynalar duvarlara sırma kordonlarla asılıdır.

1. Altın yaldızlı ve siyah çiçekli aynalar duvarlara sırma kordonlarla asılıdır.

3. Rütbe gösteren şerit


sırma saç
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Altın sarısı renginde saç


sırma saçlı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Saçları altın sarısı renginde olan

Örnek:

1. Son gülün karşısında son bülbül ah ederken / Sırma saçlım bu sabah bahçeme geldi erken

1. Son gülün karşısında son bülbül ah ederken / Sırma saçlım bu sabah bahçeme geldi erken


sırmakeş

İlgili Kelimeler:

sırmakeşhane

Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Gümüş veya başka madenleri haddeden çekip sırma yapan kimse


Lisan : Türkçe sırma + Farsça -keş

Telaffuz : sı'rmakeş

sırmakeşhane
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Sırma yapılan yer


Lisan : Türkçe sırma + Farsça -keş + ḫāne

Telaffuz : sırmakeşha:ne

sırmalı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sırma ile işlenmiş veya süslenmiş

Örnek:

1. Çarşıdan bana boyundan geçirilir, sırmalı bir cüzdanlık alınmıştı.

1. Çarşıdan bana boyundan geçirilir, sırmalı bir cüzdanlık alınmıştı.


sirmo
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Doğu Anadolu'da yetişen bir tür yabani sarımsak (Allium atrovilaceum, Allium vineale)


Lisan : Farsça sīrmū

Şırnak
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yer alan illerinden biri


Özel: Evet

Telaffuz : şı'rnağı

Şırnaklı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Şırnak ilinden olan kimse


Özel: Evet

Şırnaklılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Şırnaklı olma durumu


Özel: Evet

sırnaşık
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Can sıktığına, rahatsız ettiğine aldırmadan bir kimseden sürekli, yalvarırcasına istekte bulunan ve bu isteğinde direnen (kimse)

2. Rahatsız eden, sıkıntı veren

3. Yapmacık

Örnek:

1. Beni görünce sırnaşık bir tebessüm yayıldı suratına.

1. Beni görünce sırnaşık bir tebessüm yayıldı suratına.


sırnaşıkça
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Sırnaşığa yakışır bir biçimde


Telaffuz : sırnaşı'kça

sırnaşıklık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sırnaşık olma durumu

2. Sırnaşıkça davranış

Örnek:

1. İzdivaç erkek için solmuş ve yıkılmış bir kadının sırnaşıklıklarına, münasebetsizliklerine aldırmamaktan ibarettir.

1. İzdivaç erkek için solmuş ve yıkılmış bir kadının sırnaşıklıklarına, münasebetsizliklerine aldırmamaktan ibarettir.


sırnaşış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sırnaşma işi


sırnaşma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sırnaşmak işi

Örnek:

1. Yataktan kalktıktan sonra Emine'ye mütemadiyen sırnaşması var ki buna, kadın hiç tahammül edemiyordu.

1. Yataktan kalktıktan sonra Emine'ye mütemadiyen sırnaşması var ki buna, kadın hiç tahammül edemiyordu.


sırnaşmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Sırnaşıkça davranmak


sırnaştırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sırnaştırmak işi


sırnaştırmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Sırnaşıklık yapmasına sebep olmak


siroko
Anlamı:

1. isim , isim , meteoroloji , meteoroloji , isim , isim , meteoroloji , meteoroloji , Akdeniz havzasında görülen çok sıcak bir rüzgâr


Lisan : İtalyanca sirocco

Telaffuz : siro'ko

siroz
Anlamı:

1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Karaciğerin büyümesi veya işlevlerinin körelmesi ile ortaya çıkan bir hastalık


Lisan : Fransızca cirrhose

sirozlu
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Siroza tutulmuş olan


Sırp
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sırbistan'da yaşayan ve Slavların güney kolundan bir halk veya bu halkın soyundan olan kimse


Özel: Evet