92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , isim , isim , Havayı, sıvıları emmeye veya itmeye yarayan alet
2. tıp , tıp , tıp , tıp , Enjektör
Lisan : İtalyanca siringa
Telaffuz : şırı'nga
1. gaz veya sıvı bir maddeyi gözenekli başka bir maddenin içine şırınga ile doldurmak
1. isim , isim , isim , isim , Şırınga yapan kimse
2. Uyuşturucuyu iğne ile vücuda zerk eden kimse
1. -i , -i , -i , -i , Şırınga etmek
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Birtakım düşünce veya duyguları bir başkasına benimsetmek, telkin etmek
1. isim , isim , isim , isim , Şirin olma durumu, sevimlilik
1. Şık, şatafatlı görünen kıyafetleri, onları güzelliğin, şirinliğin ve cazipliğin birer timsali gibi gösteriyordu.
1. Şık, şatafatlı görünen kıyafetleri, onları güzelliğin, şirinliğin ve cazipliğin birer timsali gibi gösteriyordu.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Sırıtma ihtimali veya imkânı bulunmak
1. isim , isim , isim , isim , Sırıtma işi
1. Cüce rolünde halkı gülmekten katıltan sırıtış, Rakım'ın bütün buruşukluklarını kaplamış, ayrık gözleri evlerinden uğramış.
1. Cüce rolünde halkı gülmekten katıltan sırıtış, Rakım'ın bütün buruşukluklarını kaplamış, ayrık gözleri evlerinden uğramış.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Ansızın veya çabucak sırıtmak
1. Ancak ne yapalım ki bu çeşitten birçok önemli düşünceler ince eleyip sık dokununca çabucacık sırıtıverirler.
1. Ancak ne yapalım ki bu çeşitten birçok önemli düşünceler ince eleyip sık dokununca çabucacık sırıtıverirler.
Telaffuz : sırıtı'vermek
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sürekli sırıtan, sırıtma huyu olan
1. Çantamı kapıyor ve sırıtkan suratı hâlâ bana dönük olarak uzaklaşıp gidiyor.
1. Çantamı kapıyor ve sırıtkan suratı hâlâ bana dönük olarak uzaklaşıp gidiyor.
1. isim , isim , isim , isim , Sırıtkan olma durumu
1. Söz, suratı her zaman asabi bir sırıtkanlıkla gergin olan zayıf, uzun boylu bir efendiye verildi.
1. Söz, suratı her zaman asabi bir sırıtkanlıkla gergin olan zayıf, uzun boylu bir efendiye verildi.
1. isim , isim , isim , isim , Sırıtmak işi
1. Bu karşılıklı sırıtma ne kadar sürüyor, bilmem.
1. Bu karşılıklı sırıtma ne kadar sürüyor, bilmem.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Dişlerini göstererek aptallık, şaşkınlık, kurnazlık veya alay belirtir biçimde gülmek, sırtarmak (I)
2. Yorgan, şilte vb.ni iri ve aralıklı diktirmek
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bütün çirkinliği ve kusuru ortaya çıkmak
1. İşi biraz karıştırınca bütün pürüzler sırıttı.
1. İşi biraz karıştırınca bütün pürüzler sırıttı.
4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Göze batmak
1. isim , isim , isim , isim , Eğitilmiş hayvanların ve cambazların gösteri yaptıkları genellikle kapalı yer
1. O yalnız hasmıyla değil, bütün sirk halkıyla güreşiyor.
1. O yalnız hasmıyla değil, bütün sirk halkıyla güreşiyor.
Lisan : Fransızca cirque
1. isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , Eş koşma
Lisan : Arapça şirk
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Çalma, hırsızlık
Lisan : Arapça sirḳat
1. isim , isim , isim , isim , Bit, tahtakurusu vb. asalak böceklerin yumurtası
1. Hepsi bit, sirke içinde; sıvandım, hepsini temizledim.
1. Hepsi bit, sirke içinde; sıvandım, hepsini temizledim.
sirke ruhu, sirke sineği, elma sirkesi, üzüm sirkesi
1. isim , isim , isim , isim , Salatalara, yemeklere ekşilik vermek için kullanılan ekşimiş üzüm, elma, limon vb. suyu
2. Birtakım kimyasal yöntemlerle hazırlanmış birleşiklerin ortak adı
Lisan : Farsça sirke