Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
siren
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İtfaiye, cankurtaran ve polis araçlarında bulunan, tiz ses çıkaran uyarıcı alet

Örnek:

1. İtfaiyelerin çanları çalıyor, sirenleri ötüyordu.

1. İtfaiyelerin çanları çalıyor, sirenleri ötüyordu.

2. Üst tarafı kız, alt tarafı balık olduğuna inanılan deniz kızı


Lisan : Fransızca sirène

sırf
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Yalnızca

Örnek:

1. Sırf iri, kara gözlerindeki endişe dinsin diye itiraz etmeden her isteğini yerine getirdim.

1. Sırf iri, kara gözlerindeki endişe dinsin diye itiraz etmeden her isteğini yerine getirdim.

2. Tümüyle, tamamen

Örnek:

1. Bir zaman gelir ki sırf kendi icadımız olan bir his elinde zebun kalırız.

1. Bir zaman gelir ki sırf kendi icadımız olan bir his elinde zebun kalırız.


Lisan : Arapça ṣirf

şırfıntı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , sıfat , sıfat , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , Seviyesi düşük, bayağı (kadın)

Örnek:

1. Raba şırfıntısını ballandıra ballandıra methetti.

1. Raba şırfıntısını ballandıra ballandıra methetti.


sırık

İlgili Kelimeler:

sırık domatesi, sırık fasulyesi, sırık hamalı, sırıkla atlama, sırıkla yüksek atlama, hamal sırığı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Değnekten uzun ve kalınca ağaç

Örnek:

1. Hızlandıkça sırığın gıcırtısı artıyordu.

1. Hızlandıkça sırığın gıcırtısı artıyordu.


sırık domatesi
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Dalları sırıkla desteklenerek yetiştirilen, iri, düzgün ve etli meyve veren bir tür domates


sırık fasulyesi
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Dalları sırıkla desteklenerek yetiştirilen, ince, uzun, kılçıksız bir tür fasulye


sırık gibi
Anlamı:

1. alay yollu , alay yollu , alay yollu , alay yollu , uzun boylu


sırık hamalı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Taşınacak yükleri sırığa geçirerek omuzlarında taşıyan hamal

Örnek:

1. Bu ağır yükü ticarethaneye taşıyan sırık hamallarına adam başı birkaç mangır veriliyordu.

1. Bu ağır yükü ticarethaneye taşıyan sırık hamallarına adam başı birkaç mangır veriliyordu.


sırıkçı
Anlamı:

1. isim , isim , spor , spor , isim , isim , spor , spor , Atletizmde sırıkla atlayan sporcu


sırıkla atlama
Anlamı:

1. isim , isim , spor , spor , isim , isim , spor , spor , Sırıkla yüksek atlama


sırıkla yüksek atlama
Anlamı:

1. isim , isim , spor , spor , isim , isim , spor , spor , Atletizmde, eldeki sırıktan güç kazanarak belirli yükseklikteki çıtayı aşmak için yapılan bir yarışma türü, sırıkla atlama

Örnek:

1. Biraz daha geçti, sırıkla yüksek atlama müsabakası ilan olundu.

1. Biraz daha geçti, sırıkla yüksek atlama müsabakası ilan olundu.


sırıklama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sırıklamak işi


sırıklamak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Fasulye, domates vb. bitkilerin tutunması, dallarının desteklenmesi için yanlarına sırık dikmek, hereklemek

2. argo , argo , argo , argo , Aşırıp götürmek, çalmak


şırıl şırıl
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Su, sürekli ve ses çıkararak (akmak)

Örnek:

1. Musluk açık kalmış, şırıl şırıl akıyor.

1. Musluk açık kalmış, şırıl şırıl akıyor.


şırıldama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Şırıldamak işi


şırıldamak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Su vb. akarken veya dökülürken şırıl şırıl ses çıkarmak, şırıltıyla akmak


sırılsıklam

İlgili Kelimeler:

sırılsıklam âşık

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Büsbütün ıslak, çok ıslak, sırsıklam

Örnek:

1. Yüzleri, kafalarından aşağı birkaç bakraç su akıtılmış gibi sırılsıklamdı terden.

1. Yüzleri, kafalarından aşağı birkaç bakraç su akıtılmış gibi sırılsıklamdı terden.


Telaffuz : sırı'lsıklam

sırılsıklam âşık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Delicesine sevdalı, tutkun kimse, sırsıklam âşık


sırılsıklam olmak
Anlamı:

1. çok ıslanmak

Örnek:

1. Sessiz yaşlarla sırılsıklam olan yanaklarından öptüm.

1. Sessiz yaşlarla sırılsıklam olan yanaklarından öptüm.


şırıltı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Şırıldayan suyun çıkardığı sesin adı

Örnek:

1. Yüksekten karşıda çağlayanın şırıltısı duyuluyordu.

1. Yüksekten karşıda çağlayanın şırıltısı duyuluyordu.


sırım
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bazı işlerde sicim yerine kullanılan, ince ve uzun, esnek deri parçası


sırım gibi
Anlamı:

1. ince yapılı ve güçlü

Örnek:

1. Şimdi, altmışını geçmiş olmasına rağmen, sırım gibi bir vücudu vardı.

1. Şimdi, altmışını geçmiş olmasına rağmen, sırım gibi bir vücudu vardı.


sırıma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sırımak işi


sırımak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , halk ağzında , halk ağzında , -i , -i , halk ağzında , halk ağzında , Yorgan, şilte vb.ni iri ve aralıklı dikmek

2. Sağlam ve sıkıca dikmek


şirin
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sevimli, cana yakın, tatlı, hoş

Örnek:

1. Gözlerin, dişlerin ve ak gerdanınla / Ne şirin komşumuzdun sen Fahriye Abla

1. Gözlerin, dişlerin ve ak gerdanınla / Ne şirin komşumuzdun sen Fahriye Abla


Lisan : Farsça şīrīn