92406 kayıt bulundu.
1. nesnesiz , nesnesiz , -le , -le , nesnesiz , nesnesiz , -le , -le , Selamlaşma ihtimali veya imkânı bulunmak
1. nesnesiz , nesnesiz , -le , -le , nesnesiz , nesnesiz , -le , -le , Birbirine selam vermek, esenleşmek
1. Selamlaşarak ayrılıyor ve masaların arkasından dönüp otelin kapısından dışarı çıkıyorlar.
1. Selamlaşarak ayrılıyor ve masaların arkasından dönüp otelin kapısından dışarı çıkıyorlar.
2. Çok az tanışmak
1. Pek ahbap değiliz, selamlaşırız.
1. Pek ahbap değiliz, selamlaşırız.
harem selamlık
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Saray, köşk veya konaklarda erkeklere ayrılan bölüm, harem karşıtı
1. Bu konuklarda salonlar evvela selamlık tarafında idi.
1. Bu konuklarda salonlar evvela selamlık tarafında idi.
2. tarih , tarih , tarih , tarih , Osmanlı padişahları cuma namazını kılmak için camiye giderken yapılan tören
selamsız sabahsız
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Selam olmadan, selam verilmeden
1. ünlem , ünlem , ünlem , ünlem , `Allah'ın selamı sizin üzerinize olsun` anlamında kullanılan bir selamlama sözü
Lisan : Arapça selāmun + ʿaleykum
Telaffuz : sela:münale'yküm, l ince okunur
1. isim , isim , isim , isim , Atkı, hırka vb.nde kullanılan bir tür örgü biçimi
Telaffuz : sela:nik, l ince okunur
1. isim , isim , edebiyat , edebiyat , isim , isim , edebiyat , edebiyat , Akıcılık
Lisan : Arapça selāset
Telaffuz : sela:set, l ince okunur
selatin camisi, selatin meyhanesi
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Sultanlar
Lisan : Arapça selāṭīn
Telaffuz : sela:ti:ni, l ince okunur
1. isim , isim , tarih , tarih , isim , isim , tarih , tarih , Osmanlı padişahlarının, valide sultanların yaptırdığı, içinde padişahın namaz kılması için hünkâr mahfili bulunan büyük cami
1. Tevfik'in kızı selatin camilerine ramazanda mukabele için büyük ücretlerle çağrılıyordu.
1. Tevfik'in kızı selatin camilerine ramazanda mukabele için büyük ücretlerle çağrılıyordu.
1. isim , isim , isim , isim , Büyük meyhane
1. Selatin meyhanesinde, cıgara dumanı ve alkol buharı öylesine yoğunlaşmıştı ki.
1. Selatin meyhanesinde, cıgara dumanı ve alkol buharı öylesine yoğunlaşmıştı ki.
1. -i , -i , -i , -i , Zorla almak, kapmak
2. Kaldırma, kaçırma, yok etme
Lisan : Arapça selb + Türkçe etmek
Telaffuz : se'lbetmek
1. isim , isim , isim , isim , Küçük sel
1. Ufak bayırlardan akan billur gibi selcikler arasından araba ile yavaş yavaş geçmek ne ömür oluyordu.
1. Ufak bayırlardan akan billur gibi selcikler arasından araba ile yavaş yavaş geçmek ne ömür oluyordu.
1. isim , isim , isim , isim , İzmir iline bağlı ilçelerden biri
Özel: Evet
Telaffuz : se'lçuğu
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Selçuklu
Özel: Evet
Lisan : Türkçe + Arapça ī
Telaffuz : selçu:ki:
1. isim , isim , isim , isim , XI. yüzyılda Orta Asya'da devlet ve imparatorluk kuran, çoğunluğunu Oğuzların oluşturduğu bir soy
2. Bu soydan olan kimse
3. Bu soyun kurduğu, XI. yüzyıldan XIII. yüzyılın sonuna kadar egemen olmuş bir Türk devleti
Özel: Evet