Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
şapka işareti
Anlamı:

1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Düzeltme işareti


şapkacı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Şapka yapan veya satan kimse


şapkacılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Şapkacının işi


şapkalı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Şapka giymiş olan (kimse)

Örnek:

1. Onun yanında kadife şapkalı, siyahlar giyinmiş bir kadın var.

1. Onun yanında kadife şapkalı, siyahlar giyinmiş bir kadın var.

2. Üzerinde düzeltme işareti bulunan (ünlü)

3. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Şapkası olan bitki


şapkalık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Şapka koymaya yarayan şey veya yer

2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Şapka yapmaya elverişli

Örnek:

1. Şapkalık kumaş.

1. Şapkalık kumaş.


şapkasını giymek (veya taşımak)
Anlamı:

1. kendi kimliğinin veya düşüncelerinin dışında başka birinin kimliğini geçici olarak taşımak veya onun düşünceleriyle ortaya çıkmak


Ön Takı : (birinin)

şapkasız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Şapkası olmayan

Örnek:

1. Bu hiç kendine benzemez, dedi, şapkasız resmi yok mu?

1. Bu hiç kendine benzemez, dedi, şapkasız resmi yok mu?


sapkı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir görevin ve özellikle bir fizyoloji görevinin ters bir yön alması


sapkın

İlgili Kelimeler:

sapkın kaya

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Doğru yoldan ayrılmış olan

2. Sapkıya uğramış olan


sapkın kaya
Anlamı:

1. isim , isim , coğrafya , coğrafya , isim , isim , coğrafya , coğrafya , Buzların etkisiyle yerinden oynayıp uzaklara sürüklenmiş olan kaya


sapkınlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sapkın olma durumu


sapla samanı karıştırmak
Anlamı:

1. iyi ile kötüyü ayıramamak


şaplak
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , `Şap` diye ses çıkaran tokat

Örnek:

1. O anda giriş kapısında bulunan adamların okkalı küfürleri, şiddetli şaplaklarla ansızın kesiliyor ve acı feryatlarına karışıyordu.

1. O anda giriş kapısında bulunan adamların okkalı küfürleri, şiddetli şaplaklarla ansızın kesiliyor ve acı feryatlarına karışıyordu.


şaplak atmak (veya indirmek)
Anlamı:

1. elin içiyle vurmak

Örnek:

1. Zeynep, bir şaplak indirdi önündeki kil hamuruna ve güldü.

1. Zeynep, bir şaplak indirdi önündeki kil hamuruna ve güldü.

2. Alnına bir şaplak atıp börkünü geri itmişti.

2. Alnına bir şaplak atıp börkünü geri itmişti.


saplama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Saplamak işi

2. İç içe geçen veya başka bir parça üzerine eklenen parçaların bağlantısı için kullanılan, türlü kalınlık ve uzunlukta, bir yanı yivli, yuvarlak metal kama

3. teknik , teknik , teknik , teknik , Bir menteşenin iki oynak parçasını birleştirmeye yarayan küçük, ince metal mil


şaplama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Şaplamak işi


saplamak fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Hızla batırmak

Örnek:

1. Bıçağı sapladı.

1. Bıçağı sapladı.


şaplamak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , `Şap` diye ses çıkarmak

Örnek:

1. Tokat şapladı.

1. Tokat şapladı.


şaplamak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Bir şeyi şaplı su ile ıslatmak


şaplamak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Bir yapının tabanını ince kum ve çimentoyla hazırlanan karışımla sıvamak


saplanabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Saplanabilmek işi


saplanabilmek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -e , -e , Saplanma ihtimali veya imkânı bulunmak


saplanıp kalmak
Anlamı:

1. takılıp kalmak

Örnek:

1. Mistik olmayan felsefe görünüşünde de tamamen H. Spencer'e saplanmış kalmıştı.

1. Mistik olmayan felsefe görünüşünde de tamamen H. Spencer'e saplanmış kalmıştı.

2. bir konuda yoğunlaşıp başka bir şeyle ilgilenmemek


saplanış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Saplanma işi


saplanıverme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Saplanıvermek işi