92406 kayıt bulundu.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Ahlaki
1. İnsan davranışlarının neredeyse tümü sağtöresel geleneklere göre yargılandı.
1. İnsan davranışlarının neredeyse tümü sağtöresel geleneklere göre yargılandı.
1. isim , isim , isim , isim , Bazı hurma ağaçlarının özünden çıkarılan ve pirinç gibi kullanılan nişastalı bir madde, Hint irmiği
Lisan : Malezyaca
Telaffuz : sa'gu
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , edebiyat , edebiyat , isim , isim , eskimiş , eskimiş , edebiyat , edebiyat , Ağıt
1. isim , isim , isim , isim , Tereyağı
1. Ne sağyağ kaldı ne zeytinyağı ne pirinç ne şeker ne fasulye, kiler tamtakır oldu.
1. Ne sağyağ kaldı ne zeytinyağı ne pirinç ne şeker ne fasulye, kiler tamtakır oldu.
Telaffuz : sa'ğyağ
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Bir şeyin doğru olduğunu belirtmek için yapılan işaret
Lisan : Arapça ṣaḥḥ
şah beyit, şah damarı, şah mat, şahmeran, şahmerdan, şahtere, ahım şahım
1. isim , isim , tarih , tarih , isim , isim , tarih , tarih , İran veya Afgan hükümdarı
2. Satranç oyununda her yönde tek hane gidebilen en önemli taş
1. Sonra şahını bir hane geri aldı.
1. Sonra şahını bir hane geri aldı.
3. Alevilik, Bektaşilikte pir
4. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Benzerlerine oranla en üstün, en güzel, en iyi
Lisan : Farsça şāh
Telaffuz : şa:hı
1. isim , isim , isim , isim , Atın, ön ayaklarını yerden keserek arka ayakları üstünde ayakta durması
1. isim , isim , edebiyat , edebiyat , isim , isim , edebiyat , edebiyat , Taç beyit
1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Boynun iki yanında, kanı başa taşıyan aort damarlarından her biri, gazel damarı
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , En önemli nokta
1. Anadolu insanının ruhu halk türkülerinde ve asker mektuplarında insanlığın şah damarı gibi atar.
1. Anadolu insanının ruhu halk türkülerinde ve asker mektuplarında insanlığın şah damarı gibi atar.
saha amiri, saha avantajı, saha komiseri, dış saha, halı saha, iç saha, orta saha, yabancı saha, yarı saha, yeşil saha, ceza sahası, hava sahası, oyun sahası, penaltı sahası, tenis sahası, tensil sahası
1. isim , isim , spor , spor , isim , isim , spor , spor , Alan
1. Futbol sahasının kenarında düşmanlarını seyrediyordu.
1. Futbol sahasının kenarında düşmanlarını seyrediyordu.
2. Takım oyunlarında karşılaşmaların yapıldığı yer
Lisan : Arapça sāḥa
Telaffuz : sa:ha
1. isim , isim , spor , spor , isim , isim , spor , spor , Bir spor karşılaşmasında yarışmanın yapıldığı alanı tanıma ve seyirci desteğine sahip olma imkânı
1. at ön ayaklarını yerden kesip arka ayakları üstünde durmak, şahlanmak
1. Gittikçe yükselen başı Allah'a kalkıyor / Asrın baş eğdi sandığı at şaha kalkıyor
1. Gittikçe yükselen başı Allah'a kalkıyor / Asrın baş eğdi sandığı at şaha kalkıyor
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , taşkınlık göstermek, coşmak, kükremek
1. isim , isim , spor , spor , isim , isim , spor , spor , Beden Terbiyesi İl Müdürlüğü tarafından oyun alanlarını düzenlemek üzere görevlendirilen yetkili, komiser
1. isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , Hz. Muhammed'i görmüş ve onun sohbetinde bulunmuş Müslümanlar, ashap
2. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , Sahipler, sahip çıkanlar
Lisan : Arapça ṣaḥābe
Telaffuz : saha:be
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Koruma, kayırma
Lisan : Arapça ṣaḥābet
Telaffuz : saha:bet
1. korumak, kayırmak
1. Sen hayırlı bir mal mısın ki Hatice'yi sahabet edeceksin.
1. Sen hayırlı bir mal mısın ki Hatice'yi sahabet edeceksin.
1. kayırmak, arka çıkmak
1. Kahpenin gözlerine mi tutulmuş ne, sahabetçi çıkıyor.
1. Kahpenin gözlerine mi tutulmuş ne, sahabetçi çıkıyor.