92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , isim , isim , Patates, bezelye, pancar, havuç, hıyar turşusu, kapari, mayonez ile yapılan salata, Amerikan salatası
1. isim , isim , isim , isim , Rus dili
2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu dille yazılmış olan
Özel: Evet
1. kanunlara göre ergin sayılacak yaşa gelmiş olmak
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , herhangi bir konuda yeterli seviyeye geldiğini göstermek
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , anatomi , anatomi , isim , isim , eskimiş , eskimiş , anatomi , anatomi , Oğulcuk
Lisan : Arapça ruşeym
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Rus dilini ve kültürünü benimsemek
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Köylü
1. Fakat artık korunun rustai perisinden eser görmüyorum.
1. Fakat artık korunun rustai perisinden eser görmüyorum.
Lisan : Farsça rūstā + Arapça -ī
Telaffuz : rusta:i:
1. isim , isim , isim , isim , Pencere üstlerine takılan ahşap korniş
2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Köy evi veya köy görünüşü veren, kırsal
1. Rustik barlarda her şey sıcacık ve tahtadır.
1. Rustik barlarda her şey sıcacık ve tahtadır.
Lisan : Fransızca rustique
askerî rüştiye
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Ortaokul derecesinde olan eğitim kurumu
Lisan : Arapça ruşdiyye
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Vergiler
Lisan : Arapça rusūm
Telaffuz : rüsu:mu
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Bazı mallardan devletçe alınan vergiler
1. Size ya rüsumat müdürlüğünde yahut da şehir eminliğinde gözü olduğunu söyler.
1. Size ya rüsumat müdürlüğünde yahut da şehir eminliğinde gözü olduğunu söyler.
Lisan : Arapça rusūmāt
Telaffuz : rüsu:ma:tı
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , kimya , kimya , isim , isim , eskimiş , eskimiş , kimya , kimya , Çökelti
Lisan : Arapça rusūb
Telaffuz : rüsu:bu
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Ayıplanacak durumda olan, rezil
Lisan : Farsça rusvā
söz rüşveti
1. isim , isim , isim , isim , Yaptırılmak istenen bir işte yasa dışı kolaylık ve çabukluk sağlanması için bir kimseye mal veya para olarak sağlanan çıkar
1. Bu zat rüşvetin, hediyenin korkunç bir düşmanıymış!
1. Bu zat rüşvetin, hediyenin korkunç bir düşmanıymış!
Lisan : Arapça rişvet
1. rüşvet olarak verilen parayı veya malı kabul etmek
1. Ancak çoğu sansür görevlisi de rüşvet alabilmek için güçlük çıkarıyordu.
1. Ancak çoğu sansür görevlisi de rüşvet alabilmek için güçlük çıkarıyordu.
rütbe indirimi, rütbe sıralaması, tenzilirütbe
1. isim , isim , isim , isim , Mertebe, derece, paye
1. Müfit vatandaş yetiştirmenin kutsi zevki de her rütbenin, her zevkin fevkinde değil midir?
1. Müfit vatandaş yetiştirmenin kutsi zevki de her rütbenin, her zevkin fevkinde değil midir?
2. Subay, astsubay ve polislerin sahip olduğu derece, mevki
1. Ben de nişancı taburunun subaylarını rütbeleriyle, isimleriyle bilirdim.
1. Ben de nişancı taburunun subaylarını rütbeleriyle, isimleriyle bilirdim.
Lisan : Arapça rutbe