92406 kayıt bulundu.
1. öldürmek, yok etmek
1. Sonra peşine herifleri taksın ha! Alimallah pöstekisini çıkarırdım.
1. Sonra peşine herifleri taksın ha! Alimallah pöstekisini çıkarırdım.
1. döverek kımıldamayacak duruma getirmek, pestilini çıkarmak
Ön Takı : (birinin)
1. hoş olmayan bir durumdan kurtulmak
1. Aman, bir karı ki görme... Maymun mu maymun, biçimsiz mi biçimsiz, pis mi pis... Ne yaparsın... Pöstekiyi kurtarmak lazım.
1. Aman, bir karı ki görme... Maymun mu maymun, biçimsiz mi biçimsiz, pis mi pis... Ne yaparsın... Pöstekiyi kurtarmak lazım.
1. isim , isim , isim , isim , Duvara asılan büyük boy resim
2. Bilimsel toplantılarda panolara asılan kısa bildiri
Lisan : Fransızca poster
1. isim , isim , isim , isim , Kadınların genellikle başlarının arkasına taktıkları ek saç
Lisan : Fransızca postiche
1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Geçdoğan
Lisan : Fransızca postmaturé
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Postmodernizm yanlısı
2. Postmodernizme ait olan
Lisan : Fransızca postmoderne
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Postmodernizm yanlısı olan
2. Postmodernizme ait olan
Lisan : Fransızca postmoderniste
1. isim , isim , edebiyat , edebiyat , isim , isim , edebiyat , edebiyat , Modernist arayışın canlılığını kaybetmesinden sonra XX. yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkan çeşitli üslup ve yönelişlerin adı
2. mimarlık , mimarlık , mimarlık , mimarlık , Günümüz mimarisinde işlevsel olmayı bir tarafa bırakıp değişik yapı biçimlerini serbestçe kullanma eğiliminde olan üslup
Lisan : Fransızca postmodernisme
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Postta oturan, tekkenin şeyhi olan kimse
1. Babası ölünce yüzüne çok yakışan güzel bir sakal bıraktı ve tekkenin postnişini oldu.
1. Babası ölünce yüzüne çok yakışan güzel bir sakal bıraktı ve tekkenin postnişini oldu.
Lisan : Farsça pūstnişīn
Telaffuz : postnişi:ni
1. isim , isim , isim , isim , Alıcısı tarafından postaneden alınmak üzere gönderilen mektup veya paket
Lisan : Fransızca poste restante
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Postu olmayan
1. İçim muradına ermiş / Abasız postsuz bir derviş
1. İçim muradına ermiş / Abasız postsuz bir derviş
1. argo , argo , argo , argo , kurşunla vurulmak
2. ölmek
1. Sen o zamana kadar postu çoktan deldirmiş, kuyruğu titretmiş olursun.
1. Sen o zamana kadar postu çoktan deldirmiş, kuyruğu titretmiş olursun.
1. öldürülme tehlikesini atlatmak
1. Binlerce kişiden ancak birkaç kişi postunu kurtarabildi.
1. Binlerce kişiden ancak birkaç kişi postunu kurtarabildi.
1. gittiği yerde uzun süre kalmak
1. Sabiha Hanım'ı eğlendirmek bahanesiyle konağa postu sermiş.
1. Sabiha Hanım'ı eğlendirmek bahanesiyle konağa postu sermiş.
1. isim , isim , matematik , matematik , mantık , mantık , isim , isim , matematik , matematik , mantık , mantık , Ön doğru
Lisan : Fransızca postulat
Telaffuz : l ince okunur
1. bulunduğu makamı yitirmek
1. Bizim Balkanlı arkadaşlar ise böyle bir hadise neticesinde postundan olmak gibi fena bir akıbete uğrayacaklarından korkuyorlardı.
1. Bizim Balkanlı arkadaşlar ise böyle bir hadise neticesinde postundan olmak gibi fena bir akıbete uğrayacaklarından korkuyorlardı.
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Kenarları saçaklı ipek, pamuk, yün vb.nden yapılmış bir başörtüsü türü, dolama
1. Ege köylülerinin güneşe karşı başlarına sardıkları renkli iki poşu, bir dizi de deve çanı almıştı.
1. Ege köylülerinin güneşe karşı başlarına sardıkları renkli iki poşu, bir dizi de deve çanı almıştı.
Lisan : Farsça pūşī
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Poşusu olan
1. Kadınların hepsi poşuluydu, yalnız gözleri görünüyordu.
1. Kadınların hepsi poşuluydu, yalnız gözleri görünüyordu.
pot yeri
1. isim , isim , isim , isim , Kötü dikiş sebebiyle kumaşta oluşan büzülme veya kıvrım
1. Ceketinin arkasındaki potlar, bugün mutlaka her zamandan çok ensesine binmişti.
1. Ceketinin arkasındaki potlar, bugün mutlaka her zamandan çok ensesine binmişti.
2. Poker vb. iskambil oyunlarında oyuncuların tümünce ortaya sürülen eşit miktardaki para veya fiş
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Yanlışlık, hata, gaf
1. sonu iyi olmamak, ters gelmek
1. İşlerin doğru gitmeyen, pot gelen yerleri çok ise de sorulunca söylenecek karşılıklar bulunmuştu.
1. İşlerin doğru gitmeyen, pot gelen yerleri çok ise de sorulunca söylenecek karşılıklar bulunmuştu.