Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
potlanma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Potlanmak işi


potlanmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Pot yapmak, potu olmak, kıvrımı olmak


potluk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Pot olma durumu

Örnek:

1. Elime sağlık ne dikermişim, en ufacık bir potluk olsa ya, yok.

1. Elime sağlık ne dikermişim, en ufacık bir potluk olsa ya, yok.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Yanlış

Örnek:

1. Ya halkın arzusunda bir ayarsızlık ya politikacıların politikasında bir potluk vardı.

1. Ya halkın arzusunda bir ayarsızlık ya politikacıların politikasında bir potluk vardı.


potpuri
Anlamı:

1. isim , isim , müzik , müzik , isim , isim , müzik , müzik , Karmaca

Örnek:

1. Rumen orkestrası Balkan ülkelerinin folklorundan bir potpuri çalıyordu.

1. Rumen orkestrası Balkan ülkelerinin folklorundan bir potpuri çalıyordu.


Lisan : Fransızca pot-pourri

potuk
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Deve yavrusu

2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kırmalı ve geniş


potur
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Arka tarafında kırmaları çok, bacakları dar bir pantolon türü

Örnek:

1. Ayağında lacivert Karamürsel kumaşı bir potur vardı.

1. Ayağında lacivert Karamürsel kumaşı bir potur vardı.

2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kırmalı ve potlu


poturlu
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Potur giymiş olan

Örnek:

1. Kıran Bey, şimdi bacaklarına dolak sarmış, siyah poturlu, keçe külahlı, göğsünde fişeklikler ve elinde mavzer, tığ gibi bir delikanlıydı.

1. Kıran Bey, şimdi bacaklarına dolak sarmış, siyah poturlu, keçe külahlı, göğsünde fişeklikler ve elinde mavzer, tığ gibi bir delikanlıydı.


poy
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Tohumları kırmızıbibere benzeyen, 10-50 santimetre yüksekliğinde, karabiberle karıştırılarak pastırma çemeninde kullanılan bir bitki (Trigonella joenumgraecum)


poyra
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tekerleğin ortasındaki parmakların ve dingilin geçirildiği yuvarlak kısım, göbek


Lisan : Rumca

Telaffuz : po'yra

poyraz

İlgili Kelimeler:

yıldız poyraz

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kuzeydoğudan esen soğuk rüzgâr

Örnek:

1. Vapur, Kız Kulesi açıklarından geçiyor, poyraz solumuzdan çarpıyordu.

1. Vapur, Kız Kulesi açıklarından geçiyor, poyraz solumuzdan çarpıyordu.

2. Kuzeydoğu 45°'lik yön

Örnek:

1. Rüzgâr poyrazdan esiyor.

1. Rüzgâr poyrazdan esiyor.


Lisan : Rumca

poyrazlama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Poyrazlamak işi


poyrazlamak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Poyraz esmeye başlamak

Örnek:

1. Hava poyrazladı.

1. Hava poyrazladı.


poz
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Resim ve fotoğrafta duruş

Örnek:

1. Yastıkları hastaya vereceğim yan oturma pozuna göre dizdim.

1. Yastıkları hastaya vereceğim yan oturma pozuna göre dizdim.

2. Fotoğrafta objektifin açık kaldığı süre

3. Fotoğraf makinesinde kullanılan filmde her bir kare

4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Kurum, çalım

Örnek:

1. Büyük yazar pozlarındalar ama edebiyat dünyası denilen şu dünyanın ne geçmişinden ne şimdisinden haberleri var.

1. Büyük yazar pozlarındalar ama edebiyat dünyası denilen şu dünyanın ne geçmişinden ne şimdisinden haberleri var.


Lisan : Fransızca pose

poz kesmek (veya yapmak)
Anlamı:

1. çalım atmak, afili görüntü vermek


poz vermek
Anlamı:

1. resim yaptırmak veya fotoğraf çektirmek için durum almak

Örnek:

1. Tam çizerken bir arkadaşı geliyor, poz veren çocuğun ensesine bir küfür ve bir de şamar yapıştırıyor.

1. Tam çizerken bir arkadaşı geliyor, poz veren çocuğun ensesine bir küfür ve bir de şamar yapıştırıyor.


Pozantı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Adana iline bağlı ilçelerden biri


Özel: Evet

Telaffuz : poza'ntı

pozisyon
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Konum

2. Durum


Lisan : Fransızca position

pozitif

İlgili Kelimeler:

pozitif ayrımcılık, pozitif bilimler, pozitif elektrik, pozitif film, pozitif görüntü, pozitif hukuk, pozitif kutup, pozitif sayı

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Olumlu, negatif karşıtı

2. matematik , matematik , matematik , matematik , Artı


Lisan : Fransızca positif

pozitif ayrımcı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , toplum bilimi , toplum bilimi , sıfat , sıfat , toplum bilimi , toplum bilimi , Pozitif ayrımcılık yapan


pozitif ayrımcılık
Anlamı:

1. isim , isim , toplum bilimi , toplum bilimi , isim , isim , toplum bilimi , toplum bilimi , Toplumdaki diğer kişiler ile eşit koşullarda yaşamadığı düşünülen belli gruplara çeşitli ayrıcalıklar tanıyarak onları destekleme


pozitif bilimler
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Deney sonuçlarına dayanan bilim veya bilimler, müspet ilimler


pozitif elektrik
Anlamı:

1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Cam çubuğunun bir kumaşa sürtünmesi sonucu oluşan, artı (+) işaretiyle gösterilen elektrik

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Kişiler arasında olumlu etki


pozitif film
Anlamı:

1. isim , isim , sinema , sinema , isim , isim , sinema , sinema , Film üzerine alınan siyah beyaz görüntülerin, renklerinin aslına uygun olarak oluşmasını sağlamak için kopya yapılan düşük duyarlıkta film, kopya film


pozitif görüntü
Anlamı:

1. isim , isim , sinema , sinema , isim , isim , sinema , sinema , Renkli ve siyah beyaz filmlerde doğadaki renklerin asıllarına uygun olarak belirlendiği görüntü


pozitif hukuk
Anlamı:

1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Belli imkân ve zamanda konulmuş kurallar birliği