Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
portrecilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Portrecinin işi


pos

İlgili Kelimeler:

pos bıyık

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Gür ve uzun (bıyık)


pos bıyık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Uzun ve gür bıyık

Örnek:

1. Pos bıyıklarını çekiştirerek düşündükten sonra kafasına vurur.

1. Pos bıyıklarını çekiştirerek düşündükten sonra kafasına vurur.


pos bıyıklı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Pos bıyığı olan

Örnek:

1. O, pos bıyıklı, bahçıvan kılıklı birinin başını tıraş ediyordu.

1. O, pos bıyıklı, bahçıvan kılıklı birinin başını tıraş ediyordu.


posa
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Suyu alınmış her tür yiyecek maddesinin artığı

2. Tortu, çökelti

3. Ezilmiş pancarın soğuk suda birkaç kez sıkılmasından sonra geriye kalan ve suda erimeyen artık


Telaffuz : po'sa

posalanma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Posalanmak işi


posalanmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Tortu durumuna gelmek, tortulanmak


posalı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Posası olan


posasını çıkarmak
Anlamı:

1. bir kişi veya şeyi sonuna kadar sömürmek

Örnek:

1. Onlar öyledir, adamın posasını çıkarırlar, dedi.

1. Onlar öyledir, adamın posasını çıkarırlar, dedi.

2. birini çok dövmek


posasız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Posası olmayan


poşet

İlgili Kelimeler:

poşet çay, demlik poşet

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Torba

Örnek:

1. Geceden hazırladığım poşeti alıp ses çıkarmamaya gayret ederek indim katları.

1. Geceden hazırladığım poşeti alıp ses çıkarmamaya gayret ederek indim katları.


Lisan : Fransızca pochette

poşet çay
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sallama çay


poşetleme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Poşetlemek işi


poşetlemek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Bir şeyi poşetin içine koyup paketlemek


poşetlenme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Poşetlenmek işi


poşetlenmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Poşetleme işi yapılmak


poşetletme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Poşetletmek işi


poşetletmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Poşetleme işini yaptırmak


Posof
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ardahan iline bağlı ilçelerden biri


Özel: Evet

Telaffuz : po'sof

post

İlgili Kelimeler:

post kavgası, keçi postu

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tüylü hayvan derisi

Örnek:

1. Belinde ince bir ceylan postu, sırtında ağaç liflerinden örülmüş kaba bir atkı vardı.

1. Belinde ince bir ceylan postu, sırtında ağaç liflerinden örülmüş kaba bir atkı vardı.

2. eskimiş , eskimiş , mecaz , mecaz , eskimiş , eskimiş , mecaz , mecaz , Tarikatlarda şeyhlik makamı

Örnek:

1. Hacı Bektaş postu.

1. Hacı Bektaş postu.

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Makam

Örnek:

1. Kiminin meselesi geçim, kiminin seçim, kiminin post.

1. Kiminin meselesi geçim, kiminin seçim, kiminin post.

4. Bazı deyimlerde `can` anlamında kullanılan bir söz


Lisan : Farsça pūst

post-it
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , 343 pusulacık


Lisan : Post-it tescilli marka adından

post elden gitmek
Anlamı:

1. öldürülmek

2. bulunduğu yüksek makamdan ayrılmak zorunda kalmak


post kavgası
Anlamı:

1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , İktidarı veya bir makamı ele geçirme çekişmesi, yorgan kavgası


post vermek
Anlamı:

1. canını vermek, ölmek

Örnek:

1. Az değildir varmadan senin gibi yurduna / Post verenler yabanın hayduduna, kurduna

1. Az değildir varmadan senin gibi yurduna / Post verenler yabanın hayduduna, kurduna


posta

İlgili Kelimeler:

postane, posta kartı, posta kodu, posta kutusu, posta pulu, posta treni, acele posta, elektronik posta, e-posta

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir yere gelen veya bir yerden gönderilen mektup ve emanetlerin tümü

Örnek:

1. Eşyalarımı ilk posta ile bir denk yapıp İstanbul'a gönderdim.

1. Eşyalarımı ilk posta ile bir denk yapıp İstanbul'a gönderdim.

2. Genellikle bu emanetleri götüren taşıt

3. Bu emanetleri toplayan ve dağıtan kuruluş ve bu kuruluşun bulunduğu yer

Örnek:

1. Yazısı silinmiş, kâğıdı sarı / Mektubumu geri getirdi / Dünya postaları

1. Yazısı silinmiş, kâğıdı sarı / Mektubumu geri getirdi / Dünya postaları

4. Takım, kol

Örnek:

1. Sağa sola postalar çıkarıldı. İşçi postaları nöbetleşe çalışırlar.

1. Sağa sola postalar çıkarıldı. İşçi postaları nöbetleşe çalışırlar.

5. Kez, defa, sefer

Örnek:

1. Bu araba bütün eşyayı dört postada taşır.

1. Bu araba bütün eşyayı dört postada taşır.

6. Yirmi dört saatlik çalışma gününün, çalışma bölümlerinden her biri, vardiya

7. Bir sanayi veya ticaret işletmesinde aynı süre içinde çalışanların tümü

8. askerlik , askerlik , askerlik , askerlik , Hizmet nöbetinde bulunan er

Örnek:

1. Posta, şu zarfı komutana götür.

1. Posta, şu zarfı komutana götür.

9. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , Vapur, tren, uçak vb. taşıtlarla yapılan yolculuk

Örnek:

1. Karadeniz postası. Avrupa postası.

1. Karadeniz postası. Avrupa postası.


Lisan : İtalyanca posta

Telaffuz : po'sta