Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
piyale
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Şarap bardağı, içki kadehi

Örnek:

1. Ateş doludur tutma, yanarsın / Karşında şu gülgûn piyale

1. Ateş doludur tutma, yanarsın / Karşında şu gülgûn piyale


Lisan : Farsça piyāle

Telaffuz : piya:le

piyan
Anlamı:

1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Mantara benzeyen kabarcıklarla ortaya çıkan, ciltte yaralar yapan, bulaşıcı sıcak bölge hastalığı


Lisan : Fransızca pian

piyango
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Düzenleyenlerce bastırılmış numaralı kâğıtları satın alanlar içinden, kazananların kura ile belirlendiği talih oyunu

Örnek:

1. Millî piyango.

1. Millî piyango.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Beklenmedik olay veya durum


Lisan : İtalyanca bianco

Telaffuz : piya'ngo

piyango çekmek
Anlamı:

1. talih oyunu için hazırlanmış kâğıtlardan birini bulunduğu yerden almak


piyango vurmak (veya çıkmak)
Anlamı:

1. piyangoda ikramiye kazanmak

2. beklenmedik bir yerden büyük kazanç sağlamak


piyangocu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Piyango satılan yer veya piyango satan kimse

Örnek:

1. Fatoş ... piyangocu dükkânında çalışırdı.

1. Fatoş ... piyangocu dükkânında çalışırdı.


piyangoculuk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Piyango satma veya düzenleme işi


piyangolu
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Şanslı, talihli kimse

Örnek:

1. Esma, bu havalide sıtma çekmeyen tek tük piyangolulardan biridir.

1. Esma, bu havalide sıtma çekmeyen tek tük piyangolulardan biridir.


piyanist
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Piyano çalan kimse


Lisan : Fransızca pianiste

piyanistlik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Piyanistin işi


piyano

İlgili Kelimeler:

piyano menteşe, kuyruklu piyano

Anlamı:

1. isim , isim , müzik , müzik , isim , isim , müzik , müzik , Klavyeli, telli, değişik tuşlara basılarak çalınan ağır ve büyük çalgı

Örnek:

1. Köşede bir piyano, piyanonun üstünde yapma çiçekler.

1. Köşede bir piyano, piyanonun üstünde yapma çiçekler.

2. zarf , zarf , zarf , zarf , Yavaş bir biçimde, sesleri hafifleterek


Lisan : İtalyanca piano

Telaffuz : piya'no

piyano menteşe
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Boy menteşe


piyanocu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Piyanoyu akort eden veya onaran kimse


piyanoculuk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Piyanocunun işi


piyasa

İlgili Kelimeler:

piyasa bedeli, piyasa değeri, piyasa ekonomisi, piyasa fiyatı, piyasa kurucu, piyasa yeri, açık piyasa, dış piyasa, peşin piyasa, akşam piyasası, serbest piyasa ekonomisi, sermaye piyasası

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Satıcıların mal satmak için bir araya geldiği yer, pazar

Örnek:

1. Şimdi de pazar, piyasa yerlerinde, mahalle dolaylarında tanır, sayarlar.

1. Şimdi de pazar, piyasa yerlerinde, mahalle dolaylarında tanır, sayarlar.

2. Bir yol üzerinde gidip gelerek gezinme

Örnek:

1. Kahvenin önünden dört beş kere daha geçer, akşam piyasasını yapardım.

1. Kahvenin önünden dört beş kere daha geçer, akşam piyasasını yapardım.

3. Alışveriş fiyatı, geçerli fiyat

Örnek:

1. Sonbaharda, yakında açılacak tütün piyasasının haberleriyle ümitlenir, tasalanır, yüzleri bir gün gülerse beş gün kederli kalırdı.

1. Sonbaharda, yakında açılacak tütün piyasasının haberleriyle ümitlenir, tasalanır, yüzleri bir gün gülerse beş gün kederli kalırdı.

4. ekonomi , ekonomi , ekonomi , ekonomi , Arz ve talebin karşılaştığı alan

5. Ortalık

Örnek:

1. Bunlardan bir kısmı bugün piyasada alaturka çalgıcılığın en ileri gelenlerindendir.

1. Bunlardan bir kısmı bugün piyasada alaturka çalgıcılığın en ileri gelenlerindendir.


Lisan : İtalyanca piazza

Telaffuz : piya'sa

piyasa bedeli
Anlamı:

1. isim , isim , ticaret , ticaret , isim , isim , ticaret , ticaret , Piyasa fiyatı


piyasa değeri
Anlamı:

1. isim , isim , ticaret , ticaret , isim , isim , ticaret , ticaret , Piyasa fiyatı


piyasa ekonomisi

İlgili Kelimeler:

serbest piyasa ekonomisi

Anlamı:

1. isim , isim , ekonomi , ekonomi , isim , isim , ekonomi , ekonomi , Üretimin bir plana göre değil, isteğe göre yapıldığı, fiyatının arz ve talebe göre belirlendiği ekonomi, planlı ekonomi karşıtı


piyasa etmek
Anlamı:

1. dolaşmak

Örnek:

1. Akşamları böyle kapı önünde piyasa eder.

1. Akşamları böyle kapı önünde piyasa eder.


piyasa fiyatı
Anlamı:

1. isim , isim , ticaret , ticaret , isim , isim , ticaret , ticaret , Bir para biriminin veya malın sürüm değeri, piyasa bedeli, piyasa değeri, rayiç bedel, rayiç fiyat


piyasa kurucu
Anlamı:

1. isim , isim , ekonomi , ekonomi , isim , isim , ekonomi , ekonomi , Piyasa oluşturan, alışveriş ortamını sağlayan kimse


piyasa yeri
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Alışverişin çok olduğu yer

2. argo , argo , argo , argo , Fuhuş yapmak üzere müşteri aranan yer

Örnek:

1. Bu kart hatunun, bu içi dışı pörsük kadının hâlâ piyasa yeri araması beni çıldırtıyor.

1. Bu kart hatunun, bu içi dışı pörsük kadının hâlâ piyasa yeri araması beni çıldırtıyor.


piyasacı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Piyasa yapan kimse


piyasacılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Piyasacı olma durumu


piyasaya almamak
Anlamı:

1. önem vermemek, değersiz görmek

Örnek:

1. Beni kimse piyasaya almaz arkadaş, ben dünyanın en aşağılık insanıyım.

1. Beni kimse piyasaya almaz arkadaş, ben dünyanın en aşağılık insanıyım.