Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
oyuncuktan
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Oyun olsun diye

Örnek:

1. Yastığın üstünde oyuncuktan yuvarlandın, ödüm koptu yataktan aşağıya düşeceksin diye.

1. Yastığın üstünde oyuncuktan yuvarlandın, ödüm koptu yataktan aşağıya düşeceksin diye.


Telaffuz : oyu'ncuktan

oyunculuk

İlgili Kelimeler:

yardımcı oyunculuk, yedek oyunculuk, orta oyunculuğu

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Oyun oynama işi

2. Sahne sanatçılığı

Örnek:

1. Oyunculuk ki o devirde toplum dışı bir parya işi sayılmaktadır.

1. Oyunculuk ki o devirde toplum dışı bir parya işi sayılmaktadır.

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Düzencilik, hilecilik


oyunlaştırılma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Oyunlaştırılmak işi


oyunlaştırılmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Oyun biçimine getirilmek


oyunlaştırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Oyunlaştırmak işi


oyunlaştırmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Tiyatro türünden olmayan herhangi bir eseri teknik yönden oynanabilir duruma getirmek


oyunluk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sahne


oyuntu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Oyulmuş bölüm

Örnek:

1. Ceketin kol oyuntusu iyi açılmamış.

1. Ceketin kol oyuntusu iyi açılmamış.

2. Oyuk, çukur


oyunu almak
Anlamı:

1. oyunu kazanmak


oyunun kurallarını bilmek
Anlamı:

1. yapılan işlerin nasıl, kimler tarafından ve hangi ilişkilerle sonuçlandırıldığına ilişkin bilgisi olmak

Örnek:

1. Oyunun kurallarını baştan beri bilen biri olarak şimdiye kadar sömürülmemiştim.

1. Oyunun kurallarını baştan beri bilen biri olarak şimdiye kadar sömürülmemiştim.


oyuş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Oyma işi


oyuverme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Oyuvermek işi


oyuvermek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Çabucak veya kısa sürede oymak


Telaffuz : oyu'vermek

öz
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Dere, çay

2. Sulak, verimli yer


öz

İlgili Kelimeler:

öz kardeş

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kan bağı ile bağlı olan, üvey olmayan

Örnek:

1. Size öz evladım gibi davranacağım.

1. Size öz evladım gibi davranacağım.

2. İçine, arılığını, saflığını bozacak hiçbir şey karışmamış olan, saf, arı(I)


öz

İlgili Kelimeler:

öz bağışıklık, öz belirtim, özbeöz, öz beslenme, öz denetim, öz devim, öz devinim, özdeyiş, öz dışı, öz dikeni, öz direnç, öz eleştiri, özezer, öz geçmiş, öz güven, öz ısı, öz ışın, öz indükleme, özişler, öz itme, öz kaynak, öz kedi balığıgiller, öz kesit, öz odun, öz öğrenim, öz saygı, özsever, öz su, öz tahta, özveren, özveri, öz yapı, öz yaşam, öz yönetim, kaçık öz, bal özü, budak özü, diş özü, mantar özü, mısır özü, odun özü

Anlamı:

1. isim , isim , felsefe , felsefe , isim , isim , felsefe , felsefe , Bir kimsenin benliği, kendi manevi varlığı, iç, nefis, derun, varoluş karşıtı

Örnek:

1. Özünü bir yerde bırakıp sadece kalıbını gezdirmişti.

1. Özünü bir yerde bırakıp sadece kalıbını gezdirmişti.

2. `Kendine, kendi kendini` anlamlarında birleşik kelimeler türeten bir söz

Örnek:

1. Öz eleştiri, öz yönetim.

1. Öz eleştiri, öz yönetim.

3. Bir şeyin en kuvvetli veya kıvamlı bölümü, hülasa, zübde, ekstre

Örnek:

1. Karaciğer özü. Meyve özü. Mısır özü.

1. Karaciğer özü. Meyve özü. Mısır özü.

4. Çıbanların içinde ölmüş dokudan oluşan irinle birlikte çıkan parça

5. zamir , zamir , zamir , zamir , Kendi, zat

Örnek:

1. Bir od düştü yanar tatlı özüme / Dünya zindan görünüyor gözüme

1. Bir od düştü yanar tatlı özüme / Dünya zindan görünüyor gözüme

6. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir şeyin temel ögesi, künh, zübde

Örnek:

1. Ortalıktaki krizi sebep gösteriyorlar ama asıl kriz şirketin kendi özünde.

1. Ortalıktaki krizi sebep gösteriyorlar ama asıl kriz şirketin kendi özünde.

7. bitki bilimi , bitki bilimi , bitki bilimi , bitki bilimi , Bitkilerin kök, gövde ve dallarının boydan boya ortasında bulunan, hafif, gevrek ve çoğu yumuşak bölüm

Örnek:

1. Ağacın çürüğü özünden olur / Yiğidin iyisi sözünden olur

1. Ağacın çürüğü özünden olur / Yiğidin iyisi sözünden olur


öz bağışıklık
Anlamı:

1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Bireyin, kendi vücudundan olan ögelere karşı antikor yapması


öz belirtim
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kendini yönetme hakkını belirleme, selfdeterminasyon


öz beslenme
Anlamı:

1. isim , isim , biyoloji , biyoloji , isim , isim , biyoloji , biyoloji , Besinini bağımsız olarak sağlama, inorganik azot, azotlu maddeler ve karbonhidratların sentezini yapabilme, ototrofi


öz denetim
Anlamı:

1. isim , isim , ruh bilimi , ruh bilimi , isim , isim , ruh bilimi , ruh bilimi , Daha önemli bir amaca ulaşabilmek için kişinin tepkilerini, davranışlarını veya başka amaca yönelme eğilimini denetleyip kısıtlaması, otokontrol


öz devim
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Özişler


öz devinim
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir cihaza, bir alete otomatik bir işleyiş kazandırmak için gerekli olan düzen, otomatizm


öz dikeni
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Dikenli, tırmanıcı ve kışın yapraklarını dökmeyen bir bitki (Smilax aspara)


öz direnç
Anlamı:

1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Her cismin elektrik akımına karşı gösterdiği direnç


öz dışı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , felsefe , felsefe , sıfat , sıfat , felsefe , felsefe , Dışınlı