Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
örtüşme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Örtüşmek durumu veya biçimi


örtüşmek fiil
Anlamı:

1. -le , -le , -le , -le , Aynı noktalarda ve düzlemlerde kesişmek

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , İki görüş, düşünce, sözcük, cümle birbiriyle tam olarak uyuşmak

Örnek:

1. Ancak çarpık bir felsefe anlayışı felsefe ile dünya görüşünün örtüştüğünü savunabilir.

1. Ancak çarpık bir felsefe anlayışı felsefe ile dünya görüşünün örtüştüğünü savunabilir.


örtüştürme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Örtüştürmek işi


örtüştürmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Örtüşme işini yaptırmak


örtüsüz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Örtüsü olmayan

2. Örtülmemiş

Örnek:

1. İşte yalının penceresinde yengemin örtüsüz başı renkli bir demet...

1. İşte yalının penceresinde yengemin örtüsüz başı renkli bir demet...

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Açık seçik, gizlenmeyen

Örnek:

1. En ciddileri bile cıvıtan meclis, örtüsüz telmihlere, taşkın hareketlere de müsamaha etmeye başlamıştı.

1. En ciddileri bile cıvıtan meclis, örtüsüz telmihlere, taşkın hareketlere de müsamaha etmeye başlamıştı.


örtüverme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Örtüvermek işi


örtüvermek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Ansızın veya çabucak örtmek


Telaffuz : örtü'vermek

örtüye sokmak (veya koymak)
Anlamı:

1. örtünmesini sağlamak

Örnek:

1. Kız Ayşe, anana söyle, seni örtüye soksun.

1. Kız Ayşe, anana söyle, seni örtüye soksun.


örü
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Örme işi

2. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Yama olarak yapılan örgü

3. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Tarlalarda sele karşı taştan yapılmış set


örü

İlgili Kelimeler:

besi örü

Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Otlak


oruç

İlgili Kelimeler:

döngel orucu, ölüm orucu

Anlamı:

1. isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , Tanrı'ya ibadet amacıyla yeme, içme vb. şeylerden belli bir süre kendini alıkoyma

Örnek:

1. Eh, biz her vakit duamızı, orucumuzu eksik etmeyiz, çok şükür!

1. Eh, biz her vakit duamızı, orucumuzu eksik etmeyiz, çok şükür!

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Çok sevilen veya istenen şeylerden uzak durma


Lisan : Farsça rūze

oruç açmak
Anlamı:

1. vakit geldiğinde oruç bozmak, iftar etmek


oruç bozmak
Anlamı:

1. bir şey yiyerek, içerek orucunu sona erdirmek

Örnek:

1. Akşam Rabia ile beraber yine oruç bozuyor, iftar ediyoruz.

1. Akşam Rabia ile beraber yine oruç bozuyor, iftar ediyoruz.


oruç tutmak
Anlamı:

1. oruç ibadetini yerine getirmek

Örnek:

1. Bütün sene cumadan gayri günlerde oruç tutarım.

1. Bütün sene cumadan gayri günlerde oruç tutarım.


oruç yemek
Anlamı:

1. oruç tutmamak


oruçlu
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Oruç tutan (kimse), niyetli, ağzı kilitli

Örnek:

1. Semtin oruçlu halkı süzülmüş benizliler / Sessizce çarşıdan dönüyorlar birer birer

1. Semtin oruçlu halkı süzülmüş benizliler / Sessizce çarşıdan dönüyorlar birer birer


oruçluluk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Oruçlu olma durumu


oruçsuz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Oruç tutmayan (kimse)


örücü
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Örme işi yapan kimse

2. Kumaş ve örgülerdeki yırtıkları, delikleri onaran kimse veya bu işlerin yapıldığı yer

3. Duvar yapan veya onaran kimse, yapı ustası


örücülük
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Örücünün yaptığı iş


orucunda olmak
Anlamı:

1. herhangi bir şeyi yemez içmez olmak

2. bir şeyi yapmaz olmak

Örnek:

1. Ayıplama kardeş, üç gündür lakırtı orucundayım.

1. Ayıplama kardeş, üç gündür lakırtı orucundayım.


örük
Anlamı:

1. Kendi ipiyle onarılmış kısım

Örnek:

1. Eğer örük varsa artık paltonun bizimkine ait olduğuna hükmederim.

1. Eğer örük varsa artık paltonun bizimkine ait olduğuna hükmederim.

2. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Saç örgüsü


örülme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Örülmek işi

Örnek:

1. Kelimelerin seçilmesi, cümlelerin örülmesi, ahengin bulunması için müşahhas esaslara sahip olmuştu.

1. Kelimelerin seçilmesi, cümlelerin örülmesi, ahengin bulunması için müşahhas esaslara sahip olmuştu.


örülmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Örme işi yapılmak

Örnek:

1. Haftalık magazinlerin ağız sakızı ettiği konulardan ne ararsanız onlarla örülmüştür konuşmaları.

1. Haftalık magazinlerin ağız sakızı ettiği konulardan ne ararsanız onlarla örülmüştür konuşmaları.


örülü
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Örülmüş olan