Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
nişan yapmak
Anlamı:

1. nişan töreni düzenlemek

Örnek:

1. Şimdilik nişan yapacaklarmış.

1. Şimdilik nişan yapacaklarmış.


nişan yüzüğü
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Evlenecek olan çiftin nişanlandıklarında taktıkları ve düğünden sonra da taşıdıkları halka biçiminde yüzük, nişan halkası, alyans


nisanbalığı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Nisan bir


Telaffuz : nisa'nbalığı

nişancı

İlgili Kelimeler:

keskin nişancı, kör nişancı

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Attığı kurşun, taş vb. ile hedefi vurmakta ustalık kazanmış olan

2. isim , isim , tarih , tarih , isim , isim , tarih , tarih , Padişah divanı üyesi olan, antlaşma, berat, menşur, name ve fermanların başına tuğra çeken görevli, tevkici, tuğrakeş


nişancılık

İlgili Kelimeler:

keskin nişancılık, kör nişancılık

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Nişancı olma durumu, tuğrakeşlik


nişane
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Nişangâh

2. Hedef

3. Eser, iz, belirti

Örnek:

1. Toprak üzerinden nişaneleri kaldırmak ilim karşısında maziyi unutturmaz.

1. Toprak üzerinden nişaneleri kaldırmak ilim karşısında maziyi unutturmaz.


Lisan : Farsça nişāne

Telaffuz : nişa:ne

nişangâh
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ateşli silahlarda hedefin uzaklığına ve bulunduğu yerin yüksekliğine göre namluya gereken yükseliş açısını veren, silahı bu hedefe doğrultmaya yarayan alet, nişane

2. Hedef


Lisan : Farsça nişān-gāh

Telaffuz : nişangâ:hı

nişangeç
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Düzeltilmiş bir ağaç parçasının kenarına değişik aralıklarda paralel çizgiler çizmek için marangozlukta kullanılan el aracı


nişanı (veya nişanını) atmak (veya bozmak)
Anlamı:

1. kadın veya erkek nişandan vazgeçmek

Örnek:

1. Eğer nişanını bozduysa yazıklar olsun.

1. Eğer nişanını bozduysa yazıklar olsun.


nişanlama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Nişanlamak işi


nişanlamak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -le , -le , -i , -i , -le , -le , Bir çiftin evlenme işinin kararlaştığına belirti olarak parmaklarına yüzük takmak, yavuklamak

2. Bir hedefi vurmak için silah, taş vb.ne belli bir doğrultu vermek

3. Bir şeyin yerini belirtmek, işaretlemek, nişan koymak


nişanlanış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Nişanlanma işi


nişanlanma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Nişanlanmak işi, adaklanma

2. Bir erkekle bir kadının ileride birbirleriyle evlenmek için yaptıkları sözleşme


nişanlanmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , -le , -le , nesnesiz , nesnesiz , -le , -le , Nişanlı duruma gelmek, adaklanmak

2. Evlenmeye söz verme belirtisi olarak nişan yüzüğü takmak

Örnek:

1. Bu, bizim nişanlandığımız gündür.

1. Bu, bizim nişanlandığımız gündür.


nişanlayabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Nişanlayabilmek işi


nişanlayabilmek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Nişanlama ihtimali veya imkânı bulunmak


nişanlayıverme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Nişanlayıvermek işi


nişanlayıvermek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -le , -le , -i , -i , -le , -le , Çabucak veya ansızın nişanlamak

Örnek:

1. Ali Ağanın kızını yarı yalvarma, yarı yıldırma ile bana nişanlayıvermişlerdi.

1. Ali Ağanın kızını yarı yalvarma, yarı yıldırma ile bana nişanlayıvermişlerdi.


Telaffuz : nişanlayı'vermek

nişanlı

İlgili Kelimeler:

uzatmalı nişanlı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Evlenmek için söz verip yüzük takmış olan kimse, adaklı

Örnek:

1. Artık bizimki, nişanlısı Perihan'ı ekiyor, her gün tek başına plaja geliyordu.

1. Artık bizimki, nişanlısı Perihan'ı ekiyor, her gün tek başına plaja geliyordu.

2. Belirleyici bir işareti, alameti, nişanı olan kimse


nişanlık
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Nişan töreni için

Örnek:

1. Nişanlık terlik.

1. Nişanlık terlik.

2. isim , isim , isim , isim , Belirti, işaret

Örnek:

1. Yolun başına bir nişanlık koy da kaybolmayalım.

1. Yolun başına bir nişanlık koy da kaybolmayalım.


nişanlılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Nişanlı olma durumu, yavukluluk

Örnek:

1. Dayımla yengem, bu ağzı süt kokan masum kızın birkaç saat içinde nişanlılığını haber alınca şaşırdılar.

1. Dayımla yengem, bu ağzı süt kokan masum kızın birkaç saat içinde nişanlılığını haber alınca şaşırdılar.


nişansız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Belirleyici bir işareti, alameti, nişanı olmayan

Örnek:

1. Ve bütün seferden bize yine ve yalnız bir Türk çocuğunun isimsiz, nişansız mezarından başka bir şey kalmadı.

1. Ve bütün seferden bize yine ve yalnız bir Türk çocuğunun isimsiz, nişansız mezarından başka bir şey kalmadı.


nisap
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yeter sayı


Lisan : Arapça niṣāb

Telaffuz : nisa:bı

nişasta

İlgili Kelimeler:

nişasta buğdayı, nişasta şekeri

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tahıl tanelerinden, mercimek, bezelye vb. bakla türleri veya patates gibi birtakım yumrulardan özel yöntemlerle çıkarılan una benzer bir madde

Örnek:

1. Buğday nişastası. Mısır nişastası. Patates nişastası. Pirinç nişastası.

1. Buğday nişastası. Mısır nişastası. Patates nişastası. Pirinç nişastası.


Lisan : Farsça nişāste

Telaffuz : nişa'sta

nişasta buğdayı
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Bir buğday çeşidi olan kaplıcayı andıran, ufak taneli, nişastası çok, dağlık yerlerde yetişen bir tür buğday