92406 kayıt bulundu.
nikâh memuru, nikâh şekeri, medeni nikâh, resmî nikâh, belediye nikâhı, imam nikâhı, muta nikâhı, yıldırım nikâhı
1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Bir erkekle bir kadının evlilik birliği kurmasını sağlayacak yasal işlem, evlilik akdi
1. On beş güne kadar nikâhınız oluyor diye işittim, pek sevindim.
1. On beş güne kadar nikâhınız oluyor diye işittim, pek sevindim.
2. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , Nikâh sırasında erkeğin kadına borçlandığı para
1. Kadın nikâhından vazgeçmiş.
1. Kadın nikâhından vazgeçmiş.
Lisan : Arapça nikāḥ
1. birbiriyle evlenmelerine yasal yönden veya örf bakımından engel bulunmamak
1. Ben kardeşinin yavuklusuyum, sana nikâh düşmez, cevabını alırdı.
1. Ben kardeşinin yavuklusuyum, sana nikâh düşmez, cevabını alırdı.
1. evlendirmek
1. Kadını gayet ihtiyar bir adama nikâh ederler ve bu mecburi izdivaç tabiatıyla gayet eflatuni kalır.
1. Kadını gayet ihtiyar bir adama nikâh ederler ve bu mecburi izdivaç tabiatıyla gayet eflatuni kalır.
Ön Takı : (birini birine)
1. nikâhlamak
1. Sana derim, güzel eltim, sen bu kızına tez vakitte nikâh koy!
1. Sana derim, güzel eltim, sen bu kızına tez vakitte nikâh koy!
1. isim , isim , isim , isim , Kanunlara uygun olarak nikâh işlemini yapan, nikâh kıyan görevli
1. Sevim'le Turgut'u nikâh memuru gibi yan yana karşıma oturttum.
1. Sevim'le Turgut'u nikâh memuru gibi yan yana karşıma oturttum.
1. isim , isim , isim , isim , Nikâh töreninde davetlilere dağıtılmak üzere özel olarak yaptırılan şeker
1. boşandığı kişiyle yeniden evlenmek
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , bir işe yeniden başlamak
1. -i , -i , -i , -i , Evlendirmek
1. Hazırlıkları tamamladım, iki şahit buldum, Melda'yı Büyükada'daki memurlukta nikâhladım.
1. Hazırlıkları tamamladım, iki şahit buldum, Melda'yı Büyükada'daki memurlukta nikâhladım.
2. Nikâh kıymak
1. -e , -e , nesnesiz , nesnesiz , -le , -le , -e , -e , nesnesiz , nesnesiz , -le , -le , Bir kimseye nikâhla bağlanmak
2. Bir erkekle bir kadının yasal olarak nikâh işlemleri yapılmak
imam nikâhlı
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Aralarında nikâh işlemi yapılan
1. Arkadaşlar da tanırlar. Çokları yenge diye çağırıyor. Nikâhlı karım sanıyorlar.
1. Arkadaşlar da tanırlar. Çokları yenge diye çağırıyor. Nikâhlı karım sanıyorlar.
2. zarf , zarf , zarf , zarf , Nikâhlı olarak
1. Yedi ay nikâhlı durduk, sekizinci ay düğün.
1. Yedi ay nikâhlı durduk, sekizinci ay düğün.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Aralarında nikâh olmadığı hâlde karı koca hayatı süren
1. Siz erkekler ekseriya nikâhlı kadınla nikâhsız kadınlarınız arasında bir fark gözetirsiniz.
1. Siz erkekler ekseriya nikâhlı kadınla nikâhsız kadınlarınız arasında bir fark gözetirsiniz.
2. zarf , zarf , zarf , zarf , Nikâhsız olarak
1. Ben de onlara karşı, komşulara karşı nikâhsız oturmaktan sıkılıyorum.
1. Ben de onlara karşı, komşulara karşı nikâhsız oturmaktan sıkılıyorum.
1. `nikâh evlenenleri sevgi bağıyla bağlar` anlamında kullanılan bir söz
1. Hepimiz her türlü şarta iyi kötü nasıl alıştıksa o da zaman içinde alışır, nikâhta keramet vardır.
1. Hepimiz her türlü şarta iyi kötü nasıl alıştıksa o da zaman içinde alışır, nikâhta keramet vardır.
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Yüz örtüsü, peçe
Lisan : Arapça niḳāb
Telaffuz : nika:bı
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Talihsizlik, felaket
1. Siyasi ikbal veya nikbet yellerine göre yön alan bir huy sahibi olduğunu bilirdim.
1. Siyasi ikbal veya nikbet yellerine göre yön alan bir huy sahibi olduğunu bilirdim.
2. Düşkünlük
Lisan : Arapça nekbet
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , İyimser
1. Zaten yaradılışı icabı çok nikbin bir gençti.
1. Zaten yaradılışı icabı çok nikbin bir gençti.
Lisan : Farsça nīkbīn