Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
müsait
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Uygun, elverişli

Örnek:

1. Asla hissîliğe, ılık ve yumuşak duygulara müsait değiliz.

1. Asla hissîliğe, ılık ve yumuşak duygulara müsait değiliz.

2. teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , tkz. Flört etmeye hazır olan, kolayca flört edebilen (kadın)


Lisan : Arapça musāʿid

Telaffuz : müsa:it

müsaitlik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Müsait olma durumu


musakka
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ufak parçalar biçiminde doğranmış sebzelerin, kuşbaşı et veya kıyma ve soğanla pişirilmesiyle yapılan bir yemek

Örnek:

1. Patlıcan musakkası. Kabak musakkası.

1. Patlıcan musakkası. Kabak musakkası.


Lisan : Arapça musaḳḳā

müsakkafat
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Üzeri damla örtülmüş olan yapılar


Lisan : Arapça musaḳḳafāt

Telaffuz : müsakkafa:tı

musalla

İlgili Kelimeler:

musalla taşı

Anlamı:

1. isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , Namazgâh

2. Camilerde cenaze namazı kılınan yer


Lisan : Arapça muṣallā

Telaffuz : musalla:

musalla taşı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Cenaze namazı kılınmak için üstüne tabut konulan masa biçiminde yüksekçe taş


musallat
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bir kimse veya şeyin üzerine bıktıracak kadar düşen (kimse)


Lisan : Arapça musallaṭ

musallat etmek
Anlamı:

1. birini, bir başkasının başına bela etmek

Örnek:

1. Oyundan alıntıladığı bir iki sahne, belleğimizin bize musallat ettiği iz düşümlerden oluşmadır.

1. Oyundan alıntıladığı bir iki sahne, belleğimizin bize musallat ettiği iz düşümlerden oluşmadır.


musallat olmak
Anlamı:

1. birini sürekli rahatsız etmek, birine sataşmak, peşini hiç bırakmamak

Örnek:

1. Akşamdan beri yüreğine musallat olan o sıkıntı gene yerini almaya başlamıştı.

1. Akşamdan beri yüreğine musallat olan o sıkıntı gene yerini almaya başlamıştı.


musalli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Beş vakit namazını sürekli olarak kılan


Lisan : Arapça muṣallī

Telaffuz : musalli:

müsamaha
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hoşgörü

Örnek:

1. Cezalar hiçbir müsamaha gösterilmeden derhâl tatbik ettirilirdi.

1. Cezalar hiçbir müsamaha gösterilmeden derhâl tatbik ettirilirdi.

2. Görmezlikten gelme, göz yumma


Lisan : Arapça musāmaḥa

Telaffuz : müsa:maha

müsamaha etmek
Anlamı:

1. hoşgörü ile davranmak


müsamahakâr
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Hoşgörülü


Lisan : Arapça musamaḥa + Farsça -kār

Telaffuz : müsa:mahakâr

müsamahakârlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hoşgörülülük


müsamahalı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Hoşgörülü, toleranslı

Örnek:

1. Bir bakıma hayat, ufak tefek tepkilere rağmen hiç olmazsa münakaşa kabul edecek derecede müsamahalı idi.

1. Bir bakıma hayat, ufak tefek tepkilere rağmen hiç olmazsa münakaşa kabul edecek derecede müsamahalı idi.


müsamahasız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Hoşgörüsü olmayan


müsamahasızca
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Müsamahasız bir biçimde


Telaffuz : müsamahası'zca

müsamahasızlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hoşgörüsüzlük


muşamba
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir tarafına kauçuk veya yağlı boya sürülerek su geçirmeyecek duruma getirilen kalın bez

Örnek:

1. Ameliyat masasının beyaz muşambası üzerine yatırdılar.

1. Ameliyat masasının beyaz muşambası üzerine yatırdılar.

2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu bezden yapılan

Örnek:

1. Arabacı, yaylının muşamba perdelerini bağladı.

1. Arabacı, yaylının muşamba perdelerini bağladı.

3. Su geçirmeyecek biçimde yapılmış yağmurluk

4. Linolyum


Lisan : Arapça muşammaʿ

muşamba gibi
Anlamı:

1. çok kirlenmiş (çamaşır, kumaş, örtü vb.)


muşambalaşma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Muşambalaşmak işi


muşambalaşmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Muşamba gibi olmak, muşamba durumunu almak, muşambaya dönmek


muşambalı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Muşambası olan


muşambasız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Muşambası olmayan


müsamere
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Okullarda öğrencilerin sunduğu, programında koşuk, oyun vb. gösterilerinin yer aldığı eğlence

Örnek:

1. Bu müsamere günündeki selamlama süresince bedenimde bir değişim olmuştu.

1. Bu müsamere günündeki selamlama süresince bedenimde bir değişim olmuştu.

2. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , Çoğunlukla akşam toplantısı, akşam eğlencesi


Lisan : Arapça musāmere

Telaffuz : müsa:mere