Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
muma döndürmek (veya çevirmek)
Anlamı:

1. birini her sözü dinler duruma getirmek, uslandırmak

Örnek:

1. Derbentçiler göz açtırmazlar adama, çocuk demez muma çevirirler iki günde.

1. Derbentçiler göz açtırmazlar adama, çocuk demez muma çevirirler iki günde.


mumaileyh
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Adı geçen, yukarıda anılan, sözü edilen kimse


Lisan : Arapça mūmā + ileyh

Telaffuz : mu:ma:ileyh

mümanaat
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Engel olma, karşı koyma


Lisan : Arapça mumānaʿat

Telaffuz : müma:naat

mümanaat etmek
Anlamı:

1. engel olmak, karşı koymak


mümarese
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Yatkınlık


Lisan : Arapça mumārese

Telaffuz : müma:rese

mümas
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Dokunan, temas eden

2. isim , isim , matematik , matematik , isim , isim , matematik , matematik , Teğet


Lisan : Arapça mumāss

Telaffuz : müma:s

mümasil
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Benzeyen, andıran

Örnek:

1. Adapazarı havalisinde de buna mümasil bir hadise vukua geldi.

1. Adapazarı havalisinde de buna mümasil bir hadise vukua geldi.


Lisan : Arapça mumās̱il

Telaffuz : müma:sil

mümbit
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Verimli

Örnek:

1. Mümbit topraklar.

1. Mümbit topraklar.


Lisan : Arapça munbit

mümbitlik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Verimlilik


mumcu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Mum yapan veya satan kimse

2. tarih , tarih , tarih , tarih , Yeniçeri Ocağında çavuşlardan sonra gelen, yeniçeri ağasına bağlı on iki subaydan her biri

3. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , Fitilli tüfek kullanan asker


mumculuk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Mumcunun yaptığı iş


mümessil
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Temsilci

Örnek:

1. O, yalnız devrinin değil, bütün asırlar boyunca Türk edebiyatının en kuvvetli mümessillerinden biri olmuştur.

1. O, yalnız devrinin değil, bütün asırlar boyunca Türk edebiyatının en kuvvetli mümessillerinden biri olmuştur.


Lisan : Arapça mumes̱s̱il

mümessillik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Temsilcilik


mümeyyiz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , İyiyi, kötüyü, doğru ve yanlışı ayıran, seçen

2. isim , isim , eğitim bilimi , eğitim bilimi , isim , isim , eğitim bilimi , eğitim bilimi , Ayırtman

Örnek:

1. Neşemden duramıyor, öbür mümeyyizlerle konuşuyor, gülüyordum.

1. Neşemden duramıyor, öbür mümeyyizlerle konuşuyor, gülüyordum.

3. isim , isim , isim , isim , Yazıları beyaz kâğıda temize çeken kimse

Örnek:

1. O, 'yazıla' işaretini koydu mu mümeyyiz temize çeker.

1. O, 'yazıla' işaretini koydu mu mümeyyiz temize çeker.


Lisan : Arapça mumeyyiz

mümeyyizlik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ayırtmanlık

2. Mümeyyizin görevi


mumhane
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Mum üretim yeri


Lisan : Farsça mūm + ḫāne

Telaffuz : mumha:ne

mümin
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İnanan, inançlı, imanlı, mutekit

2. isim , isim , isim , isim , Müslüman

Örnek:

1. Koca Mustafapaşa ücra ve fakir İstanbul / Ta Fetih'ten beri mümin, mütevekkil, yoksul

1. Koca Mustafapaşa ücra ve fakir İstanbul / Ta Fetih'ten beri mümin, mütevekkil, yoksul


Lisan : Arapça muʾmin

Telaffuz : mü:min

müminlik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Mümin olma durumu


mümkün

İlgili Kelimeler:

mümkün mertebe

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Olabilir

2. Muhtemel, olası

Örnek:

1. Batıya, bu zelil tavırla kabul ettirilmesi mümkün hiçbir şey olamazdı.

1. Batıya, bu zelil tavırla kabul ettirilmesi mümkün hiçbir şey olamazdı.


Lisan : Arapça mumkin

mümkün görünmek
Anlamı:

1. olabilmek

Örnek:

1. Alınan tedbirlere rağmen Türkiye'nin nüfus artışını, beklenilen bir şekilde durdurmak pek mümkün görünmüyor.

1. Alınan tedbirlere rağmen Türkiye'nin nüfus artışını, beklenilen bir şekilde durdurmak pek mümkün görünmüyor.


mümkün mertebe
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Olabildiğince, yapabildiği kadar

Örnek:

1. İçinin sıkıntısını ondan mümkün mertebe gizlemeye çalışarak, dereden tepeden konuşarak oyalandı.

1. İçinin sıkıntısını ondan mümkün mertebe gizlemeye çalışarak, dereden tepeden konuşarak oyalandı.


mümkün olmak
Anlamı:

1. imkân bulunmak

Örnek:

1. Bu iki ışık, varılması mümkün olmayan bir uzaklıkta duruyordu.

1. Bu iki ışık, varılması mümkün olmayan bir uzaklıkta duruyordu.


mümkünlük
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Olabilirlik


mumla aramak
Anlamı:

1. çok isteyerek ve özlemle aramak

Örnek:

1. Kısacası, böyle bir komşuyu mumla arasa bulamayacaktır.

1. Kısacası, böyle bir komşuyu mumla arasa bulamayacaktır.


mumla aratmak
Anlamı:

1. daha kötü olan yeni bir şey, bir durum, bir kimse, pek iyi olmayan eskisini aratmak


Ön Takı : (bir şey başka bir şeyi)