Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
muaşeret

İlgili Kelimeler:

muaşeret adabı, adabımuaşeret

Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Birbiriyle toplumsal ilişkiler içinde bulunma

Örnek:

1. Biz bu farkın muaşeretten üsluba, insan ve zevke kadar derinleştiğine inanıyoruz.

1. Biz bu farkın muaşeretten üsluba, insan ve zevke kadar derinleştiğine inanıyoruz.


Lisan : Arapça muʿāşeret

Telaffuz : mua:şeret

muaşeret adabı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Görgü kuralları, adabımuaşeret


muasır
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çağdaş

Örnek:

1. Hatta çok kere muasırlarından Namık Kemal ve Ziya Paşa bu hususta daha muvaffak olmuşlardır.

1. Hatta çok kere muasırlarından Namık Kemal ve Ziya Paşa bu hususta daha muvaffak olmuşlardır.


Lisan : Arapça muʿāṣir

Telaffuz : mua:sır

muasırlaşma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çağdaşlaşma


muasırlaşmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Çağdaşlaşmak


muasırlaştırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çağdaşlaştırma


muasırlaştırmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Çağdaşlaştırmak


muasırlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çağdaşlık


muattal
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , İşlemez, kullanılmaz duruma gelmiş

2. Boş, işsiz


Lisan : Arapça muʿaṭṭal

muattar
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Itırlı, güzel kokulu


Lisan : Arapça muʿaṭṭar

muavenet
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Yardım

Örnek:

1. Muavenetine ne kadar muhtacım, vicdan azabından nasıl perişanım, görmüyor musun?

1. Muavenetine ne kadar muhtacım, vicdan azabından nasıl perişanım, görmüyor musun?


Lisan : Arapça muʿāvenet

Telaffuz : mua:venet

muavenet etmek
Anlamı:

1. yardım etmek


muavin

İlgili Kelimeler:

müdür muavini, şoför muavini

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yardımcı

Örnek:

1. Kalkmak üzere olan otobüsün muavini seslendi.

1. Kalkmak üzere olan otobüsün muavini seslendi.

2. Bir görevlinin, bir yöneticinin işine yardım eden, yokluğunda yerini ve yetkilerini üzerine alan kimse


Lisan : Arapça muʿāvin

Telaffuz : mua:vin

muavinlik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Muavin olma durumu

2. Muavinin görevi


muayede
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Bayramlaşma, birbirinin bayramını kutlama


Lisan : Arapça muʿāyede

Telaffuz : mua:yede

muayene

İlgili Kelimeler:

muayenehane, fennî muayene, laboratuvar muayenesi, sağlık muayenesi

Anlamı:

1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Bir kimsenin hasta olup olmadığını veya hastalığın ne olduğunu araştırma, sağlık muayenesi

Örnek:

1. Doktor muayenesine gitmek için aldığı her randevunun ardından korkudan iştahı kesiliyordu.

1. Doktor muayenesine gitmek için aldığı her randevunun ardından korkudan iştahı kesiliyordu.

2. Gözden geçirme, araştırma, yoklama, kontrol

Örnek:

1. Gümrük muayenesi.

1. Gümrük muayenesi.


Lisan : Arapça muʿāyene

Telaffuz : mua:yene

muayene etmek
Anlamı:

1. bir kimsenin hasta olup olmadığını veya hastalığının nerede olduğunu araştırmak

Örnek:

1. Ben de hastaları muayene ettiğim küçük odada yatıp kalkacağım.

1. Ben de hastaları muayene ettiğim küçük odada yatıp kalkacağım.

2. araştırmak, incelemek

Örnek:

1. Küçük yokuşu muayene ettim, kimseler yok.

1. Küçük yokuşu muayene ettim, kimseler yok.


muayene olmak
Anlamı:

1. hekimce bakılmak


muayeneci
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Araştıran, yoklayan kimse

Örnek:

1. Eskiden İstanbul gümrüğünde muayeneciymiş.

1. Eskiden İstanbul gümrüğünde muayeneciymiş.


muayenehane
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hekimlerin hastalarını muayene ettikleri yer


Lisan : Arapça muʿāyene + Farsça ḫāne

Telaffuz : mua:yeneha:ne

muayyen
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Belirli

Örnek:

1. Fakat bu hususta daha muayyen bir tarzda konuşmak icap eder.

1. Fakat bu hususta daha muayyen bir tarzda konuşmak icap eder.

2. Belirlenmiş

Örnek:

1. Basit beden terbiyesi hareketleri dahi muayyen kaidelere uymayı, çalışmayı, terlemeyi icap ettirir.

1. Basit beden terbiyesi hareketleri dahi muayyen kaidelere uymayı, çalışmayı, terlemeyi icap ettirir.

3. Bilinen

Örnek:

1. Para muayyen ellerde birikiyor.

1. Para muayyen ellerde birikiyor.


Lisan : Arapça muʿayyen

muayyeniyet
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Belli olma durumu, bellilik

Örnek:

1. Bütün dikkat ve tecessüsümle etrafımda bir an evvel muayyeniyet yaratmaya çalışıyordum.

1. Bütün dikkat ve tecessüsümle etrafımda bir an evvel muayyeniyet yaratmaya çalışıyordum.


Lisan : Arapça muʿayyeniyyet

muayyenlik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Muayyen olma durumu

2. Belirlilik


muazzam
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çok büyük, çok iri, koskoca, koskocaman

Örnek:

1. Muazzam, biraz da esrarlı, karanlık, eski bir konaktaydı.

1. Muazzam, biraz da esrarlı, karanlık, eski bir konaktaydı.

2. Alışılmışın sınırlarını aşan

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Güçlü, önemli

Örnek:

1. Fakat muazzam hakikatlere karşı göz yumanlardan değilim.

1. Fakat muazzam hakikatlere karşı göz yumanlardan değilim.


Lisan : Arapça muʿaẓẓam

muazzamlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Muazzam olma durumu