92406 kayıt bulundu.
muaşeret adabı, adabımuaşeret
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Birbiriyle toplumsal ilişkiler içinde bulunma
1. Biz bu farkın muaşeretten üsluba, insan ve zevke kadar derinleştiğine inanıyoruz.
1. Biz bu farkın muaşeretten üsluba, insan ve zevke kadar derinleştiğine inanıyoruz.
Lisan : Arapça muʿāşeret
Telaffuz : mua:şeret
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çağdaş
1. Hatta çok kere muasırlarından Namık Kemal ve Ziya Paşa bu hususta daha muvaffak olmuşlardır.
1. Hatta çok kere muasırlarından Namık Kemal ve Ziya Paşa bu hususta daha muvaffak olmuşlardır.
Lisan : Arapça muʿāṣir
Telaffuz : mua:sır
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , İşlemez, kullanılmaz duruma gelmiş
2. Boş, işsiz
Lisan : Arapça muʿaṭṭal
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Itırlı, güzel kokulu
Lisan : Arapça muʿaṭṭar
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Yardım
1. Muavenetine ne kadar muhtacım, vicdan azabından nasıl perişanım, görmüyor musun?
1. Muavenetine ne kadar muhtacım, vicdan azabından nasıl perişanım, görmüyor musun?
Lisan : Arapça muʿāvenet
Telaffuz : mua:venet
müdür muavini, şoför muavini
1. isim , isim , isim , isim , Yardımcı
1. Kalkmak üzere olan otobüsün muavini seslendi.
1. Kalkmak üzere olan otobüsün muavini seslendi.
2. Bir görevlinin, bir yöneticinin işine yardım eden, yokluğunda yerini ve yetkilerini üzerine alan kimse
Lisan : Arapça muʿāvin
Telaffuz : mua:vin
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Bayramlaşma, birbirinin bayramını kutlama
Lisan : Arapça muʿāyede
Telaffuz : mua:yede
muayenehane, fennî muayene, laboratuvar muayenesi, sağlık muayenesi
1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Bir kimsenin hasta olup olmadığını veya hastalığın ne olduğunu araştırma, sağlık muayenesi
1. Doktor muayenesine gitmek için aldığı her randevunun ardından korkudan iştahı kesiliyordu.
1. Doktor muayenesine gitmek için aldığı her randevunun ardından korkudan iştahı kesiliyordu.
2. Gözden geçirme, araştırma, yoklama, kontrol
1. Gümrük muayenesi.
1. Gümrük muayenesi.
Lisan : Arapça muʿāyene
Telaffuz : mua:yene
1. bir kimsenin hasta olup olmadığını veya hastalığının nerede olduğunu araştırmak
1. Ben de hastaları muayene ettiğim küçük odada yatıp kalkacağım.
1. Ben de hastaları muayene ettiğim küçük odada yatıp kalkacağım.
2. araştırmak, incelemek
1. Küçük yokuşu muayene ettim, kimseler yok.
1. Küçük yokuşu muayene ettim, kimseler yok.
1. isim , isim , isim , isim , Araştıran, yoklayan kimse
1. Eskiden İstanbul gümrüğünde muayeneciymiş.
1. Eskiden İstanbul gümrüğünde muayeneciymiş.
1. isim , isim , isim , isim , Hekimlerin hastalarını muayene ettikleri yer
Lisan : Arapça muʿāyene + Farsça ḫāne
Telaffuz : mua:yeneha:ne
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Belirli
1. Fakat bu hususta daha muayyen bir tarzda konuşmak icap eder.
1. Fakat bu hususta daha muayyen bir tarzda konuşmak icap eder.
2. Belirlenmiş
1. Basit beden terbiyesi hareketleri dahi muayyen kaidelere uymayı, çalışmayı, terlemeyi icap ettirir.
1. Basit beden terbiyesi hareketleri dahi muayyen kaidelere uymayı, çalışmayı, terlemeyi icap ettirir.
3. Bilinen
1. Para muayyen ellerde birikiyor.
1. Para muayyen ellerde birikiyor.
Lisan : Arapça muʿayyen
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Belli olma durumu, bellilik
1. Bütün dikkat ve tecessüsümle etrafımda bir an evvel muayyeniyet yaratmaya çalışıyordum.
1. Bütün dikkat ve tecessüsümle etrafımda bir an evvel muayyeniyet yaratmaya çalışıyordum.
Lisan : Arapça muʿayyeniyyet
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çok büyük, çok iri, koskoca, koskocaman
1. Muazzam, biraz da esrarlı, karanlık, eski bir konaktaydı.
1. Muazzam, biraz da esrarlı, karanlık, eski bir konaktaydı.
2. Alışılmışın sınırlarını aşan
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Güçlü, önemli
1. Fakat muazzam hakikatlere karşı göz yumanlardan değilim.
1. Fakat muazzam hakikatlere karşı göz yumanlardan değilim.
Lisan : Arapça muʿaẓẓam