Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
meşe odunu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Meşe ağacından elde edilen dayanıklı odun

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Anlayışsız, görgüsüz ve kaba saba kimse


meşe palamudu
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Meşe türü bir cins palamut


meşecik
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Kurtluca


mesel

İlgili Kelimeler:

darbımesel, iradımesel

Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Örnek alınacak söz

Örnek:

1. Büyükannemin sık sık kullandığı bir mesel belleğimde beliriyor.

1. Büyükannemin sık sık kullandığı bir mesel belleğimde beliriyor.

2. Atasözü

3. Eğitici hikâye veya masal


Lisan : Arapça mes̱el

mesel olmak
Anlamı:

1. söz, cümle, dize vb. atasözü durumuna gelmek


mesela
Anlamı:

1. edat , edat , edat , edat , Söz gelişi

Örnek:

1. Mesela hep aynı saatlerde telefon çalardı.

1. Mesela hep aynı saatlerde telefon çalardı.


Lisan : Arapça mes̱elā

Telaffuz : me'sela:, l ince okunur

mesele

İlgili Kelimeler:

boğaz meselesi, gönül meselesi, ölüm kalım meselesi

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sorun

Örnek:

1. Gazeteler vakit vakit bir meseleyi öne sürerler.

1. Gazeteler vakit vakit bir meseleyi öne sürerler.

2. Güç iş

Örnek:

1. Bunların Fransızcasını sökmek bir mesele, manalarını sökmek ikinci bir meseledir.

1. Bunların Fransızcasını sökmek bir mesele, manalarını sökmek ikinci bir meseledir.

3. eskimiş , eskimiş , matematik , matematik , eskimiş , eskimiş , matematik , matematik , Problem


Lisan : Arapça mesʾele

mesele çıkarmak
Anlamı:

1. sorun çıkarmak


mesele etmek
Anlamı:

1. dert etmek


mesele olmak
Anlamı:

1. dert olmak


mesele yapmak
Anlamı:

1. önemsiz bir şeyi önemli bir sorun durumuna getirmek

Örnek:

1. Orada kimseyi kıskanmamışken bu sonuncu kumasını büyük mesele yaptı.

1. Orada kimseyi kıskanmamışken bu sonuncu kumasını büyük mesele yaptı.


mesele yok!
Anlamı:

1. `herhangi bir sıkıntı, güçlük yok!` anlamında kullanılan bir söz


meseleli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sorunlu


meselesiz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sorunsuz

Örnek:

1. Daha meselesiz, daha cahil, daha boş, daha yakışıklıydılar.

1. Daha meselesiz, daha cahil, daha boş, daha yakışıklıydılar.


meselesizlik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sorunsuzluk


meşelik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Meşe korusu veya meşe ormanı


mesen
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sanat ve bilim adamlarını koruyan kimse

Örnek:

1. Anacığı Sait Faik'in tek meseni, en anlayışlı dostu, sır yoldaşı oldu dünyada.

1. Anacığı Sait Faik'in tek meseni, en anlayışlı dostu, sır yoldaşı oldu dünyada.


Lisan : Fransızca mécène

meserret
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Sevinç


Lisan : Arapça meserret

meşgale
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Uğraşı

Örnek:

1. Bu yeşillik köşesini kurutmamak bizim için de bir meşgale teşkil etmişti.

1. Bu yeşillik köşesini kurutmamak bizim için de bir meşgale teşkil etmişti.


Lisan : Arapça meşġale

meşgul
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bir işle uğraşan, iş görmekte olan

Örnek:

1. Belediye doktoru, kışın kimya tecrübeleri ile meşguldü.

1. Belediye doktoru, kışın kimya tecrübeleri ile meşguldü.

2. Çalışır, kullanılır durumda olan

Örnek:

1. Telefon meşgul.

1. Telefon meşgul.


Lisan : Arapça meşġūl

Telaffuz : l ince okunur

meşgul etmek
Anlamı:

1. vaktini almak

2. uğraştırmak

3. oyalamak(I)


meşgul olmak
Anlamı:

1. vaktini vermek, uğraşmak, oyalanmak

Örnek:

1. Kâtip daha fazla meşgul olmaya lüzum görmeden genç kızı yalnız bırakıp gitti.

1. Kâtip daha fazla meşgul olmaya lüzum görmeden genç kızı yalnız bırakıp gitti.


meşguliyet
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Meşgul olma, uğraşma durumu

Örnek:

1. Çile çeken derviş, dergâhta kendisine gösterilen vazife dışında her istediğini okumakta ve bazı meşguliyetlerde bulunmakta serbestti.

1. Çile çeken derviş, dergâhta kendisine gösterilen vazife dışında her istediğini okumakta ve bazı meşguliyetlerde bulunmakta serbestti.

2. Uğraş


Lisan : Arapça meşġūliyyet

Telaffuz : meşgu:liyet

meşgullük
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Meşgul olma durumu


mesh
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Bir şeyi elle sıvazlama

2. din bilgisi , din bilgisi , din bilgisi , din bilgisi , Abdest alırken ıslak eli başa ve meste sürme


Lisan : Arapça mesḥ