92406 kayıt bulundu.
1. arkada kalanlarla ilgilenmeden bir yerden hızlıca ayrılmak
1. O kadar korktular, o kadar pıstılar ki arkalarına bile bakmadan kaçmaya başladılar.
1. O kadar korktular, o kadar pıstılar ki arkalarına bile bakmadan kaçmaya başladılar.
1. sırtına yüklemek, taşımak
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , desteğini sağlamak
1. bir işi sona erdirmek için sıkı çalışmak
2. birini gözden ayırmayarak arkasından gitmek
1. İstanbul'da ne kadar şair, hikâyeci varsa hepsinin arkasına düşüyor, hepsiyle tanışıyordu.
1. İstanbul'da ne kadar şair, hikâyeci varsa hepsinin arkasına düşüyor, hepsiyle tanışıyordu.
1. bir işi yaptırmak için ilgili veya yetkili bir kimsenin uğradığı yerlere giderek görüşme fırsatı aramak
1. iş yaptırmak için birinin arzusunu kollamak, görüşme fırsatı aramak
2. birine çok ilgi duymak
1. birinin bir yerden ayrılmasına veya bir işte başarısızlığa uğramasına çok sevinmek
1. dönmek
1. Ateşe arkasını verdi.
1. Ateşe arkasını verdi.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Arkası olmayan
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Adamsız
1. isim , isim , isim , isim , Arkasız olma durumu
1. Osmanlı artık çaresizliği, yapayalnızlığı, arkasızlığı öle dirile yaşıyordu.
1. Osmanlı artık çaresizliği, yapayalnızlığı, arkasızlığı öle dirile yaşıyordu.
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Arkası yere gelecek bir biçimde
Telaffuz : arka'üstü
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , XV. yüzyılda Fransa'da kullanılmaya başlanan, taşınabilir ateşli silah
1. Fakat bu insanların çoğu, metrislerden açılan bir arkebüz yaylımıyla oracıkta yığılıverdiler.
1. Fakat bu insanların çoğu, metrislerden açılan bir arkebüz yaylımıyla oracıkta yığılıverdiler.
Lisan : Fransızca arquebuse