92406 kayıt bulundu.
1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Vermek, ihsan etmek, bağışlamak
1. Okuduğumuz şiiri bana lütfeder misiniz?
1. Okuduğumuz şiiri bana lütfeder misiniz?
2. -i , -i , -i , -i , Söylemek, bildirmek
1. Adınızı lütfeder misiniz?
1. Adınızı lütfeder misiniz?
3. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , İzin vermek, müsaade etmek
4. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Yüksek veya saygın bir kimse alçak gönüllülük göstermek
1. Lütfedip gelseniz.
1. Lütfedip gelseniz.
Lisan : Arapça luṭf + Türkçe etmek
Telaffuz : lü'tfetmek
1. -i , -i , eskimiş , eskimiş , -i , -i , eskimiş , eskimiş , Lütfetmek
Lisan : Arapça luṭf + Türkçe eylemek
Telaffuz : lü'tfeylemek
1. isim , isim , kaba konuşmada , kaba konuşmada , isim , isim , kaba konuşmada , kaba konuşmada , Oğlancı
Lisan : Arapça lūṭī
Telaffuz : lu:ti:, l ince okunur
1. isim , isim , isim , isim , Çalgı onaran veya yapıp satan kimse
Lisan : Fransızca luthier
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Su samuru
2. Su samurundan elde edilen post
3. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu posttan yapılan
1. İyi ama kışın arkanda lutr manto vardı.
1. İyi ama kışın arkanda lutr manto vardı.
Lisan : Fransızca loutre
Telaffuz : l ince okunur
lütfetmek, lütfeylemek
1. isim , isim , isim , isim , Önem verilen, sayılan birinden gelen iyilik ve yardım, ihsan, inayet, atıfet
1. Allah'ın lütuflarına karşı minnet ve şükran duygularıyla dolmuştu.
1. Allah'ın lütuflarına karşı minnet ve şükran duygularıyla dolmuştu.
Lisan : Arapça luṭf
1. yardım istemek
1. Merhametin biricik kaynağı olan senden lütuf diliyorum.
1. Merhametin biricik kaynağı olan senden lütuf diliyorum.
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , İyiliksever, kibar kimse
1. ''Bihruz Bey, kendisine biraz kırgın sandığı profesörün bu lütufkâr iltifarını görünce sevincinden ne yapacağını şaşırdı.''
1. ''Bihruz Bey, kendisine biraz kırgın sandığı profesörün bu lütufkâr iltifarını görünce sevincinden ne yapacağını şaşırdı.''
Lisan : Arapça luṭf + Farsça -kâr
1. zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , İyilikle davranarak
Lisan : Arapça luṭf + Farsça -kār-āne
Telaffuz : lütufkâ:ra:ne
1. isim , isim , isim , isim , Lütufkâr olma durumu
1. Size geldiği zaman lütufkârlığınızda devam edebilirsiniz.
1. Size geldiği zaman lütufkârlığınızda devam edebilirsiniz.
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Yapışkanlık, yapışkan olma durumu
2. Yapışıp uzayan şeyin durumu
Lisan : Arapça luzūcet
Telaffuz : lüzu:cet
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Yapışkan
Lisan : Arapça luzūcī
Telaffuz : lüzu:ci:
1. isim , isim , isim , isim , Gerek, gereklik, gereklilik, icap
1. Söz konusu mezarlıklarda ölüleri olanların endişelenmesine lüzum yoktu.
1. Söz konusu mezarlıklarda ölüleri olanların endişelenmesine lüzum yoktu.
Lisan : Arapça luzūm
Telaffuz : lüzu:mu
1. gerekli bulmamak, gerekli görmemek
1. Bütün bunlardan bahsetmeye lüzum görmedim.
1. Bütün bunlardan bahsetmeye lüzum görmedim.
lüzumlu lüzumsuz
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Gerek, gerekli, lazım
1. Sanat eserinin mimarı şüphesiz ki eseri için lüzumlu malzemenin en iyisini kullanmayı bilen kimsedir.
1. Sanat eserinin mimarı şüphesiz ki eseri için lüzumlu malzemenin en iyisini kullanmayı bilen kimsedir.
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Yerli yersiz, gerekli gereksiz
1. Bu toy müdürü küçümsediğini her hâliyle belli ediyor, bir mesele hakkında izahat verirken, lüzumlu lüzumsuz bilgiçlik taslıyordu.
1. Bu toy müdürü küçümsediğini her hâliyle belli ediyor, bir mesele hakkında izahat verirken, lüzumlu lüzumsuz bilgiçlik taslıyordu.
lüzumsuz adam, lüzumsuz yere, lüzumlu lüzumsuz
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Gereksiz
1. Birtakım resmî sıfatlı insanlar onun vücudunu lüzumsuz ilan ettiler.
1. Birtakım resmî sıfatlı insanlar onun vücudunu lüzumsuz ilan ettiler.
1. isim , isim , isim , isim , Bir iş için gereken nitelikleri taşımadığı hâlde orada görevli olarak bulunan veya avare, boş ve ilgisiz kimse
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Gereksiz yere
1. Lüzumsuz yere kendimi yeni tehlikelere atmasam, zahmetlere katlanmasam mı?
1. Lüzumsuz yere kendimi yeni tehlikelere atmasam, zahmetlere katlanmasam mı?
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Gereksiz olarak
1. Yürek çarpıntıları içinde bulunduğumu biliyorum ama duymuyorum, kendimi hatta lüzumsuzca uyuşmuş sanmaktayım.
1. Yürek çarpıntıları içinde bulunduğumu biliyorum ama duymuyorum, kendimi hatta lüzumsuzca uyuşmuş sanmaktayım.
Telaffuz : lüzumsu'zca