Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
lüferci
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Lüfer avlayan veya lüfer yemesini seven kimse


lüfercilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Lüfercinin yaptığı iş


lüfergiller
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Sıcak ve ılık denizlerde yaşayan kemikli balıklar familyası (Pomatomidae)


lügat
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Kelime

2. Sözlük

Örnek:

1. Bu arada bizim diyalekt dediğimiz mahallî sözleri umumi lügate aktarmak da kabildir.

1. Bu arada bizim diyalekt dediğimiz mahallî sözleri umumi lügate aktarmak da kabildir.


Lisan : Arapça luġat

lügat paralamak
Anlamı:

1. konuşma dilinde geçmeyen yabancı kelimeler kullanmak, ağdalı konuşmak

Örnek:

1. Deli eniştemiz dil dökerek ve lügat paralayarak âlim görünmek isterdi.

1. Deli eniştemiz dil dökerek ve lügat paralayarak âlim görünmek isterdi.


lügatçe
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Küçük sözlük

2. Herhangi bir eserin sonunda yer alan ek sözlük


Lisan : Arapça luġat + Farsça -çe

lügatçi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sözlükçü


lügatçilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sözlükçülük


lügol
Anlamı:

1. isim , isim , kimya , kimya , isim , isim , kimya , kimya , Yüz birim suya bir birim iyodo-iyodür katılarak oluşturulan güçlü bir çözelti


Lisan : Fransızca lugol

lük

İlgili Kelimeler:

lük boyası

Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Boyacılıkta kullanılan Hint zamkı


Lisan : Farsça luk

lük boyası
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Kırmızı boya


lüknet
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Dilde pelteklik, tutukluk durumu


Lisan : Arapça luknet

lüks

İlgili Kelimeler:

lüks lambası, lüksmetre

Anlamı:

1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Aydınlatma ölçü birimi

2. Hava basınçlı bir tür petrol lambası, lüks lambası

Örnek:

1. Lüksün kuvvetli ışığı altında saçları ve yüzü bembeyaz, gözleri kamaşmış.

1. Lüksün kuvvetli ışığı altında saçları ve yüzü bembeyaz, gözleri kamaşmış.


Lisan : Fransızca lux

lüks

İlgili Kelimeler:

lüks baskı, lüks hayat, lüks koltuk, lüks mevki, lüks tarife

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Giyimde, eşyada, harcamada aşırı gitme, gösteriş, şatafat

Örnek:

1. Lüksleri, rahatları, eğlenceleri yerindedir.

1. Lüksleri, rahatları, eğlenceleri yerindedir.

2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Gösterişli, şatafatlı olan

Örnek:

1. Bu lüks lokantada öğle yemeği yiyor.

1. Bu lüks lokantada öğle yemeği yiyor.

3. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Gereksinim dışı olan

Örnek:

1. Bildiğim kadarıyla o, lüks tüketime girecek harcamalara karşı idi.

1. Bildiğim kadarıyla o, lüks tüketime girecek harcamalara karşı idi.

4. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Aşırı, fazla olan


Lisan : Fransızca luxe

lüks baskı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kitapların iyi cins kâğıt ve özel ciltli kapaklara basılan biçimi


lüks hayat
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Fazla masraf gerektiren şaşaalı, gösterişli ve göz kamaştırıcı yaşama biçimi


lüks koltuk
Anlamı:

1. isim , isim , sinema , sinema , tiyatro , tiyatro , isim , isim , sinema , sinema , tiyatro , tiyatro , Salonun arka ve yan taraflarında özel bölmelerde yer alan ve ücreti farklı olan koltuk


lüks lambası
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Lüks (II)


lüks mevki
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Birinci mevki

Örnek:

1. Kim demiş onu, diye arsız arsız sırıtmış ve lüks mevkiye doğru yürümüş.

1. Kim demiş onu, diye arsız arsız sırıtmış ve lüks mevkiye doğru yürümüş.


lüks tarife
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İyi hizmet verilen yerlerde uygulanan, normal fiyattan yüksek olan ücret


lükslük
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Lüks olma durumu


lüksmetre
Anlamı:

1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Aydınlıkölçer


Lisan : Fransızca luxmètre

Telaffuz : lüksme'tre

lüle

İlgili Kelimeler:

lüle lüle, lüle taşı

Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Bükülmüş, dürülmüş şey

Örnek:

1. Bir lüle kaymak.

1. Bir lüle kaymak.

2. Tütün çubuğu, pipo, nargile vb.nin ucuna takılan, tütün konulan yuva

Örnek:

1. Duman ocak gibi çıkmakta çünkü her lüleden.

1. Duman ocak gibi çıkmakta çünkü her lüleden.

3. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Su akan musluksuz boru

Örnek:

1. Lüleden akan su bollaşmıştı.

1. Lüleden akan su bollaşmıştı.


Lisan : Farsça lūle

lüle lüle
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kıvrımları olan, kıvrım kıvrım


lüle taşı
Anlamı:

1. isim , isim , mineraloji , mineraloji , isim , isim , mineraloji , mineraloji , Doğal magnezyum silikat, Eskişehir taşı, aktaş, denizköpüğü, patal, magnezit