92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , isim , isim , Bir kuruluş veya iş yerindeki çalışanlara parasız veya az bir kira karşılığında verilen konut
Lisan : Fransızca logement
Telaffuz : l ince okunur
1. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Gemileri, farklı iki su düzeyinin birinden öbürüne aşırmak için yapılmış ara havuz
Lisan : İngilizce lock
Telaffuz : l ince okunur
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Kireç, zeytinyağı, pamuk ve yumurta akının karıştırılması yoluyla, kırık çanak çömlekleri, künkleri birleştirmekte kullanılan macun
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Yedi yaşından büyük erkek boz deve
1. isim , isim , isim , isim , Müzikli eğlencelerin yapıldığı yer
1. Onlarla beraber Beyoğlu lokanta ve gece lokallerine büsbütün başka bir üslup geldi.
1. Onlarla beraber Beyoğlu lokanta ve gece lokallerine büsbütün başka bir üslup geldi.
2. Dernekevi
1. Siyasal kuruluşların lokallerini yakıp yıkmaya kalkacaklardır.
1. Siyasal kuruluşların lokallerini yakıp yıkmaya kalkacaklardır.
3. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yöresel
4. sıfat , sıfat , tıp , tıp , sıfat , sıfat , tıp , tıp , Yerel
1. Lokal anestezi.
1. Lokal anestezi.
Lisan : Fransızca local
Telaffuz : l ince okunur
1. isim , isim , isim , isim , Kuruluş yeri seçimi
Lisan : Fransızca localisation
Telaffuz : l ince okunur
1. isim , isim , isim , isim , `Yerini ve niteliğini belirlemek, sınırlamak` anlamındaki lokalize etmek, `yeri ve niteliği belirlenmek, sınırlanmak` anlamındaki lokalize olmak birleşik fiillerinde geçen bir söz
Lisan : Fransızca localisé
Telaffuz : l ince okunur
1. isim , isim , isim , isim , Yemek pişirilip satılan yer, aşevi, restoran
1. Galata lokantalarının yemekleri üzerine tetkikler yapmaya başlamış.
1. Galata lokantalarının yemekleri üzerine tetkikler yapmaya başlamış.
2. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Aşçı
Lisan : İtalyanca locanda
Telaffuz : loka'nta, l ince okunur
1. isim , isim , isim , isim , Lokanta işleten kimse
1. Lokantacı, parmağını ağzına götürdü.
1. Lokantacı, parmağını ağzına götürdü.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Lokantası olan
1. Yemekten sonra lokantalı vagondan birer de kahve getirttiler.
1. Yemekten sonra lokantalı vagondan birer de kahve getirttiler.
1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Bulunma durumu
Lisan : Fransızca locatif
Telaffuz : l ince okunur
1. isim , isim , isim , isim , İş bıraktırımı
Lisan : Fransızca lock out
Telaffuz : l ince okunur
1. -i , -i , halk ağzında , halk ağzında , -i , -i , halk ağzında , halk ağzında , Lökle yapıştırmak
lokma anahtar, lokma başlığı, lokma göz, lokma tatlısı, bir lokma, haram lokma, et lokması, kibar lokması, saray lokması
1. isim , isim , isim , isim , Ağza bir defada alınıp götürülen yiyecek parçası, sokum
1. Öbür yemeklerden bile ağzına bir lokma koyamadı.
1. Öbür yemeklerden bile ağzına bir lokma koyamadı.
2. Lokma tatlısı
3. teknik , teknik , teknik , teknik , Türlü kalınlıktaki cıvataları, boşluğuna geçirip sökmeye veya sıkıştırmaya yarayan metalden alet
4. Yemek
1. Bu akşam lokmayı beraber yeriz, tanışmış olursunuz.
1. Bu akşam lokmayı beraber yeriz, tanışmış olursunuz.
5. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Genellikle haksız olarak ele geçirilen mal veya para
1. Bu lokma sizin için çok büyüktür, boğazınızdan geçmez; yutamayacaksınız ve boğulacaksınız.
1. Bu lokma sizin için çok büyüktür, boğazınızdan geçmez; yutamayacaksınız ve boğulacaksınız.
Lisan : Arapça luḳme
Telaffuz : lôkma
1. üzüntü veya iştahsızlık sebebiyle lokmasını yutamamak
1. Ağzımızda lokmalar büyürdü, muşambanın buz gibi teması âdeta ellerimizi yakardı.
1. Ağzımızda lokmalar büyürdü, muşambanın buz gibi teması âdeta ellerimizi yakardı.
1. isim , isim , teknik , teknik , isim , isim , teknik , teknik , Altı veya sekiz köşeli, vidaları sökmeye yarayan alet
1. isim , isim , teknik , teknik , isim , isim , teknik , teknik , Lokmaların takıldığı parça
1. lokma tatlısı yapmak
1. Sonra arkasından lokma filan dökmek değil a, bir Yasin, bir Fatihacık bile okuyan bulunmaz.
1. Sonra arkasından lokma filan dökmek değil a, bir Yasin, bir Fatihacık bile okuyan bulunmaz.
2. konuk için yemek hazırlamak
1. yemek yemek
1. Ben de uskumru aldım. Kendim kızartacağım. Ne olur kalın, beraber lokma edelim.
1. Ben de uskumru aldım. Kendim kızartacağım. Ne olur kalın, beraber lokma edelim.