Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
liva

İlgili Kelimeler:

mirliva, açıklar livası

Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Sancak

Örnek:

1. Eski İzmir vilayetiyle livalarında beklenmedik zorluklarla karşılaşmıştır.

1. Eski İzmir vilayetiyle livalarında beklenmedik zorluklarla karşılaşmıştır.

2. askerlik , askerlik , askerlik , askerlik , Tugay

Örnek:

1. Süvari livalarında uzun hizmeti geçmiş olan Fahrettin Bey...

1. Süvari livalarında uzun hizmeti geçmiş olan Fahrettin Bey...

3. askerlik , askerlik , askerlik , askerlik , Tuğgeneral


Lisan : Arapça livā

livar
Anlamı:

1. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Avlanan balıkları canlı olarak saklamak için ağzı içine doğru konik örülmüş sepet

Örnek:

1. Keçi kellesinin ince derisini parça parça kesip de ağlara takmak için hazır edip livarına tıktığı zaman ...

1. Keçi kellesinin ince derisini parça parça kesip de ağlara takmak için hazır edip livarına tıktığı zaman ...

2. İçinde diri balık saklanan, denizden ayrılmış havuz


Lisan : Rumca

livarlı

İlgili Kelimeler:

livarlı tekne

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Livarı olan


livarlı tekne
Anlamı:

1. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Avlanan balıkları canlı saklamak için denizde bağlantılı bölümleri olan gemi


livata
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Oğlancılık


Lisan : Arapça livāta

Telaffuz : liva:ta

liyakat

İlgili Kelimeler:

liyakat sahibi

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir kimsenin, kendisine iş verilmeye uygunluk, yaraşırlık durumu, değim

Örnek:

1. Liyakat ve namusa dayanan zenginliğe düşman değilim.

1. Liyakat ve namusa dayanan zenginliğe düşman değilim.

2. Kifayet

Örnek:

1. Her birimiz kendi liyakatimize göre, üzerimize bir vazife almalıyız.

1. Her birimiz kendi liyakatimize göre, üzerimize bir vazife almalıyız.


Lisan : Arapça liyāḳat

Telaffuz : liya:kat

liyakat göstermek
Anlamı:

1. başarmak


liyakat sahibi
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Başarılı, erdemli, yetenekli (kimse)


liyakatli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Liyakati olan, başarılı, yetenekli, değimli

Örnek:

1. Ciddi bir gazetede liyakatli, genç bir muharririn şu sözleri beni hâlâ düşündürüyor.

1. Ciddi bir gazetede liyakatli, genç bir muharririn şu sözleri beni hâlâ düşündürüyor.


liyakatlilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Liyakatli olma durumu


liyakatsiz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Liyakati olmayan, başarısız ve yeteneksiz olan, değimsiz

Örnek:

1. Hele hükümdar liyakatsizse böyle bir murakabeye mutlak ihtiyaç vardır.

1. Hele hükümdar liyakatsizse böyle bir murakabeye mutlak ihtiyaç vardır.


liyakatsizce
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Liyakatsiz bir biçimde


Telaffuz : liyakatsi'zce

liyakatsizlik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Liyakatsiz olma durumu, değimsizlik

Örnek:

1. Liyakatsizlik ve sadakatsizliğimden ötürü kapı dışarı mı edildim?

1. Liyakatsizlik ve sadakatsizliğimden ötürü kapı dışarı mı edildim?


liyan
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Yabani ormanlarda yetişen parazit sarmaşığı

Örnek:

1. Önünüz liyanlarla sımsıkı örülmüştür.

1. Önünüz liyanlarla sımsıkı örülmüştür.


Lisan : Arapça liyān

lizol
Anlamı:

1. isim , isim , kimya , kimya , isim , isim , kimya , kimya , Krezol

Örnek:

1. Koridor kızarmış ekmek, lizol ve eter kokuyordu.

1. Koridor kızarmış ekmek, lizol ve eter kokuyordu.


Lisan : Fransızca Iysol

lizöz
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yatakta kadınların giydiği bir tür yün hırka


Lisan : Fransızca liseuse

loader
Anlamı:

1. isim , isim , bilişim , bilişim , isim , isim , bilişim , bilişim , 343 yükler


Lisan : İngilizce loader

lobelya
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Salkım durumunda mavi çiçekleri bulunan bir veya çok yıllık Kuzey Amerika bitkisi (Lobelia)


Lisan : Latince

Telaffuz : lobe'lya, l ince okunur

lobi
Anlamı:

1. isim , isim , mimarlık , mimarlık , isim , isim , mimarlık , mimarlık , Bir yapının kapısından içeri girildiğinde görülen ilk boşluk, dalan

2. mimarlık , mimarlık , mimarlık , mimarlık , Otel, tiyatro vb. yerlerde girişe yakın geniş yer

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bazı ortak çıkarları olan grupların temsilcilerinden oluşan topluluk


Lisan : Fransızca lobby

Telaffuz : l ince okunur

lobici
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çıkarları ortak olan grupların temsilcisi, dalancı


lobicilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Lobici olma durumu, dalancılık


lobut
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kalın, kısa ve düzgün sopa

2. spor , spor , spor , spor , Kol gücünü geliştirmek için kullanılan, gürgenden yapılmış jimnastik aracı


Lisan : Arapça nebbūt

loca

İlgili Kelimeler:

mason locası, şeref locası

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tiyatro, sinema vb. eğlence yerlerinde veya parlamento salonlarında özel bölme

Örnek:

1. Gittim, bir hışımla locanın kapısını açtım.

1. Gittim, bir hışımla locanın kapısını açtım.

2. Masonluk bölümlerinden her biri


Lisan : İtalyanca loggia

loça
Anlamı:

1. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Gemilerin baş bodoslamalarının her iki yanında, çıpayı içine alabilen ve güverteye açılan demir zincirin geçtiği delik


Lisan : İtalyanca occhio

loda
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Küme, yığın

Örnek:

1. Saman lodası.

1. Saman lodası.

2. Demet

3. Taneli veya tanesiz saman yığını

4. Üzeri toprak veya otla örtülmüş saman yığını