92406 kayıt bulundu.
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Birdenbire `küt` diye ses çıkararak
1. Bir ara küttedek bir şeye çarptık.
1. Bir ara küttedek bir şeye çarptık.
Telaffuz : kü'ttedek
kutu kutu, camekânlı kutu, kapalı kutu, karakutu, kara kutu, akıl kutusu, batarya kutusu, boya kutusu, ecza kutusu, kalem kutusu, mücevher kutusu, posta kutusu, sorgu kutusu, şikâyet kutusu, vites kutusu, yağ kutusu, yakınma kutusu, zemberek kutusu
1. isim , isim , isim , isim , İnce tahta, mukavva, teneke, plastik vb.nden yapılmış, genellikle kapaklı kap
1. Enfiyesini, üstü mineli bir kutudan çekerdi.
1. Enfiyesini, üstü mineli bir kutudan çekerdi.
2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu kabın alabildiği miktarda olan
1. Tam bir kutu çorabı tıkıştırdılar koltuğumun altına.
1. Tam bir kutu çorabı tıkıştırdılar koltuğumun altına.
3. Elektrik veya telefon tellerinin toplanıp bağlandığı kap
4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir kimsede, bir yerde, bir şeyde iyi veya kötü bir özelliğin fazlalığını belirten bir söz
1. Akıl kutusu. Fesat kutusu.
1. Akıl kutusu. Fesat kutusu.
Lisan : Rumca
1. küçük fakat kullanışlı ve şirin
1. Eviniz kutu gibi küçücük bir evdi / Sarmaşıklarla balkonu örtük bir evdi
1. Eviniz kutu gibi küçücük bir evdi / Sarmaşıklarla balkonu örtük bir evdi
1. isim , isim , isim , isim , 1'den 10'a kadar sayıların gizlice yazılıp tahmin edilmesine dayanan ve iki çocuk arasında oynanan bir oyun
kütük demir, cehennem kütüğü, inebolukütüğü, nüfus kütüğü, seçmen kütüğü, soy kütüğü, tapu kütüğü, yarma kütüğü
1. isim , isim , isim , isim , Kalın ağaç gövdesi
2. Kesilmiş ağaç gövdesi
1. Kenara iri zeytin kütükleri istif edilmişti.
1. Kenara iri zeytin kütükleri istif edilmişti.
3. Kesimden sonra ağaç gövdesinin toprakta kalan bölümü
1. Çamlıkları yarıyoruz, ağaçların kütüklerinden atlıyoruz, ne bir köy ne bir ses var.
1. Çamlıkları yarıyoruz, ağaçların kütüklerinden atlıyoruz, ne bir köy ne bir ses var.
4. Asma fidanı
1. Kütüklerin üstündeki koruklara otlar tırmanan bahçeyi bir daha geçiyoruz.
1. Kütüklerin üstündeki koruklara otlar tırmanan bahçeyi bir daha geçiyoruz.
5. Resmî kayıt defteri
6. Nüfus kütüğü
7. bilişim , bilişim , bilişim , bilişim , Bir arada işlenen ve birbirleriyle ilgili olan kayıtların tümü
8. madencilik , madencilik , madencilik , madencilik , Kütük demir
9. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Görgüsüz, kaba kimse
1. Biraz sonra bizim kütük, kanepenin üstüne oturmuş, ayaklarıyla yerdeki yaprakları eziyordu.
1. Biraz sonra bizim kütük, kanepenin üstüne oturmuş, ayaklarıyla yerdeki yaprakları eziyordu.
1. isim , isim , madencilik , madencilik , isim , isim , madencilik , madencilik , Demir çelik fabrikalarında, izabe tesislerinde maden cevherinden veya hurdadan döküm sonu elde edilen ham kütle, kütük
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Sert ve duygusuz bir duruma gelmek
1. isim , isim , askerlik , askerlik , isim , isim , askerlik , askerlik , İçine şarjöre geçirilmiş tüfek fişeği konulan ve palaska kayışına geçirilen kösele çanta, fişeklik
1. isim , isim , isim , isim , Halkın kullanımına sunulan, para, jeton veya manyetik özelliği olan, kartla çalışan telefon, ankesörlü telefon
kutup bozkırı, kutup engel, kutup iklimi, Kutup Yıldızı, pozitif kutup, zıt kutup, gök kutbu, Güney Kutbu, Kuzey Kutbu
1. isim , isim , isim , isim , Yer yuvarlağının, Ekvator'dan en uzak olan yer ekseninin geçtiği varsayılan iki noktasından her biri
1. Kutuplara gitmeyi bile çok düşündüm.
1. Kutuplara gitmeyi bile çok düşündüm.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Birbiriyle karşıt olan şeylerden her biri
1. Çalışanlarla çalıştıranları ayrı kutuplarda toplayarak birbirine düşman ediyor.
1. Çalışanlarla çalıştıranları ayrı kutuplarda toplayarak birbirine düşman ediyor.
3. gök bilimi , gök bilimi , gök bilimi , gök bilimi , Gök küresinin, dolayında döndüğü varsayılan eksenin iki ucundan her biri
4. fizik , fizik , fizik , fizik , Elektrik akımını oluşturan gerilim ayrılığının en yüksek dereceyi bulduğu iki noktadan her biri
5. fizik , fizik , fizik , fizik , Bir mıknatıs demirinin iki ucundan her biri
6. eskimiş , eskimiş , mecaz , mecaz , eskimiş , eskimiş , mecaz , mecaz , Bir konuda yüksek bilgisi ve yetkisi olan kimse
1. Kendini kaza halkına âdeta bir kutup diye tanıtmıştı.
1. Kendini kaza halkına âdeta bir kutup diye tanıtmıştı.
Lisan : Arapça ḳuṭb
1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Bir pilde elektromotor kuvveti düşüren polarma olayına karşı gelmek ve elektrik akımının durmasını önlemek için kullanılan kimyasal maddelerden her biri