92406 kayıt bulundu.
1. `mutlu sonuç verecek işler, daha başlangıçta ve aldığı yönden belli olur` anlamında kullanılan bir söz
1. `uğurlu olsun, bolluk ve iyilik getirsin` anlamında kullanılan bir kutlama sözü
1. -i , -i , -i , -i , Kutlamak
1. Ben, bizde yılbaşını kutlulamak diye bir görenek olduğunu bilmiyorum.
1. Ben, bizde yılbaşını kutlulamak diye bir görenek olduğunu bilmiyorum.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kutlu duruma gelmek
1. Savaş biter, Yanık Ömer köye döner / Köylü bütün bayram eder / Yanık Ömer kutlulanır / Nişanlısı mutlulanır
1. Savaş biter, Yanık Ömer köye döner / Köylü bütün bayram eder / Yanık Ömer kutlulanır / Nişanlısı mutlulanır
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Pamuk veya ipekle karışık pamuktan dokunmuş kalın, ensiz kumaş türü
1. Kutnu kumaş dökülmüş, şala kim bakar / Ger Ali'nin kurşunu dağları yakar
1. Kutnu kumaş dökülmüş, şala kim bakar / Ger Ali'nin kurşunu dağları yakar
Lisan : Arapça ḳuṭnī
1. isim , isim , spor , spor , isim , isim , spor , spor , Smaçör
Lisan : Türkçe küt + Fransızca -eur
dış kutsal
1. sıfat , sıfat , din bilgisi , din bilgisi , sıfat , sıfat , din bilgisi , din bilgisi , Güçlü bir dinî saygı uyandıran veya uyandırması gereken, kutsi, mukaddes
2. Tapınılacak veya yolunda can verilecek derecede sevilen, kutsi, mukaddes, lahut
1. Aşkın kutsal tarafına inanmamı sarhoşluk belirtisi diye yorumladım.
1. Aşkın kutsal tarafına inanmamı sarhoşluk belirtisi diye yorumladım.
3. Bozulmaması, dokunulmaması, karşı çıkılmaması gereken, üstüne titrenilen
1. Demokraside, insanın en doğal, en kutsal hakları bir pazarlık konusu olur.
1. Demokraside, insanın en doğal, en kutsal hakları bir pazarlık konusu olur.
4. felsefe , felsefe , felsefe , felsefe , Tanrı'ya adanmış olan, tanrısal olan
1. -i , -i , -i , -i , Kutsal duruma getirmek, kutsamak
1. Ana muhabbetini böylece kutsallaştırmış bulunuyordu.
1. Ana muhabbetini böylece kutsallaştırmış bulunuyordu.
1. isim , isim , isim , isim , Kutsal olma durumu, kutsiyet, mukaddeslik
1. Galiba, verilen sözün kutsallığına inanmış bir neslin misyoner ruhlu üyelerinden biri de bendim.
1. Galiba, verilen sözün kutsallığına inanmış bir neslin misyoner ruhlu üyelerinden biri de bendim.
1. -i , -i , -i , -i , Kutsallaştırmak
1. Tesadüfen başlayan ömürleri tesadüfen sonlandırmamanın yegâne yolu olduğu için sizi değil intiharı kutsuyorum.
1. Tesadüfen başlayan ömürleri tesadüfen sonlandırmamanın yegâne yolu olduğu için sizi değil intiharı kutsuyorum.
2. Kutluluk dilemek, takdis etmek
3. Kutlu ve aziz kılmak
1. Ben bu evi 19. yüzyılda başlayan yaşamını 21. yüzyıla kadar sürdürebildiği için kutsamış oluyorum.
1. Ben bu evi 19. yüzyılda başlayan yaşamını 21. yüzyıla kadar sürdürebildiği için kutsamış oluyorum.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kutsal
1. Falih Rıfkı, Türk gazeteciliğini bir vatan hizmeti telakki etmiş ve kutsi bir vazife gibi ifa ediyor.
1. Falih Rıfkı, Türk gazeteciliğini bir vatan hizmeti telakki etmiş ve kutsi bir vazife gibi ifa ediyor.
Lisan : Arapça ḳudsī
Telaffuz : kutsi:
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kutsal duruma gelmek
1. Bizim hayatımız için böyle kutsileşmiş yerlerimiz vardır.
1. Bizim hayatımız için böyle kutsileşmiş yerlerimiz vardır.
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Kutsallık
Lisan : Arapça ḳudsiyyet
1. `talihsiz kişi, her an kendisine saldıracak güçlü kimselerle yan yana bulunur` anlamında kullanılan bir söz