Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
kusura bakmamak (veya kalmamak)
Anlamı:

1. hoş görmek

Örnek:

1. Kusura bakma, hatırını soramadım.

1. Kusura bakma, hatırını soramadım.


küsurat
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Artan, geriye kalan parçalar, kesirler


Lisan : Arapça kusūrāt

Telaffuz : küsu:ra:tı

kusurlu
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kusuru olan


küsurlu
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Küsuru olan


kusurluluk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kusurlu olma durumu


kusursuz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kusuru olmayan, mükemmel

Örnek:

1. Kadının kendi şiir hem kusursuz bir şiir.

1. Kadının kendi şiir hem kusursuz bir şiir.


küsursuz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Küsuru olmayan


kusursuz dost arayan dostsuz kalır
Anlamı:

1. `kusursuz kişi olmadığından, kendisine kusursuz bir dost arayan kimse aradığını bulamaz, dostsuz kalır` anlamında kullanılan bir söz


kusursuzluk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kusursuz olma durumu

Örnek:

1. Başının çizgilerine, kusursuzluğuna hayran kaldığım Amerikalı değil.

1. Başının çizgilerine, kusursuzluğuna hayran kaldığım Amerikalı değil.


küsüşme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Küsüşmek işi

Örnek:

1. Sevgimizi hep canlı tuttuğumuzu sandık. Küsüşmelerimiz, dargınlıklarımız sanki iz bırakmadan geçti gitti.

1. Sevgimizi hep canlı tuttuğumuzu sandık. Küsüşmelerimiz, dargınlıklarımız sanki iz bırakmadan geçti gitti.


küsüşmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , -le , -le , nesnesiz , nesnesiz , -le , -le , Birbirine küsmek, karşılıklı darılmak

Örnek:

1. Kocasıyla arası açıktı, tartışıp küsüşüyorlardı sık sık.

1. Kocasıyla arası açıktı, tartışıp küsüşüyorlardı sık sık.


kusuverme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kusuvermek işi


kusuvermek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Ansızın kusmak


Telaffuz : kusu'vermek

kuşyemi
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Buğdaygillerden, durgun sularda yetişen bir bitki (Phalaris canariensis)

2. Bu bitkinin taneleri


Telaffuz : ku'şyemi

kut
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Devlet idaresinde güç, yaratıcılık ve yetki bakımından sahip olunan üstün güç

2. Mutluluk

3. mit. , mit. , mit. , mit. , İlahi bir kaynaktan gelen rahmet, bereket


küt

İlgili Kelimeler:

küt küt, pat küt

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tahta vb. katı şeylere vurulduğunda çıkan ses

Örnek:

1. Küt diye vurdu.

1. Küt diye vurdu.


küt
Anlamı:

1. isim , isim , spor , spor , isim , isim , spor , spor , Smaç


küt
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kısa ve kalınca

Örnek:

1. Küt parmaklar.

1. Küt parmaklar.

2. Keskin olmayan


küt diye
Anlamı:

1. ansızın

Örnek:

1. Küt diye düştü.

1. Küt diye düştü.


küt küt
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Üst üste `küt` sesi çıkararak

Örnek:

1. Kapı küt küt vuruldu.

1. Kapı küt küt vuruldu.


Kütahya
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Türkiye'nin Ege Bölgesi'nde yer alan illerinden biri


Özel: Evet

Telaffuz : küta'hya

Kütahyalı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kütahya ilinden olan kimse


Özel: Evet

Kütahyalılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kütahyalı olma durumu


Özel: Evet

kutan
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Saka kuşu


kütikül
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Yaprakların her iki yüzünde bulunan ve suyu sızdırmadığı için bitkinin kurumasına engel olan ince zar

2. hayvan bilimi , hayvan bilimi , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Kabukluların ve böceklerin örteneğinin koruyucu, kitinli katmanı


Lisan : Fransızca cuticule