Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
kurban vermek
Anlamı:

1. can kaybına uğramak

Örnek:

1. Arada bizim gibi birkaç kurban verilebilir.

1. Arada bizim gibi birkaç kurban verilebilir.


kurbanı olmak
Anlamı:

1. uğruna ızdırap veya büyük üzüntü, sıkıntı çekmek, zarara girmek, ölmek

Örnek:

1. Üçümüzün müşterek kurbanı olduğumuz acı bir devir, bahçenin tatlı havasını ağırlaştırmıştı.

1. Üçümüzün müşterek kurbanı olduğumuz acı bir devir, bahçenin tatlı havasını ağırlaştırmıştı.


Ön Takı : (birinin veya bir şeyin)

kurbanlık
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kurban edilmek için ayrılmış, kurban edilmeye uygun


kurbanlık koyun gibi
Anlamı:

1. başına geleceklerden habersiz olan

Örnek:

1. Kâh yollarda tabur olmuş yürüyorlar kâh garlarda, istasyonlarda kurbanlık koyun gibi bekleşip duruyorlardı.

1. Kâh yollarda tabur olmuş yürüyorlar kâh garlarda, istasyonlarda kurbanlık koyun gibi bekleşip duruyorlardı.


kurca

İlgili Kelimeler:

kurca çıbanı

Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Karıştırma, kaşıma


kurca çıbanı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kaşıyıp kurcalamaktan azan çıban


kurcalama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kurcalamak işi

Örnek:

1. Sebebini kurcalamaya, deşmeye lüzum yok.

1. Sebebini kurcalamaya, deşmeye lüzum yok.


kurcalama sivilceyi çıban edersin
Anlamı:

1. `küçük bir sorunu çok kurcalar, çok deşerseniz başınıza büyük dert açarsınız` anlamında kullanılan bir söz


kurcalamak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Ellemek, karıştırarak bakmak

Örnek:

1. Radyoyu kurcalayıp iyice bozdu.

1. Radyoyu kurcalayıp iyice bozdu.

2. Sivri bir şey sokup karıştırarak zorlamak

Örnek:

1. Kilidi kurcalamışlar.

1. Kilidi kurcalamışlar.

3. Karıştırıp azdırmak, tahriş etmek

Örnek:

1. Çıbanı kurcalamamalı.

1. Çıbanı kurcalamamalı.

4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Meşgul ve rahatsız etmek

Örnek:

1. Bu sorunun cevabı zihnimi bir hayli kurcalayıp durmuştur.

1. Bu sorunun cevabı zihnimi bir hayli kurcalayıp durmuştur.

5. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir konuyu araştırmak, üstünde durmak, eşelemek

Örnek:

1. Kurcalamazsam belki de çok iyi hazırlanmış bir senaryoyu bana gerçek diye yutturacak.

1. Kurcalamazsam belki de çok iyi hazırlanmış bir senaryoyu bana gerçek diye yutturacak.


kurcalanış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kurcalanma işi


kurcalanma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kurcalanmak işi


kurcalanmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kurcalama işi yapılmak

Örnek:

1. Kadıncağız kapı kurcalanırken hırsız sanıp bayılmış.

1. Kadıncağız kapı kurcalanırken hırsız sanıp bayılmış.


kurcalatma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kurcalatmak işi


kurcalatmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Kurcalama işini yaptırmak


kurcalayabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kurcalayabilmek işi


kurcalayabilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Kurcalama ihtimali veya imkânı bulunmak


kurcalayış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kurcalama işi


kurçatovyum
Anlamı:

1. isim , isim , kimya , kimya , isim , isim , kimya , kimya , Atom numarası 104, atom ağırlığı 260 olan yapay element (simgesi Ku)


Telaffuz : kurçato'vyum

kürdan
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dişleri temizlemek için kullanılan küçük, ince çöp

Örnek:

1. Babam paranın üstünü kürdanlarla birlikte olduğu gibi aldı, cebine koydu; garsona hiç bahşiş bırakmadı.

1. Babam paranın üstünü kürdanlarla birlikte olduğu gibi aldı, cebine koydu; garsona hiç bahşiş bırakmadı.


Lisan : Fransızca cure-dent

kürdan gibi
Anlamı:

1. çok zayıf, incecik, çelimsiz


kürdanlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kürdan koymaya yarayan kap


kurdele

İlgili Kelimeler:

kurdele balığı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Geniş ipekli şerit

Örnek:

1. Anam ikiz bebe beklemediği için tek bir kırmızı kurdele hazır etmişti beşiğin başına.

1. Anam ikiz bebe beklemediği için tek bir kırmızı kurdele hazır etmişti beşiğin başına.

2. Belli bir biçim verilmiş saça veya giysinin yakasına takılan ince kumaş


Lisan : İtalyanca cordella

Telaffuz : kurde'le

kurdele balığı
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Kurdele balığıgillerden, uzun, yassı vücutlu, pulları çok küçük, kuyruk yüzgeci ipliğe benzeyen, kemikli bir Akdeniz balığı, şerit balığı, flandra balığı (Cepola rubescens)


kurdele balığıgiller
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Örnek hayvanı kurdele balığı olan balıklar familyası


kurdele kesmek
Anlamı:

1. tesis veya kuruluşun açılış töreninde gerilen şeridi iyi dileklerle kesmek

2. herhangi bir amaçla bağlanmış olan şeridi kesip ayırmak

Örnek:

1. Nişan töreninde kırmızı kurdele kestik.

1. Nişan töreninde kırmızı kurdele kestik.