92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Kuluçkalık
Lisan : Bulgarca + Farsça ḫāne
Telaffuz : kuluçkaha:ne
1. isim , isim , isim , isim , Kuluçka olma durumu
2. Kuluçka döneminin geçirildiği yer, kuluçkahane
3. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kuluçkada kullanılmaya elverişli
1. Kuluçkalık yumurta.
1. Kuluçkalık yumurta.
4. Küçük işletmeleri büyümelerine zemin hazırlamak amacıyla altyapı hizmetleri yanında danışmanlık ve çeşitli destek hizmetleri sağlamak üzere genellikle üniversiteler veya kamu araştırma kuruluşlarınca oluşturulmuş birimler, inkübatör
1. genellikle dişi kuş yavru çıkarmak için yumurtaların üzerine yatmak
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Altı aylığa kadar olan at veya eşek yavrusu
1. isim , isim , isim , isim , Şiddetli omuz ve sırt ağrısı
1. Nefesi kulunca, sıtmaya, havaleye, saraya, çarpıntıya birebirmiş.
1. Nefesi kulunca, sıtmaya, havaleye, saraya, çarpıntıya birebirmiş.
Lisan : Arapça ḳulunc
1. bir organda veya vücut bölgesinde birdenbire veya şiddetli sancı oluşmak, tutulmak
1. Ayağıma fena kulunç girdi diye topallayarak onları takip etti.
1. Ayağıma fena kulunç girdi diye topallayarak onları takip etti.
1. isim , isim , isim , isim , Malatya iline bağlı ilçelerden biri
Özel: Evet
Telaffuz : kulu'ncağı
1. isim , isim , isim , isim , Taşları, kayaları parçalamakta kullanılan sivri kazma
1. Bir yaz sabahı, külüngün ve kazmanın sivri burunları taş odanın tepesini delmeye başladı.
1. Bir yaz sabahı, külüngün ve kazmanın sivri burunları taş odanın tepesini delmeye başladı.
Lisan : Farsça kulunk
1. -i , -i , nesnesiz , nesnesiz , -i , -i , nesnesiz , nesnesiz , Kısrak veya eşek yavrulamak
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Kısrak, eşek vb. hayvanlarda döl yatağı
1. alçak gönüllülük göstermiş olmak için ben zamiri yerine kullanılan bir söz
1. Kulunuz bu kadar yıl yaşadım, kahveye adımımı atmış değilim.
1. Kulunuz bu kadar yıl yaşadım, kahveye adımımı atmış değilim.
gece kulübü, spor kulübü, şehir kulübü, yat kulübü
1. isim , isim , isim , isim , Görüşme, konuşma, okuma, spor yapma vb. amaçlarla yalnız üye olanların toplandıkları yer
1. İkisi de şehrin satranç kulübü üyelerindendir.
1. İkisi de şehrin satranç kulübü üyelerindendir.
2. Spor kulübü
1. Geceleri kapalı olan kulübün salonu aydınlanmıştı.
1. Geceleri kapalı olan kulübün salonu aydınlanmıştı.
3. Kişilerin, toplulukların oluşturduğu grup
4. Milletlerin oluşturduğu grup
5. Herkese açık müzikli, içkili eğlence yeri
Lisan : Fransızca club
1. sıfat , sıfat , spor , spor , sıfat , sıfat , spor , spor , Birçok kulübün takımlarını karşı karşıya getiren (sportif faaliyet)
1. Kulüpler arası atletizm yarışması.
1. Kulüpler arası atletizm yarışması.
1. sıfat , sıfat , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , sıfat , sıfat , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , Yıpranmış, eski, bakımsız
1. Yakın dostlardan birisinin beş beygirlik külüstür bir deniz motoru var.
1. Yakın dostlardan birisinin beş beygirlik külüstür bir deniz motoru var.
Lisan : Rumca
1. isim , isim , spor , spor , isim , isim , spor , spor , Yüzme ve atletizm yarışmalarında her yarışçıya ayrılan şerit
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , İçinde bulunduğu veya ilgili olduğu alan
Lisan : Fransızca couloir
1. isim , isim , coğrafya , coğrafya , isim , isim , coğrafya , coğrafya , Geniş ve derin ağızlı mağara
1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Aldanmaz, kolay inanmaz (kimse)
1. Kendini herkesten daha zeki, daha külyutmaz zanneden böyleleri her zaman, her yerde vardır.
1. Kendini herkesten daha zeki, daha külyutmaz zanneden böyleleri her zaman, her yerde vardır.
Telaffuz : kü'lyutmaz