92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , coğrafya , coğrafya , isim , isim , coğrafya , coğrafya , Küçük körfez
1. Körfezciğin ortasında sular kaynayıp köpürmekteydi.
1. Körfezciğin ortasında sular kaynayıp köpürmekteydi.
1. isim , isim , isim , isim , Ordu iline bağlı ilçelerden biri
Özel: Evet
Telaffuz : ko'rgan
1. isim , isim , askerlik , askerlik , isim , isim , askerlik , askerlik , Kara ve hava kuvvetlerinde rütbesi tümgeneralle orgeneral arasında olan general, ferik (II)
Telaffuz : ko'rgeneral
1. isim , isim , isim , isim , Korgeneral olma durumu
2. Korgeneralin rütbesi
3. Korgeneralin görevi
1. isim , isim , isim , isim , Çankırı iline bağlı ilçelerden biri
Özel: Evet
Telaffuz : ko'rgun
1. isim , isim , isim , isim , Bir yapıya girmeyi sağlayan veya odaları birleştiren genellikle dar geçit, geçenek
2. İki devlet arasındaki dar toprak parçası
1. Danzig koridoru.
1. Danzig koridoru.
Lisan : Fransızca corridor
1. isim , isim , mineraloji , mineraloji , isim , isim , mineraloji , mineraloji , Birleşimi alüminyum oksit olan, cam parlaklığında, saydam ve türlü renklerde, elmastan sonra en sert mineral, alüminyum taşı, boksit
Lisan : Fransızca corindon
1. isim , isim , müzik , müzik , isim , isim , müzik , müzik , Koro ile birlikte şarkı söyleyen kimse
Lisan : Fransızca choriste
1. `Tanrı'dan korkmayan kimse, insana her türlü kötülüğü yapabilir` anlamında kullanılan bir söz
1. `nisan ayının beşinde çift süren iki öküzü birbirinden ayıracak kadar hava soğuk olur` anlamında kullanılan bir söz
1. -den , -den , -den , -den , Korkma ihtimali bulunmak
1. Yabancı bir iklimde, ebedî olarak yaşamaya mahkûm olduktan sonra bundan üstün hangi bir cezadan gözümüz korkabilir.
1. Yabancı bir iklimde, ebedî olarak yaşamaya mahkûm olduktan sonra bundan üstün hangi bir cezadan gözümüz korkabilir.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çok çabuk ve olmayacak şeylerden korkan (kimse, hayvan)
1. Korkak bir adam değilim gibi geliyor bana. Ancak, en korkusuzların bile korktukları bir şey vardır sanırım.
1. Korkak bir adam değilim gibi geliyor bana. Ancak, en korkusuzların bile korktukları bir şey vardır sanırım.
1. `iş yapmaya korkan tüccar, kendisini zarardan korur ancak kazanç da sağlayamaz` anlamında kullanılan bir söz
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Korkak
2. zarf , zarf , zarf , zarf , (korka'kça) Korkak bir biçimde
1. isim , isim , isim , isim , Korkak olma durumu
1. Benim bu korkaklığımı görünce yine o arkamdan peydah olur.
1. Benim bu korkaklığımı görünce yine o arkamdan peydah olur.
2. Korkakça davranış
1. nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , Korkar gibi olmak, biraz korkmak
1. Çakırcalı sinirlenmiş, biraz korkalamıştı...
1. Çakırcalı sinirlenmiş, biraz korkalamıştı...
1. isim , isim , isim , isim , Korkmak işi
1. İnsanların korkması icap eden en büyük felaket, kötü ahlaktır.
1. İnsanların korkması icap eden en büyük felaket, kötü ahlaktır.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Korku duymak, ürkmek, dehşete kapılmak
1. Karanlık yerde insan korkmaz mıydı?
1. Karanlık yerde insan korkmaz mıydı?
2. Kaygı duymak, endişe etmek
3. Çekinmek, sakınmak, saygı duymak
1. Sabaha karşı aşağı indi, aralık kapıdan korka korka babasına baktı.
1. Sabaha karşı aşağı indi, aralık kapıdan korka korka babasına baktı.
4. Yapamamak, cesaret edememek
1. isim , isim , isim , isim , Konsolosluk görevlileri
Lisan : Fransızca corps consul
1. düşünülen kötü durum gerçekleşmek
1. Korktuğu başına gelmiş ve o koskoca Nahit Bey ipin ucunu kaçırarak dillere destan olmuştu.
1. Korktuğu başına gelmiş ve o koskoca Nahit Bey ipin ucunu kaçırarak dillere destan olmuştu.