Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
kordiplomatik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir ülkede bulunan elçi ve elçilik görevlilerinin topluluğu


Lisan : Fransızca corps diplomatique

Telaffuz : ko'rdiplomatik, l ince okunur

kordon

İlgili Kelimeler:

kordon boyu, sahil kordonu

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Genellikle ipekten yapılmış kalın ip

Örnek:

1. Yaver kordonu.

1. Yaver kordonu.

2. Saat, madalyon vb.ni asmaya yarayan ince zincir

Örnek:

1. Bize defineden pay çıkaracak derken bütün urbamızı, saat kordonumuzu, para cüzdanımızı, yeni potinlerimizi üste verdik.

1. Bize defineden pay çıkaracak derken bütün urbamızı, saat kordonumuzu, para cüzdanımızı, yeni potinlerimizi üste verdik.

3. İnce tellerden örülen ve özellikle ütü, ızgara vb. ev araçlarında kullanılan elektrik kablosu

4. İnce uzun sıralar durumunda yapılmış oymalı duvar veya mobilya süsü

5. Teneke ve çinko eşyaların üstüne süs yapmak için kullanılan araç

6. Bir yere girip çıkmayı denetim altına almak için görevlilerden oluşturulan dizi

Örnek:

1. Polis kordonu. Kordonu kaldırmak.

1. Polis kordonu. Kordonu kaldırmak.

7. Kıyı şeridi

8. tıp , tıp , tıp , tıp , Göbek bağı

9. coğrafya , coğrafya , coğrafya , coğrafya , Kabaran denizin kumsalda bıraktığı döküntü katmanı


Lisan : Fransızca cordon

kordon altına almak
Anlamı:

1. bir yere giriş çıkışı önlemek için o yeri görevlilerce korumak


kordon boyu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Denize kıyısı olan şehirlerde kıyı boyunca uzanan imarlı yol

Örnek:

1. Kordon boyunun sıcak kaldırımları üstünde akşamın ilk gölgeleri uzanmaya başlamıştı.

1. Kordon boyunun sıcak kaldırımları üstünde akşamın ilk gölgeleri uzanmaya başlamıştı.


kordone
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sim, gümüş veya ipek ipliklerin bükülmesiyle hazırlanan ve el işlemelerinde kullanılan ince kordon

2. Üç katlı bükülmüş ipek ipliği


Lisan : Fransızca cordonnet

kördüğüm
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çözülemeyen, ilmiksiz düğüm

Örnek:

1. O sabah evvela pijamanın uçkuru kördüğüm oldu.

1. O sabah evvela pijamanın uçkuru kördüğüm oldu.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Çözülmesi hemen hemen imkânsız olan sorun

Örnek:

1. Bu misalin neticesini iyi tahlil etmek fikrimce bizim çözemediğimiz kördüğümü çözmek demektir.

1. Bu misalin neticesini iyi tahlil etmek fikrimce bizim çözemediğimiz kördüğümü çözmek demektir.


Telaffuz : kö'rdüğüm

kore
Anlamı:

1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Başlıca belirtisi kısa, çabuk, değişken yapıda irade dışı hareketler olan bir hastalık


Lisan : Yunanca

Telaffuz : ko're

köre
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Karınca yuvası

2. Demirci körüğünün, kömürlerin yandığı bölüme açılan deliği


Lisan : Farsça kūre

köre renkten bahsolunmaz
Anlamı:

1. `bir şeyin niteliği hakkında bilgisi olmayan kişiye, o şeyin sözü edilmez` anlamında kullanılan bir söz


körebe
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gözleri bağlı olan ebenin, oyuna katılan öteki çocukları yakalamaya çalıştığı çocuk oyunu


Telaffuz : kö'rebe

Korece
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kore dili

2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu dille yazılmış olan


Özel: Evet

korelasyon
Anlamı:

1. isim , isim , biyoloji , biyoloji , jeoloji , jeoloji , isim , isim , biyoloji , biyoloji , jeoloji , jeoloji , Bağıntı


Lisan : Fransızca corrélation

Telaffuz : l ince okunur

Koreli
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kore halkından veya bu halkın soyundan olan kimse


Özel: Evet

köreliş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Körelme işi


körelme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Körelmek işi

2. fizyoloji , fizyoloji , fizyoloji , fizyoloji , Bir organın beslenemeyerek küçülmesi, dumur


körelmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Keskinliğini yitirmek

Örnek:

1. Bıçak köreldi.

1. Bıçak köreldi.

2. Suyu çekilmek

Örnek:

1. Kuyu köreldi.

1. Kuyu köreldi.

3. Ateş veya ışık sönecek duruma gelmek

4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Değer, önem veya yeteneğini yitirmek

5. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Soyu tükenmek

Örnek:

1. Bu aile köreldi.

1. Bu aile köreldi.

6. fizyoloji , fizyoloji , fizyoloji , fizyoloji , Bir organ beslenemeyerek küçülmek, dumura uğramak


köreltebilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Köreltebilmek işi


köreltebilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Köreltme ihtimali veya imkânı bulunmak

2. Köreltme gücü bulunmak


köreltme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Köreltmek işi


köreltmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Körelmesini sağlamak

2. Dumura uğratmak

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Yeteneğini kaybettirmek


koreograf
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Baleyi oluşturan adım ve figürleri düzenleyen sanatçı

2. Defile, müzikli gösteri vb. gösterilerdeki programın genel hatlarını düzenleyen kimse

3. Koreografi eserleri yazarı


Lisan : Fransızca chorégraphe

koreografi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dans adımlarının kâğıda geçirilmesi

2. Defile, müzikli gösteri vb. gösterilerdeki programın genel hatları

3. Bir baleyi oluşturan adım, figür ve anlatımların bütünü


Lisan : Fransızca choréographie

köreşe
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yerdeki karın yüzünde buz tutmuş olan tabaka


körfez
Anlamı:

1. isim , isim , coğrafya , coğrafya , isim , isim , coğrafya , coğrafya , Karanın içine sokulmuş deniz parçası

Örnek:

1. Körfezin karşı kıyısında bir kömürcü kayığı demirlemişti.

1. Körfezin karşı kıyısında bir kömürcü kayığı demirlemişti.

2. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Kuytu, işlek olmayan

Örnek:

1. Orası pek körfez bir yer.

1. Orası pek körfez bir yer.


Lisan : Rumca

Körfez
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kocaeli iline bağlı ilçelerden biri


Özel: Evet

Telaffuz : kö'rfez