92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , madencilik , madencilik , isim , isim , madencilik , madencilik , Herhangi bir çıkışı bulunmayan baca
1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Kalın bağırsağın ilk parçası
2. hayvan bilimi , hayvan bilimi , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Kalın bağırsağın ince bağırsakla birleştiği yerde bulunan çıkıntı bölümü
1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Doymak bilmez mide
1. Yemiş toplamak için ağaca çıkardıkları zaman en iyilerini kendi kör boğazına tıkınıyor.
1. Yemiş toplamak için ağaca çıkardıkları zaman en iyilerini kendi kör boğazına tıkınıyor.
1. isim , isim , isim , isim , Toprak topaklarını dağıtmakta kullanılan ucu küt çapa
1. hep aynı biçimde davranıp hiçbir yenilik veya değişiklik yapmayacak biçimde
1. Evde, kör değneğini bellemiş gibi sabahları, biraz kızarmış ekmek, tereyağı ve reçelle çay içtiğimiz hâlde, bunlar, eniştemizin köşkünde bir öğle yemeği miktarına çıkar.
1. Evde, kör değneğini bellemiş gibi sabahları, biraz kızarmış ekmek, tereyağı ve reçelle çay içtiğimiz hâlde, bunlar, eniştemizin köşkünde bir öğle yemeği miktarına çıkar.
1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Aynı şeyi gerçekleştirecek kimselerin birbirinden habersiz ve birbirini engelleyecek biçimdeki düzensiz çabaları
1. Önümüzdeki yıllarda eski kör dövüşü bu gidişle daha da hızlanacak görünüyor.
1. Önümüzdeki yıllarda eski kör dövüşü bu gidişle daha da hızlanacak görünüyor.
1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Çok yoğun sis
1. Kör duman yamaçlara kadar inmiş, etekteki bahçelerin kavak ağaçlarını da perdelemeye başlamıştı.
1. Kör duman yamaçlara kadar inmiş, etekteki bahçelerin kavak ağaçlarını da perdelemeye başlamıştı.
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Kör faregillerden, toprak altında yuva yapan bir memeli hayvan (Spalax typhlus)
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Kemiriciler sınıfına giren, gözleri küçük bir deri ile örtülü, kuyruksuz, örnek hayvanı kör fare olan bir familya
1. çok parlamak
1. Gözleri kor gibi yanan ve bir ölüden daha sarı olan diğer bir yaralı yatıyordu.
1. Gözleri kor gibi yanan ve bir ölüden daha sarı olan diğer bir yaralı yatıyordu.
2. büyük üzüntü çekmek
1. `kör görmediği şeyi nasıl sezerse bir konu üzerinde bilgisi olmayan kişinin de o konu ile ilgili sezişleri olur` anlamında kullanılan bir söz
1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Demir yollarında arkası kesik hat
1. Çekildi kör hatta gecede boş trenler.
1. Çekildi kör hatta gecede boş trenler.
1. çok uzakta olan yer
1. Sabah sabah kör itin öldüğü yerlerde işim yok.
1. Sabah sabah kör itin öldüğü yerlerde işim yok.
1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Doğru bildiğini herkesin yüzüne çekinmeden söyleyen, sözünü esirgemeyen kimse
1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Aşırı derecede sarhoş, gök kandil
1. isim , isim , isim , isim , Çok karanlık
1. Kör karanlıkta buzlu yollardan geçiyoruz.
1. Kör karanlıkta buzlu yollardan geçiyoruz.
1. isim , isim , coğrafya , coğrafya , isim , isim , coğrafya , coğrafya , Deniz yüzüne çok yakın olan tehlikeli kaya veya sığlık
1. `çok belli, göze batacak kadar ortada` anlamında kullanılan bir söz
1. Orada da bazı kimseler sanat denince ille kuru, basit, yalın kat, kör kör parmağım gözüne bir üslubu anlıyorlar.
1. Orada da bazı kimseler sanat denince ille kuru, basit, yalın kat, kör kör parmağım gözüne bir üslubu anlıyorlar.
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Kör faregillerden, kemirici bir memeli hayvan
1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Bir başkasına veya hedef gözetilmeksizin atıldığı hâlde başka bir kimsenin ölmesine veya yaralanmasına neden olan kurşun, serseri kurşun
1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Suyu kurumuş, su çıkmayan, susuz kuyu