92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , müzik , müzik , isim , isim , eskimiş , eskimiş , müzik , müzik , Ozanların çaldığı telli Türk sazı
1. Oralarda nesli tükenmiş sandığımız âşıklar, halkı coşturmak için ozanların kopuzlarını çalıyorlar.
1. Oralarda nesli tükenmiş sandığımız âşıklar, halkı coşturmak için ozanların kopuzlarını çalıyorlar.
kopya defteri, kopya film, kopya kâğıdı, kopya kalemi, kopya mürekkebi
1. isim , isim , isim , isim , Bir sanat eserinin veya yazılı bir metnin taklidi, asıl karşıtı
1. Edebiyatımız iptidai, resmimiz basit, felsefemiz kopya, okuma yazma bilmek bir irfan sayılıyor.
1. Edebiyatımız iptidai, resmimiz basit, felsefemiz kopya, okuma yazma bilmek bir irfan sayılıyor.
2. Suret çıkarma işi
3. Bir sınavda soruları cevaplamak için başka birinden veya yerden gizlice yararlanma
4. Yazılı sınavda gizlice bakmak için hazırlanmış kâğıt
5. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Taklit edilmiş olan
1. Hanımlar köşe minderinin sağ duvarındaki birkaç kopya resme daldılar.
1. Hanımlar köşe minderinin sağ duvarındaki birkaç kopya resme daldılar.
6. biyoloji , biyoloji , biyoloji , biyoloji , Aynı canlıdan eşeysiz olarak üreyen canlı, klon
Lisan : İtalyanca copia
Telaffuz : ko'pya
1. genellikle yazılı sınavlarda soruları cevaplamak için bir kaynağa gizlice bakmak
1. En bildiği derste bile kopya çeker, çekmezse hasta olur, deliye döner.
1. En bildiği derste bile kopya çeker, çekmezse hasta olur, deliye döner.
1. isim , isim , isim , isim , Mektup kopyalarının çıkarıldığı ince yapraklı defter
1. bir yazı, eser vb.nin aslına bakarak aynını veya benzerini oluşturmak
1. Beğendiğimiz bir şiiri hemen kopya edebilir, günler günü cebimizde taşır, açar açar okuruz.
1. Beğendiğimiz bir şiiri hemen kopya edebilir, günler günü cebimizde taşır, açar açar okuruz.
1. isim , isim , isim , isim , Birkaç kopya çıkarmak için kâğıtların arasına konulan karbonlu kâğıt
1. isim , isim , isim , isim , Yazısı kopya kâğıdıyla birkaç kâğıda birden çıkan sert, mor renkli bir kalem türü, sabit kalem
1. isim , isim , isim , isim , Yazısı, üzerine konulan kâğıda ancak ıslatıldığında çıkan mürekkep
1. sınavda sorulara cevap vermesi için bir kimseye gizlice yardımda bulunmak
1. Lisede de başkalarına kopya verirken yakalanır, ikmale kalırdın.
1. Lisede de başkalarına kopya verirken yakalanır, ikmale kalırdın.
1. isim , isim , isim , isim , Yazılı sınavlarda kopya çeken öğrenci
2. Özgün eser vermeyip başkalarının eserlerini kopya eden kimse
1. isim , isim , isim , isim , Kopyalamak işi
2. Basılı bir malzemeyi tıpkıbasım yöntemiyle aynen çoğaltma
3. biyoloji , biyoloji , biyoloji , biyoloji , Geliştirilmiş özel yöntemlerle bir canlının benzerini yapma, klonlama
kopyalayapıştır
1. -i , -i , -i , -i , Aynısını veya benzerini çoğaltmak
2. bilişim , bilişim , bilişim , bilişim , İşletim sistemlerinde bir verinin veya dosyanın eşinin yapılması
3. biyoloji , biyoloji , biyoloji , biyoloji , Geliştirilmiş özel yöntemlerle bir canlının benzerini yapmak, klonlamak
1. isim , isim , bilişim , bilişim , isim , isim , bilişim , bilişim , Bilgisayar yazılımlarında seçilen bir metni veya nesneyi bir yerden kopyalayıp başka bir yerde de bulunmasını sağlama işlemi
Telaffuz : kopyala'yapıştır
akkor
1. isim , isim , isim , isim , İyice yanarak ateş durumuna gelmiş kömür veya odun parçası
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Büyük acı, üzüntü, sıkıntı, dert
1. Kimseye göstermedikleri bir kor yanar içlerinde.
1. Kimseye göstermedikleri bir kor yanar içlerinde.
3. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Kırmızı renkli
1. Gül tenli, kor dudaklı, kömür sürmeli / Şeytan diyor ki sarmalı, yüz kere öpmeli
1. Gül tenli, kor dudaklı, kömür sürmeli / Şeytan diyor ki sarmalı, yüz kere öpmeli
körağaç, kör alan, kör baca, kör bağırsak, kör boğaz, kör çapa, kör dövüşü, kör duman, kördüğüm, körebe, kör fare, kör hat, kör kadı, kör kandil, kör kaya, kör köstebek, kör kurşun, kör kuyu, körkütük, kör nişancı, kör nokta, kör ocak, köroğlu, kör sıçan, kör şans, kör şeytan, kör talih, kör tapa, kör topal, kör uçuş, kör yılan, körü körüne, bakar kör, elinin körü, gecenin körü, renk körü, üstünkörü, sabahın körü
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Görme engelli
2. Keskinliği yeterli olmayan
1. Günün birinde ihtiyar çoban koyunun birini kör bir makasla kırkıyordu.
1. Günün birinde ihtiyar çoban koyunun birini kör bir makasla kırkıyordu.
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Az aydınlık veren
1. Ampulün kör ışığı, dükkânı alaca bir loşluğa boğmuştu.
1. Ampulün kör ışığı, dükkânı alaca bir loşluğa boğmuştu.
4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Kötü
1. Vakıa bu kör siyaset yüzünden Türklük Rumeli'den çıktı.
1. Vakıa bu kör siyaset yüzünden Türklük Rumeli'den çıktı.
5. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Arkası tıkalı olan veya işlek olmayan
1. Kör sokak.
1. Kör sokak.
6. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Olguları sezme ve kavrama yetisi, dikkati olmayan
7. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Duyarlığını yitirmiş
1. Muhitimiz bize karşı her an kör, sağır ve şuursuzdur.
1. Muhitimiz bize karşı her an kör, sağır ve şuursuzdur.
Lisan : Farsça kūr