92406 kayıt bulundu.
1. -i , -i , halk ağzında , halk ağzında , -i , -i , halk ağzında , halk ağzında , Köklemek
2. Fide, sebze veya asma çubuğunun ufaklarını köküyle çıkararak başka yere dikmek
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Güzel görünmeye çalışan, süse düşkün, kırıtan (kadın)
1. Koket ruhu artık yüzünün sinirlerini idare etmiyordu.
1. Koket ruhu artık yüzünün sinirlerini idare etmiyordu.
Lisan : Fransızca coquette
1. isim , isim , isim , isim , Koket olma durumu
1. Sesi yine tatlılaşıyor, kıyafetine, tavırlarına bir koketlik geliyordu.
1. Sesi yine tatlılaşıyor, kıyafetine, tavırlarına bir koketlik geliyordu.
1. isim , isim , isim , isim , Beğenilme merakı
1. Elbiseyi öyle bir hüner ve koketri ile tutardı ki en usta terzinin makasından çıkmış mantodan daha zarif olurdu.
1. Elbiseyi öyle bir hüner ve koketri ile tutardı ki en usta terzinin makasından çıkmış mantodan daha zarif olurdu.
2. Şıklık, hoşluk
Lisan : Fransızca coquetterie
1. isim , isim , mineraloji , mineraloji , isim , isim , mineraloji , mineraloji , Hidratlı doğal demir sülfat
Lisan : İngilizce coquimbite
1. -i , -i , -i , -i , Kokusunu duymak için bir şeyi burnuna yaklaştırmak veya bir yerin havasını içine çekmek
1. Havluyu ikinci kez koklarken kapının zilini duyuyorum.
1. Havluyu ikinci kez koklarken kapının zilini duyuyorum.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Çok az kullanmak, çok azıyla yetinmek
1. Bu otomobil benzini kokluyor.
1. Bu otomobil benzini kokluyor.
1. nesnesiz , nesnesiz , -le , -le , nesnesiz , nesnesiz , -le , -le , Birbirini koklamak
1. Bahar geldi koyun kuzu koklaştı / İki âşık dört senedir bekleşti
1. Bahar geldi koyun kuzu koklaştı / İki âşık dört senedir bekleşti
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Anlaşmak, birbirini sevmek
1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Koklatma ihtimali veya imkânı bulunmak
1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Koklama işini yaptırmak
1. Koklat göreyim, çiçeklerini bana, güzel kokarlar mı?
1. Koklat göreyim, çiçeklerini bana, güzel kokarlar mı?
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Yararlandırmak, biraz vermek
1. -i , -i , -i , -i , Ağaç veya bitkiyi kökü ile birlikte topraktan çıkarmak, kökertmek
2. Toprakta kalan bitki köklerini ayıklamak
3. Bağ çubuklarını veya fidanları köklendirip dikmek
4. Minder, şilte vb.nin iki yüzünü yer yer dikişlerle tutturmak
5. İnce saç örgülerinden birkaçını yeniden bir arada örmek
6. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Motorlu araçlarda gaz pedalına sonuna kadar basmak