Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
kısa kesmek
Anlamı:

1. sözü uzatmamak

Örnek:

1. Ahmet Kerim annesiyle kısa kesmek istediği konuşmalarını hep kapıdan çıkarken ayak üstünde yapardı.

1. Ahmet Kerim annesiyle kısa kesmek istediği konuşmalarını hep kapıdan çıkarken ayak üstünde yapardı.


kısa mesafe
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Uzaklığı az olan yer


kısa mesaj
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Taşınabilir veya sabit telefon aracılığıyla bir telefondan diğer bir telefona gönderilen ileti


kısa ömürlü
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Ömrü az olan veya uzun süre yaşamayan (kimse)

2. Kısa süren

Örnek:

1. Ancak meşrutiyetle aşağıda adlarını vereceğimiz topluluklardan bir ikisi dışında ötekiler kısa ömürlü olmuştur.

1. Ancak meşrutiyetle aşağıda adlarını vereceğimiz topluluklardan bir ikisi dışında ötekiler kısa ömürlü olmuştur.


kısa ömürlülük
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kısa ömürlü olma durumu


kısa tutmak
Anlamı:

1. bir şeyi gerektiği kadar uzun yapmamak

Örnek:

1. Ama bu sefer ziyaretlerini her zamankinden kısa tutmuşlardı nedense.

1. Ama bu sefer ziyaretlerini her zamankinden kısa tutmuşlardı nedense.

2. bir konuyu geniş ve ayrıntılı bir biçimde vermemek

Örnek:

1. Başkan açılış konuşmasını kısa tuttu.

1. Başkan açılış konuşmasını kısa tuttu.


kısa ünlü
Anlamı:

1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Boğumlanma süresi uzun olmayan ünlü: At, al, kır gibi kelimelerindeki ünlüler


kısa ünlülü
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kısa ünlüsü olan


kısa vadeli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Süresi az olan

Örnek:

1. Kısa vadeli hiçbir ödünç alma imkânı yoktu.

1. Kısa vadeli hiçbir ödünç alma imkânı yoktu.


kısa yoldan
Anlamı:

1. zarf , zarf , mecaz , mecaz , zarf , zarf , mecaz , mecaz , Uzatmadan, süreyi geçirmeden

2. Kesin bir biçimde


kısabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kısabilmek işi


kısabilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Kısma ihtimali veya imkânı bulunmak

2. Kısma becerisi bulunmak


kısaca
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Oldukça kısa, biraz kısa

Örnek:

1. Kısaca boylu esmer oğlan koştu.

1. Kısaca boylu esmer oğlan koştu.

2. zarf , zarf , zarf , zarf , (kısa'ca) Kısa olarak, özetle, hülasa, hülasaten

Örnek:

1. O hafta çocukluk arkadaşı ile iki defa daha kısaca görüşebildi.

1. O hafta çocukluk arkadaşı ile iki defa daha kısaca görüşebildi.


kısacası
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Kısa söylemek gerekirse, sözün kısası, elhasıl, velhasıl, hasılıkelam

Örnek:

1. Bir kimse, doktor, avukat, yargıç, kunduracı, kısacası ne iş görürse görsün, gerekli sanat eğitiminden yoksunsa gördüğü işin önemini kavrayamaz.

1. Bir kimse, doktor, avukat, yargıç, kunduracı, kısacası ne iş görürse görsün, gerekli sanat eğitiminden yoksunsa gördüğü işin önemini kavrayamaz.


Telaffuz : kısa'cası

kısacık
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çok kısa

Örnek:

1. Kısacık haberi yutarcasına okumuş.

1. Kısacık haberi yutarcasına okumuş.

2. zarf , zarf , zarf , zarf , Çok kısa olarak

Örnek:

1. Süssüz, boyasız bir genç kız, saçları kısacık kesilmiş.

1. Süssüz, boyasız bir genç kız, saçları kısacık kesilmiş.


kısadan
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Kısa olarak, kısaca

Örnek:

1. Kısadan giderivermiş vaatle düze indirdiği adamın merakını.

1. Kısadan giderivermiş vaatle düze indirdiği adamın merakını.


Telaffuz : kısa'dan

kısalık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kısa olma durumu


kısalış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kısalma işi


kısalma

İlgili Kelimeler:

ünlü kısalması

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kısalmak işi


kısalmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kısa duruma gelmek

2. Süresi azalmak


kısaltabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kısaltabilmek işi


kısaltabilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Kısaltma ihtimali veya imkânı bulunmak

2. Kısaltma becerisi bulunmak


kısaltılma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kısaltılmak işi


kısaltılmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kısa duruma getirilmek

Örnek:

1. Benim kısaltılan makale ile Zühtü'nün rötuştan geçen makalesini birleştirdiler.

1. Benim kısaltılan makale ile Zühtü'nün rötuştan geçen makalesini birleştirdiler.


kısaltım
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kısaltma işi, taksir

2. Güzel sanatlarda perspektif sebebiyle bazı boyutları küçük görülen nesneleri, bu görünüşe uygun bir biçimde çizme yöntemi