Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
kırkından sonra saza başlayan kıyamette çalar
Anlamı:

1. `yaşlandıktan sonra bir şey öğrenmeye, yeni bir iş yapmaya başlayan kimsenin bunu başarmaya ömrü yetmez` anlamında kullanılan bir söz


kırkıntı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kırpıntı


kirkit
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Dokumacılıkta atkı ipliğini sıkıştırmak için kullanılan, demirden veya ağaçtan yapılmış dişli araç

Örnek:

1. Kirkit, bıçak sesleri hep bir anda kesildi.

1. Kirkit, bıçak sesleri hep bir anda kesildi.


kırklama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kırklamak işi


kırklamak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Lohusa veya yeni doğmuş bebek için kırk günü doldurmak

Örnek:

1. Lohusa kırkladı.

1. Lohusa kırkladı.

2. -i , -i , -i , -i , Bir şeyi kırk defa yapmak ve özellikle birçok defa sudan geçirmek, çok yıkamak

Örnek:

1. Ben bu yazının yüzünde itin murdar ettiği kabı kacağı nasıl kırklarım?

1. Ben bu yazının yüzünde itin murdar ettiği kabı kacağı nasıl kırklarım?

3. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Doğumdan kırk gün sonra bebeği törenle yıkamak


kırklanma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kırklanmak işi


kırklanmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kırklama işi yapılmak


kırklar

İlgili Kelimeler:

üçler yediler kırklar

Anlamı:

1. isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , Kırk kişilik evliya topluluğu


kırklara karışmak
Anlamı:

1. bir kimse artık ortalarda görünmez olmak


Kırklareli
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Türkiye'nin Marmara Bölgesi'nde yer alan illerinden biri


Özel: Evet

Telaffuz : kırkla'reli

Kırklarelili
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kırklareli ilinden olan kimse


Özel: Evet

Kırklarelililik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kırklarelili olma durumu


Özel: Evet

kırklı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kırk parçadan oluşmuş

2. Kırk gününü doldurmamış (bebek veya lohusa kadın)

3. Birinin kırkı çıkmadan öbürü doğan (akraba veya komşu çocukları)


kırklık
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İçinde kırk tane bulunan

Örnek:

1. Kırklık paket.

1. Kırklık paket.

2. Kırk yaş dolaylarında bulunan (kimse)

Örnek:

1. Yalnız yüzünün bir yanı muharebede yanmış kırklık bir memurun ne düşündüğünü anlamak kabil değildir.

1. Yalnız yüzünün bir yanı muharebede yanmış kırklık bir memurun ne düşündüğünü anlamak kabil değildir.

3. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Kırk para

4. isim , isim , isim , isim , Doğacak çocuk için hazırlanan bez veya giysi


kırkma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kırkmak işi

2. Ucu kesilip alnın üstüne bırakılan saç


kırkmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Bir şeyi uçlarından kesmek

2. Saç, sakal veya tüyü kesmek

Örnek:

1. Saçlarını çok kırkmışsın.

1. Saçlarını çok kırkmışsın.

3. Koyun, keçi vb. hayvanların tüylerini kesmek

Örnek:

1. Günün birinde ihtiyar çoban koyunun birini kör bir makasla kırkıyordu.

1. Günün birinde ihtiyar çoban koyunun birini kör bir makasla kırkıyordu.


kırkmerak
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Çok meraklı, her şeyi anlamak isteyen

Örnek:

1. Aman ne kırkmerak kadınmışsın!

1. Aman ne kırkmerak kadınmışsın!


Telaffuz : kı'rkmerak

kırkmerdiven
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dik yokuş


Telaffuz : kı'rkmerdiven

kırktırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kırktırmak işi


kırktırmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Kırkma işini yaptırmak

Örnek:

1. Saçlarını amma da çok kırktırmışsın.

1. Saçlarını amma da çok kırktırmışsın.


kırkyama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kumaş artıklarını birleştirerek örtü, yorgan yüzü vb.ni yapma işi


Telaffuz : kı'rkyama

kırkyıl

İlgili Kelimeler:

kırkyılda bir, kırkyılın başı

Anlamı:

1. zarf , zarf , mecaz , mecaz , zarf , zarf , mecaz , mecaz , Çok uzun süre

Örnek:

1. Eğer bu dehşetli muharebeler, bu ihtilaller, bu istilalar olmasa kırkyıl askerî eczacı Yusuf Efendi olarak kalırdı.

1. Eğer bu dehşetli muharebeler, bu ihtilaller, bu istilalar olmasa kırkyıl askerî eczacı Yusuf Efendi olarak kalırdı.


Telaffuz : kı'rkyıl

kırkyılda bir
Anlamı:

1. zarf , zarf , mecaz , mecaz , zarf , zarf , mecaz , mecaz , Çok seyrek olarak

2. Uzun süre sonunda

Örnek:

1. Kırkyılda bir nişanlı buldum, ona da sen mi göz koydun?

1. Kırkyılda bir nişanlı buldum, ona da sen mi göz koydun?


kırkyılın başı
Anlamı:

1. zarf , zarf , mecaz , mecaz , zarf , zarf , mecaz , mecaz , Çok uzun süre içinde bir kez


kırkyıllık
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çok eski, köklü

Örnek:

1. Ben kırkyıllık inşaatçıyım, tanırım hepsini.

1. Ben kırkyıllık inşaatçıyım, tanırım hepsini.


Telaffuz : kı'rkyıllık