92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , isim , isim , Kirlenmiş giyecek
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Yasal olmayan, saklı, gizli iş
1. Ablasının kirli çamaşırlarını herkesten iyi bilir ama ablası da onun kumar borçlarını öder.
1. Ablasının kirli çamaşırlarını herkesten iyi bilir ama ablası da onun kumar borçlarını öder.
1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Züğürt görünmesine karşın birikmiş çok parası bulunan kimse
1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Toplardamarların kalbe götürdüğü kan
1. isim , isim , isim , isim , Koyu ve donuk sarı renk
2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu renkte olan
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Dik büyüyen çiçekleri sarı, kırmızı, beyaz, pembe vb. renklerde olan, tek yıllık bir süs bitkisi (Zinnia)
1. isim , isim , isim , isim , Kır olan yer, şehir dışında açıklık yer
1. Etrafı kırlık, mezarlık, uzun bir yoldan gidiyorduk.
1. Etrafı kırlık, mezarlık, uzun bir yoldan gidiyorduk.
1. isim , isim , gök bilimi , gök bilimi , isim , isim , gök bilimi , gök bilimi , Kuyruklu yıldız
çevre kirliliği, gürültü kirliliği, ışık kirliliği
1. isim , isim , isim , isim , Kirli olma durumu, pislik
1. Benim ve kardeşimin mektep veya sokak dönüşü kirliliklerimiz yüzünden içlenirdi, bizi yıkayıp temizleyinceye kadar rahat etmezdi.
1. Benim ve kardeşimin mektep veya sokak dönüşü kirliliklerimiz yüzünden içlenirdi, bizi yıkayıp temizleyinceye kadar rahat etmezdi.
1. sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , alay yollu , alay yollu , sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , alay yollu , alay yollu , Kirli ve pasaklı
divani kırması, minare kırması
1. isim , isim , isim , isim , Kırmak işi
2. Pili
3. Kırılmış veya dövülmüş tahıl
1. Buğday kırması.
1. Buğday kırması.
4. Basılı kâğıtları forma durumuna getirmek için belli yerlerinden bükme ve katlama işi
5. Ot bitmeyen bayır
1. Yeşerir bayırlar, çöller, kırmalar / Nakışların bugün dört yanın dağlar.
1. Yeşerir bayırlar, çöller, kırmalar / Nakışların bugün dört yanın dağlar.
6. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Ortasından kırılarak doldurulan (tüfek)
1. Mustafa, kırma tüfeğe bir kurşun sürdü.
1. Mustafa, kırma tüfeğe bir kurşun sürdü.
7. sıfat , sıfat , biyoloji , biyoloji , sıfat , sıfat , biyoloji , biyoloji , Melez
1. Arap kırması bir at.
1. Arap kırması bir at.
8. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Yabancı etkilerle özgün niteliğini yitirmiş olan
1. isim , isim , isim , isim , Giysilere pili yapan kimse
2. Basılmış formaları katlayan kimse
3. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Kırılmış tahıl satıcısı
4. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Değirmen işleten kimse, değirmenci
bakterikıran, Kervankıran, sabankıran, saçkıran, sahipkıran, zararlıkıran
1. -i , -i , -i , -i , Sert şeyleri vurarak veya ezerek parçalamak
1. Taşları kırmak. Bardağı kırmak.
1. Taşları kırmak. Bardağı kırmak.
2. İri parçalara ayırmak
3. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Belirli bir biçimde katlamak
1. Forma kırmak.
1. Forma kırmak.
4. Öldürmek, yok olmasına neden olmak
1. Bu yıl soğuk, hayvanları kırdı.
1. Bu yıl soğuk, hayvanları kırdı.
5. Bir şeyin fiyatını azaltmak, indirmek
1. Firma verdiği teklif fiyatını son dakikada bir yüzde yirmi daha kırıyordu.
1. Firma verdiği teklif fiyatını son dakikada bir yüzde yirmi daha kırıyordu.
6. Tavlada karşı oyuncunun pulunu oyun dışında bırakmak
7. Vücut kemiklerinden birini parçalamak
1. Ayol, yapma, gel, düşüp bir yerini kıracaksın!
1. Ayol, yapma, gel, düşüp bir yerini kıracaksın!
8. Tahılı iri ve kaba öğütmek
9. -e , -e , -e , -e , Hareket durumundaki canlının veya taşıtın yönünü değiştirmek, çevirmek, döndürmek
1. Ne tarafa doğru meyil varsa gidonu o tarafa doğru kıracaksınız ki bisiklet doğrulsun.
1. Ne tarafa doğru meyil varsa gidonu o tarafa doğru kıracaksınız ki bisiklet doğrulsun.
10. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Dileğini kabul etmeyerek veya beklenmeyen bir davranış karşısında bırakarak gücendirmek, incitmek
1. Bazen bir kelimenin, bir ses tonunun sevdiğimiz bir insanı kırdığını görürüz.
1. Bazen bir kelimenin, bir ses tonunun sevdiğimiz bir insanı kırdığını görürüz.
11. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Yok etmek
1. Bir gündüz olsa belki bu derdi kıracağım / Yoksa bu sensizlikten artık çıldıracağım
1. Bir gündüz olsa belki bu derdi kıracağım / Yoksa bu sensizlikten artık çıldıracağım
12. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Gücünü, etkisini azaltmak
1. Birkaç gün evvel yağan yağmur sıcağı kırmamış.
1. Birkaç gün evvel yağan yağmur sıcağı kırmamış.
13. argo , argo , argo , argo , Kaçmak, uzaklaşmak
14. nesnesiz , nesnesiz , ticaret , ticaret , nesnesiz , nesnesiz , ticaret , ticaret , Değerinden düşük fiyata almak
1. Bono kırmak. Çek kırmak.
1. Bono kırmak. Çek kırmak.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Üstünde kırmaları bulunan (giysi), pilili
1. Beyaz, kırmalı, fistolu bir gecelik giymiş, yalnız bir kızı düşünüyorum.
1. Beyaz, kırmalı, fistolu bir gecelik giymiş, yalnız bir kızı düşünüyorum.
1. isim , isim , isim , isim , Melezlik
1. Dinde de cemiyette de bu kırmalık, bu melezlik tuhaf oluyor.
1. Dinde de cemiyette de bu kırmalık, bu melezlik tuhaf oluyor.
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Elde yün eğirmeye yarayan tahtadan yapılmış araç
kırmız böceği, kırmız madeni, madenkırmız
1. isim , isim , isim , isim , Kırmız böceğinden çıkarılan parlak al boya, çiçek boyası
Lisan : Arapça ḳirmiz
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Zar kanatlılardan, küçük bir böcek (Coccus ilicis)
kırmızı bayrak, kırmızıbiber, kırmızı bülten, kırmızıçizgi, kırmızı çizgi, kırmızı çürük, kırmızı et, kırmızıfener, kırmızı gömlek, kırmızı kart, kırmızılahana, kırmızı nokta, kırmızı oy, kırmızı pasaport, kırmızı plaka, kırmızıturp, açık kırmızı, kankırmızı, kan kırmızı, koyu kırmızı, alev kırmızısı, ateş kırmızısı, Danimarka kırmızısı, kök kırmızısı, şeytan kırmızısı
1. isim , isim , isim , isim , Al, kızıl renk
2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu renkte olan
1. Siyah zülüflü, kırmızı dudaklı, altın ve mercan gerdanlı kadınlar.
1. Siyah zülüflü, kırmızı dudaklı, altın ve mercan gerdanlı kadınlar.
Lisan : Arapça ḳirmizī
1. isim , isim , spor , spor , isim , isim , spor , spor , Atletizm yarışlarında hakemlerce gösterilen, sporcunun kurallara uygun olmayan bir biçimde atladığını veya koştuğunu belirten kısa saplı bayrak