Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
kıçına bakarak (veya baka baka)
Anlamı:

1. başvurduğu yerden olumlu sonuç alamayarak


kıçına kına yakmak
Anlamı:

1. karşısındaki kişinin uğradığı bir olumsuzluğa aşırı derecede sevinmek


kıçına tekmeyi atmak (veya vurmak veya yapıştırmak)
Anlamı:

1. kaba konuşmada , kaba konuşmada , kaba konuşmada , kaba konuşmada , birini kovmak


kıçını yırtmak
Anlamı:

1. kaba konuşmada , kaba konuşmada , kaba konuşmada , kaba konuşmada , bağırıp çağırmak

2. bütün gücünü kullanarak uğraşmak


kıçtan bacaklı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Kısa boylu (kimse)


kıçtankara
Anlamı:

1. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Baştan demirleyen, kıçtan da halatlarla kıyıya bağlanan gemi


Telaffuz : kıçta'nkara

kıçüstü
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Kıçı yere gelmiş durumda

Örnek:

1. Kazara çarptım herifçioğluna, koyduğu şeytan minarelerinin üstüne kıçüstü düşüverdi.

1. Kazara çarptım herifçioğluna, koyduğu şeytan minarelerinin üstüne kıçüstü düşüverdi.


Telaffuz : kı'çüstü

kıçüstü oturmak
Anlamı:

1. kıçı yere gelir duruma düşmek

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , herhangi bir konuda yenilmek, umduğuna ulaşamamak


kıdem

İlgili Kelimeler:

kıdem tazminatı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir görevde rütbece eskilik

Örnek:

1. Ali Fuat Bey de parti komitacılığının düşmanı olanlar gibi nizam, kıdem ve kanun adamı kalmıştır.

1. Ali Fuat Bey de parti komitacılığının düşmanı olanlar gibi nizam, kıdem ve kanun adamı kalmıştır.

2. Bir görevde geçirilen süre


Lisan : Arapça ḳidem

kıdem tazminatı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Belirli süre çalıştıktan sonra işten ayrılan işçiye görev süresine bağlı olarak verilen para


kıdemce
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Bir işte deneyim ve süre bakımından, kıdeme göre


Telaffuz : kıde'mce

kıdemli

İlgili Kelimeler:

kıdemli başçavuş, kıdemli üstçavuş, astsubay kıdemli çavuş

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bir işte eski ve deneyimi çok olan

2. isim , isim , isim , isim , Sınıf temsilcisi, mümessil


kıdemli başçavuş

İlgili Kelimeler:

astsubay kıdemli başçavuş

Anlamı:

1. isim , isim , askerlik , askerlik , isim , isim , askerlik , askerlik , Kıdemi olan başçavuş veya rütbesi


kıdemli üstçavuş
Anlamı:

1. isim , isim , askerlik , askerlik , isim , isim , askerlik , askerlik , Kıdemi olan üstçavuş veya rütbesi


kıdemlilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kıdemli olma durumu


kıdemsiz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bir işte yeni ve deneyimi az olan


kıdemsizlik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kıdemsiz olma durumu


kifaf

İlgili Kelimeler:

kifafınefis

Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Yaşayacak kadar rızık


Lisan : Arapça kifāf

Telaffuz : kifa:fı

kifafınefis
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Yaşamaya yetecek kadar olan rızık


Lisan : Arapça kifāf + nefs

Telaffuz : kifa:fınefis

kifaflanma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kifaflanmak işi


kifaflanmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , -le , -le , nesnesiz , nesnesiz , -le , -le , Elde ne varsa onunla, çok az yiyecekle karın doyurmak, çok az şeyle yetinmek


kifayet
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yeterli miktarda olma, yetme, kâfi gelme

2. Bir işi yapabilecek yetenekte olma, yeterlik, liyakat


Lisan : Arapça kifāyet

Telaffuz : kifa:yet

kifayet etmek
Anlamı:

1. yetmek, yeterli olmak

Örnek:

1. Dizlerinden aşağı iki ayağını götüren bir gülle, neferimizi, harpten alıkoymaya kifayet etmiyor.

1. Dizlerinden aşağı iki ayağını götüren bir gülle, neferimizi, harpten alıkoymaya kifayet etmiyor.


kifayetli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yeterli


kifayetsiz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yetersiz

Örnek:

1. Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel / Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu / Bu derde düşmeden önce

1. Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel / Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu / Bu derde düşmeden önce