92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Pervane
1. `insanları giydiğine bakarak değerlendirmek yanlışlara yol açar, değerli kişiler de bazen eski giymiş olabilir` anlamında kullanılan bir söz
1. isim , isim , isim , isim , İş yeri, pencere, kapı vb. yerleri kapamak için kullanılan, türlü biçimlerde sac levha, demir veya tahta kanat
1. Akşamüstü, bütün kepenkler indikten sonra sokağa çıktık.
1. Akşamüstü, bütün kepenkler indikten sonra sokağa çıktık.
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Yüksek tepe, dağ
2. Dağların oyuk, kuytu yerleri
3. Gelin başlığı
4. Tavuk ve kuşların ibiği veya başındaki uzun tüyler
1. isim , isim , isim , isim , Antalya iline bağlı ilçelerden biri
Özel: Evet
Telaffuz : ke'pez
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Çorak, çamurlu, verimsiz toprak
1. nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , Çökmek, yıkılmak
1. isim , isim , isim , isim , Balıkesir iline bağlı ilçelerden biri
Özel: Evet
Telaffuz : ke'psut
kerli ferli
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Kuvvet, kudret
Lisan : Farsça ker
kerahet vakti, vaktikerahet
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , İğrenme, tiksinme
Lisan : Arapça kerāhet
Telaffuz : kera:het
1. isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , Namaz kılmanın mekruh olduğu vakit, vaktikerahet
2. Akşamcılar arasında içkiye başlama zamanı
keramet sahibi
1. isim , isim , isim , isim , Ermiş kimselerin gösterdiklerine inanılan, doğaüstü, şaşkınlık uyandırıcı davranış veya durum
1. Babamın, mucize ve keramet kıssaları olarak bize anlattığı şeyler bu çeşit gülünç ve çocukça masallardı.
1. Babamın, mucize ve keramet kıssaları olarak bize anlattığı şeyler bu çeşit gülünç ve çocukça masallardı.
2. Olağanüstü durum
Lisan : Arapça kerāmet
Telaffuz : kera:met
1. `çok doğru söylediniz, çok güzel yaptınız` anlamında kullanılan bir söz
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Keramet gösterebilen (kimse)
1. Soylu Seyfullah Paşa, hakikaten keramet sahibi bir adamdı.
1. Soylu Seyfullah Paşa, hakikaten keramet sahibi bir adamdı.
1. sahip olduğu nitelikleri abartarak söyleyen kimse için kullanılan bir söz
1. Kerameti kendinden menkul şeyhler gibi bu armağanlar onların eksik olan kabiliyetlerinin bir çeşit icazeti oluyor.
1. Kerameti kendinden menkul şeyhler gibi bu armağanlar onların eksik olan kabiliyetlerinin bir çeşit icazeti oluyor.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Doğaüstü güce sahip
1. Meğerse bana öğretilen o kısa ve sade cümlenin ne sihirli, ne kerametli, ne müthiş tesiri varmış.
1. Meğerse bana öğretilen o kısa ve sade cümlenin ne sihirli, ne kerametli, ne müthiş tesiri varmış.
1. isim , isim , isim , isim , Karısı tarafından aldatılan erkek
2. Ayakkabı çekeceği
3. Küçüklere sevgi ile söylenen bir sitem sözü
1. Kimden yana bu kerata?
1. Kimden yana bu kerata?
Lisan : Rumca
1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Tırnak, boynuz, kıl gibi üst deri ürünü olan yapıları oluşturan proteinli madde
Lisan : Fransızca kératine
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Protoplazma proteinler keratin durumuna dönüşmek