Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
kelebek çiçeği
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , İki çeneklilerden, aydınlık oda ve salonlarda zengin renkli ve çok dallı bir süs bitkisi


kelebek gözlük
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Burundan tutturularak kullanılan sapsız gözlük, kıskaç gözlük


kelebek otu
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Bir cins yaban yoncası


kelebekler
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Pul kanatlılar


keleci
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Öz veya kusursuz, düzgün söz

Örnek:

1. Keleci bilen kişinin yüzünü ağ ede bir söz / Sözü pişirip diyenin işini sağ ede bir söz

1. Keleci bilen kişinin yüzünü ağ ede bir söz / Sözü pişirip diyenin işini sağ ede bir söz


kelek
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Olgunlaşmamış, ham kavun

2. Irmaklarda işleyen ve şişirilmiş tulumlar üzerine kurulan bir tür sal

3. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yer yer çıplaklığı veya boşluğu olan

Örnek:

1. Kelek mısır.

1. Kelek mısır.

4. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kılsız

Örnek:

1. Kelek tulum.

1. Kelek tulum.

5. sıfat , sıfat , argo , argo , sıfat , sıfat , argo , argo , Aptal


kelek atmak
Anlamı:

1. argo , argo , argo , argo , birisini beklemediği anda hile ve dalavere yaparak zarara sokmak


kelek yapmak
Anlamı:

1. argo , argo , argo , argo , oyunbozanlık etmek


keleklik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kelek olma durumu


keleklik etmek
Anlamı:

1. görgüsüzlük, bilgisizlik nedeniyle karşısındakinin gerçek amacını anlayamamak


kelem

İlgili Kelimeler:

etsiz kelem

Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Lahana


Lisan : Farsça kelem

keleme
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , Sürülmeden bırakılmış (tarla)

2. Bakımsız bırakılmış (bağ veya bahçe)


keleme olmak
Anlamı:

1. bakımsız kalmak

Örnek:

1. Bahçesi yeniden keleme olmuş, duvarları da yıkılmış yahut komşular yıkmışlar ki hayvanlar otlasın.

1. Bahçesi yeniden keleme olmuş, duvarları da yıkılmış yahut komşular yıkmışlar ki hayvanlar otlasın.


kelep
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Büyük iplik çilesi

2. Bağlam, demet


kelepçe

İlgili Kelimeler:

hırsız kelepçe, boru kelepçesi, iskele kelepçesi

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tutukluların kaçmasını önlemek için bileklerine takılan, bir zincirle tutturulmuş demir halka

Örnek:

1. Kafile kelepçe, zincir ve pranga sesleri ile meydanı geçti.

1. Kafile kelepçe, zincir ve pranga sesleri ile meydanı geçti.

2. teknik , teknik , teknik , teknik , Kablo, boru vb. şeyleri bir yere bağlı tutmak için kullanılan halka veya kelebek


Lisan : Farsça kelebçe

kelepçe vurmak (veya takmak)
Anlamı:

1. bileklere demir halka geçirmek


kelepçeleme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kelepçelemek işi


kelepçelemek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Kelepçe takmak

Örnek:

1. Yahut kendisini zorla kelepçeleyerek gönderirim.

1. Yahut kendisini zorla kelepçeleyerek gönderirim.


kelepçelenme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kelepçelenmek işi


kelepçelenmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kelepçeleme işi yapılmak


kelepçeletme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kelepçeletmek işi


kelepçeletmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Kelepçeleme işini yaptırmak


kelepçeli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kelepçesi olan

2. Bileklerine kelepçe takılmış olan

Örnek:

1. Kelepçeli ellerini jandarmaya uzatışını hiçbir zaman unutmayacağım.

1. Kelepçeli ellerini jandarmaya uzatışını hiçbir zaman unutmayacağım.

3. zarf , zarf , zarf , zarf , Kelepçe takılı olarak


kelepçesiz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kelepçesi olmayan

2. zarf , zarf , zarf , zarf , Kelepçe takılı olmadan


kelepçeye vurmak
Anlamı:

1. kelepçe vurmak