92406 kayıt bulundu.
1. `bir kimseye, kullanıp zarar vereceği, kendine mal edip ortadan kaldıracağı şey emanet edilmez` anlamında kullanılan bir söz
1. `uygunsuz iş yapan kişi, ne kadar kaçarsa kaçsın, gideceği yer bellidir, kısa zamanda yakayı ele verir` anlamında kullanılan bir söz
1. `cezalandırılan kimse suçunun ne olduğunu bilmelidir ki o suçu bir daha işlemesin` anlamında kullanılan bir söz
1. `saldırganlar istediklerini yapabilecek durumda olsalardı, zayıfları kolaylıkla ortadan kaldırır, bol bol çıkarlarını sağlarlardı` anlamında kullanılan bir söz
1. `atılgan kişilerin sessiz ve eylemsiz durmaları, onları çileden çıkaran bir durum baş gösterince sona erer` anlamında kullanılan bir söz
1. isim , isim , isim , isim , Kadife veya tiftikten yapılmış bir ürünün yüzeyine verilen şekil
Telaffuz : kedi'yaladı
1. güvenilmeyecek birine saklaması için bir şey bırakmak
1. `senden çekinen, korkan kişi, çok sıkıştırırsan sana karşı gelir` anlamında kullanılan bir söz
akkefal, uçar kefal, tatlısu kefali
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Kefalgillerden, orta büyüklükte, çok pullu, küt başlı, gümüş renginde, beyaz etli bir balık, topbaş balık (Mugil cephalus)
Lisan : Rumca
kefalet mektubu, kefaletname, kefalet senedi
1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Birinin borcunu ödememesi veya verdiği sözü yerine getirmemesi durumunda bütün sorumluluğu üzerine alma durumu, kefillik
1. O zamanlarda her sene kefaletleri yüzünden bin lira, iki bin lira ödemek mecburiyetinde kalınmış.
1. O zamanlarda her sene kefaletleri yüzünden bin lira, iki bin lira ödemek mecburiyetinde kalınmış.
Lisan : Arapça kefālet
Telaffuz : kefa:let
1. isim , isim , ticaret , ticaret , isim , isim , ticaret , ticaret , Bir işin yapılması için birisinin kefil olduğunu, güvence verdiğini belirten belge
1. isim , isim , ticaret , ticaret , isim , isim , ticaret , ticaret , Gemi veya malın salıverilmesi ve serbest bırakılması için verilen belge
1. zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , Kefalet yoluyla
Lisan : Arapça kefāleten
Telaffuz : kefa:leten
1. isim , isim , isim , isim , Bir kimsenin kefil olduğunu gösteren belge, kefillik kâğıdı
Lisan : Arapça kefālet + Farsça nāme
Telaffuz : kefa:letna:me
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Kefallerle onlara yakın türleri kapsayan kemikli balıklar familyası
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Kefalgiller, kum balığıgiller, cennet balığıgiller, uskumrugiller familyalarını içine alan kemikli balıklar takımı
1. isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , Bir günahı Tanrı'ya bağışlatmak umuduyla verilen sadaka veya tutulan oruç
2. Diyet (I)
1. Onu sevmek bile hayatımın kefareti oluyor.
1. Onu sevmek bile hayatımın kefareti oluyor.
Lisan : Arapça keffāret
Telaffuz : kefa:ret
1. cezasını çekmek
1. O kendisine düşen zulüm payının kefaretini ödedi.
1. O kendisine düşen zulüm payının kefaretini ödedi.
Ön Takı : (bir şeyin)
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Semercilerin atların tüylerini parlatmak için kullandığı bir araç türü
1. isim , isim , mineraloji , mineraloji , isim , isim , mineraloji , mineraloji , Yapılarda kullanılan açık renkli, delikli, hafif, işlenmesi kolay, ateşe dayanıklı bir taş türü
2. anatomi , anatomi , anatomi , anatomi , Diş taşı