Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
kedinin boynuna ciğer asılmaz
Anlamı:

1. `bir kimseye, kullanıp zarar vereceği, kendine mal edip ortadan kaldıracağı şey emanet edilmez` anlamında kullanılan bir söz


kedinin gideceği samanlığa kadar
Anlamı:

1. `uygunsuz iş yapan kişi, ne kadar kaçarsa kaçsın, gideceği yer bellidir, kısa zamanda yakayı ele verir` anlamında kullanılan bir söz


kedinin kabahatini önüne koyarlar, öyle döverler
Anlamı:

1. `cezalandırılan kimse suçunun ne olduğunu bilmelidir ki o suçu bir daha işlemesin` anlamında kullanılan bir söz


kedinin kanadı olsaydı serçenin adı kalmazdı
Anlamı:

1. `saldırganlar istediklerini yapabilecek durumda olsalardı, zayıfları kolaylıkla ortadan kaldırır, bol bol çıkarlarını sağlarlardı` anlamında kullanılan bir söz


kedinin usluluğu sıçan görünceye kadar
Anlamı:

1. `atılgan kişilerin sessiz ve eylemsiz durmaları, onları çileden çıkaran bir durum baş gösterince sona erer` anlamında kullanılan bir söz


kediyaladı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kadife veya tiftikten yapılmış bir ürünün yüzeyine verilen şekil


Telaffuz : kedi'yaladı

kediye peynir (veya ciğer) ısmarlamak
Anlamı:

1. güvenilmeyecek birine saklaması için bir şey bırakmak


kediyi sıkıştırırsan üstüne atılır
Anlamı:

1. `senden çekinen, korkan kişi, çok sıkıştırırsan sana karşı gelir` anlamında kullanılan bir söz


kef
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kaynayan pekmezin, pişen etin üstünde oluşan köpük


kefal

İlgili Kelimeler:

akkefal, uçar kefal, tatlısu kefali

Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Kefalgillerden, orta büyüklükte, çok pullu, küt başlı, gümüş renginde, beyaz etli bir balık, topbaş balık (Mugil cephalus)


Lisan : Rumca

kefalet

İlgili Kelimeler:

kefalet mektubu, kefaletname, kefalet senedi

Anlamı:

1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Birinin borcunu ödememesi veya verdiği sözü yerine getirmemesi durumunda bütün sorumluluğu üzerine alma durumu, kefillik

Örnek:

1. O zamanlarda her sene kefaletleri yüzünden bin lira, iki bin lira ödemek mecburiyetinde kalınmış.

1. O zamanlarda her sene kefaletleri yüzünden bin lira, iki bin lira ödemek mecburiyetinde kalınmış.


Lisan : Arapça kefālet

Telaffuz : kefa:let

kefalet mektubu
Anlamı:

1. isim , isim , ticaret , ticaret , isim , isim , ticaret , ticaret , Bir işin yapılması için birisinin kefil olduğunu, güvence verdiğini belirten belge


kefalet senedi
Anlamı:

1. isim , isim , ticaret , ticaret , isim , isim , ticaret , ticaret , Gemi veya malın salıverilmesi ve serbest bırakılması için verilen belge


kefaleten
Anlamı:

1. zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , Kefalet yoluyla


Lisan : Arapça kefāleten

Telaffuz : kefa:leten

kefaletname
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir kimsenin kefil olduğunu gösteren belge, kefillik kâğıdı


Lisan : Arapça kefālet + Farsça nāme

Telaffuz : kefa:letna:me

kefalgiller
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Kefallerle onlara yakın türleri kapsayan kemikli balıklar familyası


kefaller
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Kefalgiller, kum balığıgiller, cennet balığıgiller, uskumrugiller familyalarını içine alan kemikli balıklar takımı


kefaret
Anlamı:

1. isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , Bir günahı Tanrı'ya bağışlatmak umuduyla verilen sadaka veya tutulan oruç

2. Diyet (I)

Örnek:

1. Onu sevmek bile hayatımın kefareti oluyor.

1. Onu sevmek bile hayatımın kefareti oluyor.


Lisan : Arapça keffāret

Telaffuz : kefa:ret

kefaretini ödemek
Anlamı:

1. cezasını çekmek

Örnek:

1. O kendisine düşen zulüm payının kefaretini ödedi.

1. O kendisine düşen zulüm payının kefaretini ödedi.


Ön Takı : (bir şeyin)

kefe
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Semercilerin atların tüylerini parlatmak için kullandığı bir araç türü


kefe
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Terazi gözlerinden her biri


Lisan : Arapça keffe

kefeki
Anlamı:

1. isim , isim , mineraloji , mineraloji , isim , isim , mineraloji , mineraloji , Yapılarda kullanılan açık renkli, delikli, hafif, işlenmesi kolay, ateşe dayanıklı bir taş türü

2. anatomi , anatomi , anatomi , anatomi , Diş taşı


kefeki tutmak
Anlamı:

1. küflenmek


kefekiye dönmek
Anlamı:

1. delik deşik olmak


kefeleme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kefelemek işi