92406 kayıt bulundu.
kazık fren, kazık kök, kazık marka, çatal kazık, Demirkazık, dost kazığı, kaşınma kazığı
1. isim , isim , isim , isim , Toprağa çakılmak için hazırlanmış, ucu sivri demir veya ağaç
1. Çadır kazığı.
1. Çadır kazığı.
2. Hayvanı kazığa bağlamak.
2. Hayvanı kazığa bağlamak.
2. Direk, sopa
3. Yapıların temelinde kullanılan, toprağa çakılan veya toprak içine giren tahta, maden veya betonarmeden silindir, prizma vb. biçimindeki uzun parça
4. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Çok zor (soru, sınav vb.)
5. teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , Aldatma
6. spor , spor , spor , spor , Genellikle yağlı güreşte, güreşçinin, elini hasmının kispeti içine sokarak yaptığı oyun
7. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , İnsanı üzerine oturtarak öldürdükleri, yere dik çakılmış sivri uçlu odun veya şiş
8. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , Kazığa oturtarak uygulanan öldürme cezası
1. aldatılmak, kazıklanmak
1. O levhayı görünce istediği parayı verip afiyetle kazığı yiyerek çıkarsın.
1. O levhayı görünce istediği parayı verip afiyetle kazığı yiyerek çıkarsın.
1. aldatmak, kazıklamak
1. Bütün ilişkileri birilerine kazık atmak üzerine kurulu.
1. Bütün ilişkileri birilerine kazık atmak üzerine kurulu.
1. devamlı kalmak, ebediyen yaşamak
1. Dünyaya kim kazık dikecek?
1. Dünyaya kim kazık dikecek?
1. dimdik
2. sert mizaçlı, kaba saba, inceliği olmayan
1. Kara kuru, kibirli, kazık gibi bir kadın, komutan Muhsin Bey bunun neresini beğenmiş?
1. Kara kuru, kibirli, kazık gibi bir kadın, komutan Muhsin Bey bunun neresini beğenmiş?
1. teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , kocaman (kimse)
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Havuçta olduğu gibi toprağa dikine giren koni biçiminde kök
2. Toprağın içinde derinlere doğru dik bir biçimde gelişen, üzerinden çıkan ikincil yan kökleri çoğunlukla az olan kök
1. isim , isim , isim , isim , Kart kazındığında aynı tutardan üçünü bir arada bulma esasına dayalı bir tür talih oyunu
2. Kart kazındığında üzerinde yazılı olan ödülü kazanmaya dayalı bir tür talih oyunu
Telaffuz : kazı'kazan
1. isim , isim , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , isim , isim , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , Alışverişte aldatan, pahalı mal satan kimse
1. -i , -i , -i , -i , Bir tarla veya arsanın sınırını belirtmek için kazık çakmak
2. teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , Bir malı, bir kimseye değerinden çok pahalıya satmak, alışverişte aldatmak
3. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , Kazık cezasına çarptırmak
1. nesnesiz , nesnesiz , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , nesnesiz , nesnesiz , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , Bir malı değerinden çok pahalıya almak, alışverişte aldatılmak
2. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , Kazığa oturtulmak
kazıklı humma
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kazığı olan, kazıkla desteklenmiş olan
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kazılmış
1. Duvarlardaki mermer levhalara kazılı yazıları okuya okuya, kendi kendine, bütün mabedi tavaf etti.
1. Duvarlardaki mermer levhalara kazılı yazıları okuya okuya, kendi kendine, bütün mabedi tavaf etti.
1. isim , isim , isim , isim , Kazılmak işi
1. Varlıkları kaledekiler tarafından anlaşılmış ve kendilerini bulmak için bir karşı lağım kazılmaya başlanmıştı.
1. Varlıkları kaledekiler tarafından anlaşılmış ve kendilerini bulmak için bir karşı lağım kazılmaya başlanmıştı.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kazma işi yapılmak
1. Kazılmış mezarın önüne geldiklerinde daha fazla dayanamayıp oracığa çöktü.
1. Kazılmış mezarın önüne geldiklerinde daha fazla dayanamayıp oracığa çöktü.