92406 kayıt bulundu.
1. -i , -i , -i , -i , Kaybetme ihtimali veya imkânı bulunmak
1. İşte bu yüzden, hata yaptığı anda servetini, hatta canını kaybedebilecek olmayan insanların fikrine güvenilmez.
1. İşte bu yüzden, hata yaptığı anda servetini, hatta canını kaybedebilecek olmayan insanların fikrine güvenilmez.
Lisan : Arapça ġayb + Türkçe edebilmek
Telaffuz : ka'ybedebilmek
1. isim , isim , isim , isim , Kaybedilmek işi
1. Asıl mesele profesörün ebediyen ilim dünyası tarafından kaybedilmesindedir.
1. Asıl mesele profesörün ebediyen ilim dünyası tarafından kaybedilmesindedir.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kaybetme işi yapılmak
Telaffuz : ka'ybedilmek
1. -i , -i , -i , -i , Çabucak veya ansızın kaybetmek
1. Bunun için değil midir ki martılar karaya düştüklerinde, ülküsünü bırakmış bir idealist gibi bütün güzelliklerini, bütün güçlerini kaybediverirler, ağlamaklı olurlar.
1. Bunun için değil midir ki martılar karaya düştüklerinde, ülküsünü bırakmış bir idealist gibi bütün güzelliklerini, bütün güçlerini kaybediverirler, ağlamaklı olurlar.
Lisan : Arapça ġayb + Türkçe edivermek
Telaffuz : kaybedi'vermek
1. isim , isim , isim , isim , Kaybetmek işi, yitirme
1. Benimki vehim, bedbinlik, şiddetli arzularda duyulan kaybetme korkusu.
1. Benimki vehim, bedbinlik, şiddetli arzularda duyulan kaybetme korkusu.
vakit kaybetmeden
1. -i , -i , -i , -i , Yitirmek
1. Hemen Yunus'un gençliğinde yavuklusu iken kaybettiği güzel kızı hatırladım.
1. Hemen Yunus'un gençliğinde yavuklusu iken kaybettiği güzel kızı hatırladım.
2. Yenik düşmek, yenilmek
1. Savaşı kaybetmek. Bahsi kaybetmek.
1. Savaşı kaybetmek. Bahsi kaybetmek.
Lisan : Arapça ġayb + Türkçe etmek
Telaffuz : ka'ybetmek
1. isim , isim , isim , isim , Kaybetmiş olma durumu
1. Rüşvet aslında fena şeydir fakat daha fenası rüşvet ayıplığını kaybetmişliktir.
1. Rüşvet aslında fena şeydir fakat daha fenası rüşvet ayıplığını kaybetmişliktir.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kaybolma ihtimali veya imkânı bulunmak
1. Bu kadar insan bir anda nereye kaybolabilir.
1. Bu kadar insan bir anda nereye kaybolabilir.
Lisan : Arapça ġayb + Türkçe olabilmek
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Yitmek
1. Kız kaybolduktan sonra aklına geldi babası olduğu.
1. Kız kaybolduktan sonra aklına geldi babası olduğu.
2. Görünür olmaktan çıkmak, görünmez olmak
1. Bir müddet sonra her ikisi de büyük antreden çıkıp kaybolurlar.
1. Bir müddet sonra her ikisi de büyük antreden çıkıp kaybolurlar.
Lisan : Arapça ġayb + Türkçe olmak
Telaffuz : ka'ybolmak
1. isim , isim , isim , isim , Kayboluvermek işi
1. O hâlde bu şiirler taklit edilmek şöyle dursun üzerine fazla eğilmekle kayboluvermeleri bile muhtemeldir.
1. O hâlde bu şiirler taklit edilmek şöyle dursun üzerine fazla eğilmekle kayboluvermeleri bile muhtemeldir.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Çabucak kaybolmak
1. Fakat bu nefret belirtileri göründükleri kadar çabuk kayboluverdiler.
1. Fakat bu nefret belirtileri göründükleri kadar çabuk kayboluverdiler.
Lisan : Arapça ġayb + Türkçe oluvermek
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Önemli, dikkati çeken
1. Ancak havaalanı yolunda kayda değer bir bilgi daha edinmişti.
1. Ancak havaalanı yolunda kayda değer bir bilgi daha edinmişti.
1. -i , -i , -i , -i , Kaydetme ihtimali veya imkânı bulunmak
Lisan : Arapça ḳayd + Türkçe edebilmek
Telaffuz : ka'ydedebilmek