Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
katı kalplilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Merhametsizlik


katı söz
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sert ve kırıcı söz


kati teminat
Anlamı:

1. isim , isim , ticaret , ticaret , isim , isim , ticaret , ticaret , İhaleyi kazanan firmadan istenen teminat


katı yağ
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Don yağı, parafin gibi normal sıcaklıktayken katı durumda bulunan yağ


katı yumurta
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Lop yumurta


katı yürekli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Merhametsiz


katı yüreklilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Merhametsizlik

Örnek:

1. Onun için ağlamaya başlayınca da artık hiçbir ölü için katı yüreklilik gösterilemezdi.

1. Onun için ağlamaya başlayınca da artık hiçbir ölü için katı yüreklilik gösterilemezdi.


kâtibe
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Kadın yazman, kadın sekreter

Örnek:

1. Şu bizim delişmen küçük kâtibe mi?

1. Şu bizim delişmen küçük kâtibe mi?


Lisan : Arapça kātibe

Telaffuz : kâ:tibe

kâtibiadil
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , hukuk , hukuk , isim , isim , eskimiş , eskimiş , hukuk , hukuk , Noter


Lisan : Arapça kātib + ʿadl

Telaffuz : kâ:ti'biadil

katık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ekmekle karın doyurmak gerektiğinde, ekmeğe katılan peynir, zeytin, helva vb. yiyecek

Örnek:

1. Birkaç günlük ekmeğini, katığını köyden getirirdi.

1. Birkaç günlük ekmeğini, katığını köyden getirirdi.

2. Yağı alınmış yoğurt, ayran


katık etmek
Anlamı:

1. ekmeğin çok, yemeğin az olduğu durumlarda yemeği ölçülü yemek


Ön Takı : (bir şeyi)

katıklama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Katıklamak işi


katıklamak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , halk ağzında , halk ağzında , -i , -i , halk ağzında , halk ağzında , Katık etmek

2. Çorbayı yoğurtlamak


katıklı

İlgili Kelimeler:

katıklı aş

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İçinde katık bulunan


katıklı aş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bulgur veya yarmadan yapılan yoğurtlu çorba


katıksız

İlgili Kelimeler:

katıksız hapis

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Katığı olmayan, yavan

Örnek:

1. Biraz da katıksız ekmek yiyin.

1. Biraz da katıksız ekmek yiyin.

2. Yabancı bir şeyle karışmamış

Örnek:

1. Katıksız süt.

1. Katıksız süt.

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Belli bir yerden, belli bir soydan gelen

Örnek:

1. Katıksız İstanbul çocuğu, Boğaziçi çocuğudur o.

1. Katıksız İstanbul çocuğu, Boğaziçi çocuğudur o.

4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Niteliği başka hiçbir etkiyle bozulmamış olan, tam

Örnek:

1. Öfkesi, sevgisi katıksız, kaya gibi sağlam ve güvenilir adam.

1. Öfkesi, sevgisi katıksız, kaya gibi sağlam ve güvenilir adam.


katıksız hapis
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Suçlu eri yalnızca ekmek ve su vererek hapsetme


katıksızca
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Katıksız bir biçimde


Telaffuz : katıksı'zca

katıksızlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Katıksız olma durumu


katil

İlgili Kelimeler:

katletmek, katliam

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Öldürme


Lisan : Arapça ḳatl

katil

İlgili Kelimeler:

kanlı katil, kiralık katil

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İnsan öldüren kimse, cani

Örnek:

1. Öldürdüğü güzele ağlayan bu katilin / Elleri kanlı fakat gözyaşları temizdi

1. Öldürdüğü güzele ağlayan bu katilin / Elleri kanlı fakat gözyaşları temizdi

2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Öldürücü, ölüme neden olan

Örnek:

1. Katil kurşun.

1. Katil kurşun.


Lisan : Arapça ḳātil

Telaffuz : ka:til

katıla katıla ağlamak
Anlamı:

1. aşırı derecede ağlamak

Örnek:

1. Meğer aradan birkaç ay geçecek ve yine o evde, yine gözlerimizden yaşlar akarak katıla katıla ağlayacakmışız.

1. Meğer aradan birkaç ay geçecek ve yine o evde, yine gözlerimizden yaşlar akarak katıla katıla ağlayacakmışız.


katıla katıla gülmek
Anlamı:

1. aşırı derecede gülmek

Örnek:

1. Bir kahveye yolu düşmüş, kahvede oturanların hepsi katıla katıla gülüyorlarmış.

1. Bir kahveye yolu düşmüş, kahvede oturanların hepsi katıla katıla gülüyorlarmış.


katılabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Katılabilmek işi


katılabilmek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , nesnesiz , nesnesiz , -e , -e , nesnesiz , nesnesiz , Katılma ihtimali veya imkânı bulunmak

Örnek:

1. Hiçbir zaman onların arasına katılabilecek bir dil bulamadım.

1. Hiçbir zaman onların arasına katılabilecek bir dil bulamadım.