92406 kayıt bulundu.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Karakteri kötü olan
1. Hâlbuki oğlu hodkâm, müsrif, tembel, karaktersiz bir serseriydi.
1. Hâlbuki oğlu hodkâm, müsrif, tembel, karaktersiz bir serseriydi.
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Karaktersiz bir biçimde
Telaffuz : karaktersi'zce
1. isim , isim , isim , isim , Güvenilir karakteri olmama durumu
1. Karaktersizliklerini bütün dünyaya ilan için mütemadiyen yeni yeni cemiyetler kuruyorlar.
1. Karaktersizliklerini bütün dünyaya ilan için mütemadiyen yeni yeni cemiyetler kuruyorlar.
1. isim , isim , spor , spor , isim , isim , spor , spor , Kökeni Orta Asya'ya uzanan, serbest stilde, yağ sürülmeden yapılan en eski, geleneksel Türk güreşi
Telaffuz : kara'kucak
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Asıl yurdu Buhara'da Karakul bölgesi olan ve yurdumuzda da yetiştirilen, tüyleri uzun ve kıvırcık bir cins koyun, karagül
Telaffuz : kara'kul
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Kedigillerden, çakala benzer vahşi bir hayvan (Caracal melanotis)
Telaffuz : kara'kulak
1. isim , isim , tarih , tarih , isim , isim , tarih , tarih , Osmanlı Devleti'nde emir çavuşu, haberci
Telaffuz : kara'kulak
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Kartal türünden kuşlara verilen ad
Telaffuz : kara'kuş
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Atların ayaklarında şiş yapan bir hastalık
Telaffuz : kara'kuş
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kanun, kural, mantık ölçülerine dayanmayan
1. Tiyatro eleştirmenleri, yazarlar, aydınlar bu karakuşi karara karşı çıktılar.
1. Tiyatro eleştirmenleri, yazarlar, aydınlar bu karakuşi karara karşı çıktılar.
Lisan : Türkçe karakuş + Arapça -ī
Telaffuz : karaku:şi:
1. isim , isim , isim , isim , Uçaklarda pilotların konuşmalarını ve kuleden gelen mesajları alıp saklayan araç
Telaffuz : kara'kutu
karalahana çorbası
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Yaprakları koyu yeşil olan bir tür lahana
Telaffuz : kara'lahana, l ince okunur
1. isim , isim , isim , isim , Karalahana yapraklarının ince ince kıyılmasından sonra tereyağı, kuru fasulye, mısır yarması ve baharat ile pişirilmesiyle hazırlanan sulu bir yemek
karalama beyti, karalama defteri
1. isim , isim , isim , isim , Karalamak işi
2. El alıştırmak için çok tekrarlanarak yazılan yazı
3. Üstünde düzeltmeler yapılan, temize çekilmemiş yazı taslağı, müsvedde
1. İlk şiirim olan bir türkü güftesini, Üsküp türkülerinde gördüğüm vezinle karalamaya başladım.
1. İlk şiirim olan bir türkü güftesini, Üsküp türkülerinde gördüğüm vezinle karalamaya başladım.
4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Leke sürme, kötülük yükleme
1. isim , isim , isim , isim , Karalamaların yapıldığı defter, müsvedde defteri
1. isim , isim , isim , isim , Birine işlemediği bir suçu veya kendisinde bulunmayan bir ayıbı yükleyen, iftiracı, müfteri, fassal
1. isim , isim , isim , isim , Karalamacı olma durumu, iftiracılık, müfterilik, fassallık
1. -i , -i , -i , -i , Boya veya kalemle birtakım şekiller çizerek bir yeri kirletmek
1. Duvarı karalamışlar.
1. Duvarı karalamışlar.
2. Bir yazının üzerini çizerek onu geçersiz kılmak
1. Son iki satırı karalamalı.
1. Son iki satırı karalamalı.
3. Taslak olarak yazmak veya çizmek
1. Defteri elime alıp şu iki sayfalık yazıyı karaladıktan sonra kapının yavaşça gıcırdadığını işittim.
1. Defteri elime alıp şu iki sayfalık yazıyı karaladıktan sonra kapının yavaşça gıcırdadığını işittim.
4. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Hızlı ve acele olarak yazmak
1. Birdenbire ayağa kalktı ve ayakta bir reçete karaladı.
1. Birdenbire ayağa kalktı ve ayakta bir reçete karaladı.
5. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Leke sürmek, kötülük yüklemek, iftira etmek
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Karalama işi yapılmak
2. Kara duruma gelmek
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Leke sürülmek, kötülük yüklenmek
1. yas tutmak
1. Bütün yaşamı karardı, sokağa çıkamaz oldu, karalar bağladı.
1. Bütün yaşamı karardı, sokağa çıkamaz oldu, karalar bağladı.